28 Haziran 2010 Pazartesi

Geçmişimdeki Birinin Özeti.

Size birini anlatcam.Kurtulmak için.

Ben ona Taboo diyor-du-m.Hypnogaja-Voodoo Baby diye bir şarkısında geçiyordu bu.

Taboo...Sanırım ikinci doğuşumdu.Gerçekten yaşamayı hissettim.Sanki o yokken yaşadığım hayat sadece televizyon izlemek gibiymiş.Sadece bakmışım.O gelince tüm uyduların canlı yayınladığı bir film olmuşum.


Çok garip bir tanışmamız olmadı.Tesadüfen ordaydı.Tesadüfen tanıştık.Ve esas kızımız Voodoo o zaman başka birinden hoşlanıyordu.


Drajeyle buluşmuştuk.OnAOn'da.OnAOn o zaman hala metal dinleyenlere hizmet veriyordu.Neyse.Sonra aynı katta Cat net cafe vardı.Biz OnAOndayken, erkekler Cat'te bir oyun oynuyordu. Hani Şu ''Kuşluk!! köprü köprü !!'' diye bağırıştıkları oyun var ya işte o.Oraya gittik.Hoşlandığım çocukda ordaydı çünkü.İki grup oynandığı için oyun, 3ü uzaktaki masalara oturmuştu.Draje ve ben, diğer 3ünün yanına gittik.Bu diğer 3lü arasında Taboo'nun olduğunu farkettim.Adını biliyordum,okulda çok popülerdi...Tanımıyordum ama.Draje kankasıyla konuşurken bende yardım ediyordum ayakta durduğum için diğer 3lünün monitörlerini görebiliyordum.


Bu sırada bana ''Biz 4 kişi oynuyoruz aslında''dedi.Bu ilk günümüze ait olan tek cümleydi.Bu tanışmamız sayılıyordu onun için.


Sonra okulda turnuvalar düzenleniyordu ben o sırada elimde kamerayla hoşlandığım çocuğu çekiyordum.Bir yandan da takıma destek oluyordum.Yanıma geldi.Konuşmaya başladı tanışıyormuşuz gibi.Ben onu dinlemiyordum sadece soru sorunca cevap veriyordum.Eğer dinleseydim buraya yazcak çok şeyim olabilirdi.Ama dediğim gibi esas kız esas oğlana aşık değildi henüz. Ama hatırladığım bir olay vardı.O anda okulun üstünden helikopter geçiyordu.Kafamı kaldırdım o da kaldırdı.Sanırım dikkatimi çekmenin bundan başka bir şey olmıycağını düşünüp.Sırtındaki çantayı çıkarmaya çalıştı. ''Beni almaya geldiler!'' dedi.Güldüm.



Sonra maçı bırakıp onunla konuşmaya başladık.Hoşlandığım çocuk gittiği için sanırım onunla konuşuyordum.Ama huzur veren birşeyler vardı.Beni dinliyordu ve gerçekçiydi.Bu çok hoşuma gitmeye başladı.Arkadaşlığımız hızlı gelişti.Çok eğleniyordum onunla konuşurken.En berbat durumdan bile eğlenebilcek birşeyler çıkarıyordu.Mutluydum. İlk fotoğrafımız(yanda) olmasını o istedi.Ardından telefon numaramı istedi.Çok mutlu olduğumu eve geldiğimde farkettim.

Eve geldim.Telefonuma mesaj geldi.''Naber fıstık?'' diye.Gülümsedim.Benden hoşlanıyordu ama ben hoşlanmıyordum.Ama ilgisi hoşuma gidiyordu.Karşılıksız bırakmıyordum.



Akşama doğru mesajlardan sıkılıp ''Ya msnini versene'' dedi.Ben tabi domuzluk yapmaya bayıldığımdan ''Neden?'' dedim.''Şarjım bitmek üzere'' dedi.''Sonra konuşuruz o zaman ''dedim.''Ya hayır ver işte '' diye ısrar etti.Verdim.Sonra sana bir süprizim var diyip yandaki fotoyu yolladı.Komiktik.Gülümsedim.Çünkü çok hızlanıyordu.Ve ben bunun önüne geçemiyordum.Sonra haftasonu arkadaşlarıyla buluşcağını benim eşlik edip edemiyceğimi sordu.Ajandama bakmalıyım demedim.Kabul ettim.Çünkü hoşlandığım çocukla da arkadaştı.O gelebilir diye kabul ettim.




Beni almaya geldiğinde ''Elini ver'' dedi.''Hayır kendim yürüyebilirim'' dedim.Uzatmadı yanımda yürüyordu.Sonra ben onun elini tuttum.Sadece içimden geldiği için yaptım.O çok farklıydı.Sıcaktı.Bu sefer o gülümsedi.

Bir türlü vazgeçemediğimiz bara gittik.Balkonu vardı ve küçüktü.Bir sebepten sürekli başbaşa kalıyorduk.Arkadaşlarımız sürekli gidip geliyordu.Şaşırtıcı bir diyalog vardı.O sürekli birşeyler anlatıyordu benim gözlerim pencerede hoşlandığım çocukda gelicek mi acaba diye bakınıyordum.Sonra gelmiyceğini anladığımda
muhabete dahil oldum.Beni eğlendiriyordu.Bardaydık ama içmeme izin vermiyordu.Çok içti.Derdi yoktu.Dizlerime koydu başını.Normalde hoşlanmam böyle hızlı yakınlaşmalardan ama ona izin veriyordum.Birşey vardı ve güven veriyordu.Bulutları izliyorduk.Bulutları...O birçok şeye benzetiyordu bense onu dinliyordum.''Şu sen şu ben'' dediğinde , Gülümsedim.Sarhoştu ve saçmalamıyordu.Beni otobüs durağına kadar götürcek kadar nazikti.O güne ait kalan yanda.


Sonra bizim buluşmalarımız arttı ve birgün konu alakasız bir şekilde hoşlandığım çocuğa geldi.Kıskanıyordu ve kavga etmeye başladık.

Büyük kavganın ardından tamamen küstük.Sonra ben birgün onunda arkadaş olduğu çocuklarla buluştum.Deli gibi içiyordum.Sonra O aradı.Beni değil arkadaşlarını.Buraya gel dediler Voodooda var.Geldi.Benim sarhoş olduğumu görünce sinirlendi.Kızı eve gönderin demeye başladı.Gidemezdim o halde bırakmadılarda.Pes oynamaya gittik.Ben netcafenin koltuğunda yatıyorum onlar pes oynuyor.Kendime gelir gibi olduğumda 'İyi misin ?''dedi.Gülümsedim.Kalktım ve eve döndüm.

Akşam msne girdiğimde yazmaya başladı.Naptığını sanıyorsun sen niye sarhoş oluyorsun sana yapma dediklerimi niye yapıyorsun onlar seni içkiye alıştırmaya çalışıyorlar saf mısın diye bir ton azarlamayla karışık beni düşündüğünü hissettiren şeyler yazdı.Savunmadım.Peki dedim.O gün barıştık.


Okulda sürekli birilikte takılıyorduk.Tabi bir çok dedikoduda çıkıyordu.Aldırmıyordum.Yaz tatiline gircektik ve kimse ne olduğunu bilmiycekti.Tenis oynamayı öğretiyordum ona. O da bana basketi.Basket oynamayı bilmiyormuş gibi yapmak zorundaydım o kadar kursa git sonra gel çocuk sana öğretcek diye bilmiyormuş gibi yap.Komikti.

Okulun karne gününün sabahı ona Voodoo hediye ettim.O da bana kendi anahtarlığı olan 'Kemik''i verdi.Birine Voodoo hediye etmenin anlamını 15 dakika konferansla açıkladım ona.Elimden tutunca bize kimse zarar veremezdi.Hiçbir kıskanç bakış umrumda değildi o yanımdaydı ve gerisi gerçekten çok önemsiz kalıyordu.

Yazın büyük çoğunluğunda birlikteydik.Her dakikamızı anlatmaya kalksam bu yazı bir kaç ay daha bekler.Yazmaktan sıkılıyorum çünkü geçmişi anlatmayı sevmiyorum.Bazı kısımları eksik.Hafızam bu konuda çok duyarlı beni üzen her olayı silmeyi çok iyi biliyor.

Devam ediyorum.

Büyüdük işte. 3 yıldır arkadaşız.Yaz bitimi okul açılınca dersler,dershane değişen arkadaş çevresi derken birbirimizden tamamen koptuk.Bana gitmiycem kalıcam bu okulda demişti.Sonra küstük biz o sıra.Okulda birbirimizi görünce acıyarak bakmalar falan komik işte lise değil mi?

Sonra gidiceğini öğrendim başka okula gidiyordu.Dayanamadım gittim konuşmaya başladım. Zaten inatçıydık ve sürekli birbirimizin adım atmasını bekleyerek zamanımızı harcamıştık.Gitceği gün onunla 19 Mayıs töreni çıkışı karşılaşmıştık.O zaman elimde bir bez bebek vardı.Ve o bakıp bebeğe ''Aa bana benziyor''demişti.Gerçektende ona benziyordu.O bebeği sırf sokak satıcısına yardım olsun diye satın almıştım.O zamanlar iyi bir kızdım.Beni öldürmelerine kadar.Neyse.

Dedim gitmeden mesaj at dersteyim.O da 15 dakika sonra gidicem babam gelicek sizin kattayım dersten çık dedi.Çıktım dersten elimde bebekle.Öğretmenlerimiz çok anlayıştı.


Yaklaşık 15 dakika boyunca sarıldım.Sanki bir daha hiç göremiycekmişim gibi.Bebeğin sırtına yazmıştım keçeli kalemle.Voodoodan Tabooya sonsuza kadar. diye.Böylece bebeği hiçbir şekilde kimseye veremiycekti.Hala saklıyor zaten...


Bu elindeki bez bebek işte.O sarıldığı ufak tefek kız benim.Sarılanda o zaten.


Uzatmıycağım.Güzeldi geçti.Ama unutmayacağım tek insan.


En son doğum gününü kutladık birlikte.Nisan falandı sanırım.Bilmiyorum facebook olmasa bilemiycem.Koç burcu işte.Benim tam zıttım.

Yazı uzadıkça sonunu okumak istemiyceksiniz biliyorum.Ama son bir fotoğraf koyup bitircem.Çektirmek istediğim tek pozdu.Ben yine çok çirkinim o yine çok güzel.




Ben büyüdüm o büyüdü.Değiştik.İsteklerimiz değişti.Sadece bizi bir arada tutan maziye saygı.Orda olan sevgimizi yaşatmaya çalışıyoruz.





Not:Her zaman suratımı avuçlarına alıp kendi suratını benimkine dayamasını özledim.Gözleri o zaman gerçek bakardı çünkü.






26 Haziran 2010 Cumartesi

LYS Volume-3


Bugün sınava girdiğimizde hayatımın aşkıylan karşılaşcağımı bilmiyordum desem sizde oha mal deseniz.


Yok tabiki öyle birşey.Ama şimdi en arkada oturtmuş pezevenkler her sınav beni.O yüzden sınıfa hakimdin anlatabiliyor muyum? Dedektör gibi hepsine tek tek baktım.Misal bir esmer çocuk vardı. Allam yareppim çocuk sınıfın kapısında belirdi ben içimden ''Önüme otur önüme otur!'' dedim çocuk çat önüme oturdu. Oha 1 ! Sonra bir kız geldi güzel. Ben çocuk göremesin diye. Sağ en sona oturmasını istedim kız gitti oraya oturdu ! Oha 2 ! Çok psişikleştim Oha 3 !



Neyse işte edebiyat sınavı başladı ben 40dakkada salladım vurdum kafayı masaya ki vurmamla önümdeki esmer çocuğun yeşil boxerını farkettim.Abi üstünde beyaz koyunlar vardı.Ben onu gördüm ya çocuğun bütün gözümdeki sexapalitesi sıfır. İçimden ben senle sevişmem falan diyorum. O ne lan !



Sonra işte o da bitirmişti çocuk dakka bir dönüp bakıyor. Ben tabi çok havalıyım. Hiç sallamıyorum falan. Aman neyse işte sonra kağıtlar toplanırken bayağı oyalandı.Tabi ben yer miyim. Kağıdı verip koşarak sınıftan çıktım.


Sınavda bile rahat durmadım neyse. Güzel geçti demek istemiyorum eh işte geçti.Soruları okumayı deniyceğim bir dahakine Türkçe sormuşlardı lan oha dedim mal oldum.Bir soru vardı örnek gösterilemez diyormuş ben soruyu okumadığımdan işte çat işaretledim böyle var bir kaç mallığım. NEyse hayırlısı önemli olan yarınki sınav öptüm görüşürüz. Yarın ağlamam inşallah (:

24 Haziran 2010 Perşembe

Bir Genç Kızın İntiharı

Bugün birşey anlatcam.
Aşk-ı Memnu...

O diziyi izlerken kendimi Bihterle özdeşleştirdim bugün.

Gerçekten kız tramva geçiriyordu ve herkes öz annesi bile ona sırt çevirmişti.
Tıpkı benim yaşadığım gibi...

Ben de intiharı düşündüm.Çok ciddi düşündüm.Ama geride bıraktıklarım olcaktı.Belki kimsesiz olsaydım , ölürdüm.

Ölüm bana uzak bir kavram değil.Ailemiz çok kayıp yaşadı.Çok kaza atlattık.Bende borderline başlangıcı var.Kaybetme korkusu...Kısaca ölüm bu kadar benleyken korkmak niye.Hepimiz birgün ölücez.Ya ecelle ya ellerimizle.

Bihter'in yaşadığı çok ağır şeylerdi ve kimse bunun üstesinden gelemiyceği ihtimalini düşünmedi.

''Kendi düşen,ağlamaz.'' dediler,sustular.

Kendi düşen çok ağlar,hatta en çok onlar ağlar.Sevdiğinin bir hata olduğunu inatla kabul etmemek ve ayrılık günü gelince geç kalmanın verdiği pişmanlıkla öyle bir ağlar ki acısının büyüklüğünü bilmesenizde o iç çekişlerine tepkisiz kalamaz gözyaşlarınız.

Sonra susar.

Gözleri boş duvarlara dalar.Oturduğu yerde kalır.İçindeki acı gözlerinden istemsiz akar.Canı yanıyordur ve anlatıcak kimsesi yoktur.Kimse dinlemek istemez.Dinleyen acısını hafifletcek cümleleri söylemez.O yine boş duvarlara bakar.

O boş duvarlar boş değildir aslında.Yaşadığı güzel anılarla doludur.O yüzden dalıp dalıp gider.Duvarlar film perdesi gibidir...

Çıkış yoktur.Kimse ona ışık vermez.Battığı bataklıktan çıkmasına yardım etmez.Daha da dibe iterler.Boğuluncaya kadar...

Ölüm ona uzak değildir.Korkmaz.Acısını hafifletcektir.Susturcaktır beynindeki sesleri.Aklındaki düşünceleri.Unutucaktır.Bedelini ödemiycektir.Ölüm çok güzeldir.Ve Bihter ölümü seçer.

Ama bazıları vardır.Onlar ölümü değil nefes almayı seçer.Ölüp yaşamayı istemezler.Acı çekmekten zevk almaya başlarlar.Nefes alırlar ama tepkisizdirler artık.Kimse canlarını yakamaz.İlk acıdan sağ kurtuldularsa.Onlar da ben gibi blog yazarlar birşeyler anlatırlar.

İyi Geceler.

23 Haziran 2010 Çarşamba

Parfüm

Odam yalnızlık kokunca, ben parfümünü sıkıyorum hiç siktirip gitmemişsin gibi.
">

Bana Birşeyler Oluyor

Başımda sebebini belirleyemediğim bir ağrı var.O kadar ki migren gibi.Migren değilim ama bildiğim kadarıyla bu ağrıların boyutu migren gibi. Bİlmiyorum ama başımı duvarlara vurucam çok felaket.Şu haftasonunu atlatmaktan başka birşey istemiyorum.

Ve artık bitsin istiyorum.Bedenim kaldıramıycak bu kadarını diye çok korkuyorum.Ufak ufak bitti sinyalleri bunlar.

Çok yalnızım lan.Böyle telefonuma tek tük mesaj geliyor.Ona da keyfimin kahyasının gönlü isterse cevap veriyorum.Çok fenalardayım abi.Hayattan tad almıyorum.O değil de ben bugün size sevgilimle tanışmamızı anlatıcaktım.Ama düşüncesi bile yordu neyse hayırlısı diyelim artık.


BAŞIM ÇOOOOOOOOOOOOOK AĞRIYORRRR!!

22 Haziran 2010 Salı

İlgi Delisiyim.

Sınav yaklaştıkça rüyalarım abuklaşıyor. Abi bugün rüyamı görmeliydiniz diyorum.Öncelikle yatılı ookulda kalıyordum onu siktiret forma giymek zorunluydu. İlallah dediğim şeydir. Hiç sevmem formayı.

Neyse rüyamda şeytana aşık oluyordum.Oha dimi. Şeytan ama sandığımız gibi değilmiş yakışıklı değil, karizmatik, kısa boylu yani ben kadar işte 1,75 falandır.Saçı uzun at kuyruğu yapmış.Aşıktım çünkü benle ilgileniyordu. Bir de bastonu vardı. Tam bir ingiliz beyfendisi. Çok güzel bir kokusu vardı. Çünkü bana hediye ''Jumanji'' tadında oyun hediye ettiğinde boynuna sarıldım.Lan nasıl bir sevgiye ilgiye muhtacım anlatamam.


O değil de düşün şeytan bana ilgi gösteriyor çat aşık oldum diyorum.Sınav dolayısıyla kimseyle konuşup görüşüp fingirdeşemediğim için az ilgi göstere kucağımı açıyorum. Yapma Voodoo etme Voodoo. Lan bana engel olun nolur sınavdan sonra hep görüşüp buluşalım nolur valla bak. Kendime engel olamayıp hayvanın tekine aşık olduğumu sanmak istemiyorum.


Sonra bugün aşık olduğum elbiseyi aldım. Çok güzeeeel çok cici. Böyle 80ler tadında ama değil aslında, böyle uzun bir elbise straplez ,göğüs arasından iple boyundan bağlayabiliyorsun.Tam Türk filmiyim.Ayy çok güzel var ya babam çok beğenmedi bunu böyle mi giycen bir bolero alsaydık dedi ama sanki Ankarada mı giyceem be.Evet burda giycem.Belki de Ayvalık gecelerinde.


O değil de ben yazın da böyleydim.Az ilgi gösterene ayy ben aşık oldum diyorum.Evet çok salakça biliyorum ama beni sevmiyorsunuzzz napıyım ha napıyım tamam seviyporum diyorsunuz ama ben sorunca ben sormadan söyleyin.Ben hepinize diyorum doğum gününüz bile değilken ''İyi ki doğdun!!'' diye. İyi doğdunuz iyi ki varsınız diyorum.Birgün de biriniz çıkın ''Ya Voodoo iyi ki doğdun!'' diyin.İyi ki varsın iyi ki yanımdasın diyin yeter beee !


Bana sakın ''Ben eski sevgilimi özledim.''Dedirtmeyin.Çünkü yalan söyleyip dikkatinizi çekmek istemiyorum.

Evet bu şarkı beni anlatıyor.

Bir pazar günü parktaydım
Nemli bir banka uzandım
Ve çimlerin kokusunda
Başka bir yerde uyandım
Ve uykumda bir yol gördüm
Hiç gitmemişsin ki güya
Yolun başında sen vardın
Rüya içinde rüya

Poh poh perisiydin sen
Bir ilgi delisiydim ben
Rüzgar esip uyandırınca
Ol yanımda yine yanımda

Bir pazar günü parktaydım
Nemli bir banka uzandım
Ve çimlerin şarkısında
Başka bir yerde uyandım
Yazlıklarımı seviyordum
Kazaklarımı giyiyordum
Ve ellerin saçlarımda
Sevildiğimi biliyordum

Poh poh perisiydin sen
Bir ilgi delisiydim ben
Şarkı biter ve uyanırsam
Ol yanımda yine yanımda

">

20 Haziran 2010 Pazar

Ankara Günlerim.

Bugün Ankara turu yaptım.Tek başıma.Güzeldi.Üzücüydü.Çok alışmışım ama yormuş.

Tereddütle adım atıyordum.Her an bir tanıdık korkusuyla.Yaşıma rağmen çok fazla insan tanıyorum.Görmelerini istemedim.Ağlarken insanların bana acımasını,çirkin suratımı görmelerini istemedim.

Tek başıma her yeri adım adım özlemle tekrar gezdim.Her sokakta bir anım var.En kötüsü ağlayarak koştuğum sokaklardan geçerken içim sızladı.

Ankaradan gitmeyi istememin tek sebebi aslında bu.Mutlu olduğumdan fazla üzüldüğüm şeyleri yaşadım.

Gidince görmiyceğim için üniversiteyi Ankara dışı istiyorum.Görmezsem hatırlamam diye.Sanki silinceklermiş gibi.

Bilmiyorum gitmeyedebilirim.Bugün bir mağzada Azure Ray çalıyordu.Sırf çalıyor diye alışveriş yaptım.Böyle ayrıntıları severim.Garip.

Bugün babamı yazdıklarımla ağlattım.18yaşımdayım ve babamı ilk kez ağlarken görüyorum.Ona aldığım hediyeye ağladı hemde yazdığım karta.

Benim babamla ilişkim çok farklıdır.Babam babadan çok arkadaşımdır.Anneme anlatamadığım her şeyi ona anlatabilirim.Babam gibi birini asla bulamıycağıma eminim.Kimsenin benim kaprislerime ,istediğimi elde etmek için yaptığım suratlara aldırış etceğini sanmıyorum.

İyi geceler.Çok sigaram var çok. Marlboro Light sayesinde aç geziyorum. Ayrıca bir öptüm orospu çocuğu hükümeti.Amcık beyinli temiz hava sahası yaptın ne zam getiriyorsun sigaraya göt ! 2 lira hem de göt lalesi.İnadına içicem lan inadına.

19 Haziran 2010 Cumartesi

Gidiyorum.

Yanlış bir zaman aslında.
Gidişim erken oldu çünkü bilet yoktu.
Bilirsin nadir ağlarım,gözyaşlarım kıymetli.
Bakma bana boş gözlerle gidişimi zorlaştırma boşuna.

Her ağladığımda yağmurun yağması bir tesadüf değil.
Gözyaşlarımı gökten avuçlarıma bırakıyorlar artık.

Şimdi dur orda ve gidişimi izle.
Ellerini son kez tutarken ellerim,
Avuçlarına bıraktığım hediyeye ben giderken çok iyi bak.
Kimse seni benim kadar düşünmez,giderken bile.

Yağmur yağıyor işte.
Ve ben gidiyorum bu defa dönmemecesine.
Dönmek için gidilmez zaten.
Sen benim yalancı meleğim...
Bu defa rol yapma.

Şu an çok önemli bir anı yaşıyoruz son kez birlikte.
Giderken ıslak saçlarımı son kez görüyorsun.
Belki de ilk kez bakıyorsun.
Ben hiç kendimi giderken göremiyceğim o yüzden iyi bak.
İyi bak çünkü asla göremiyceğim bir şeye bakıyorsun.


Sen yalancı meleğim...
Hediyenin bir şemsiye olması seni şaşırtmasın.
Yağmuru sevdiğini söylemiştin defalarca.
Hep cam kenarından izlerken...
Biliyorum ıslanmayı sevmiyorsun.
Çünkü sen yağmuru sevmiyorsun.

Sen yalancı meleğim...
Beni sevdiğini söylüyordun her elimi tutuşta.
Biliyorum elimi tutmayı sevmiyorsun.
Çünkü sen beni de sevmiyordun.
Tıpkı yağmur gibi.


Şimdi dur orda ve nasıl terkedilir iyi bak.
Kıpırdama sakın,gelme boşuna.
Ben yağmuru değil ıslanmayı seviyorum çünkü.
Sen yalancı meleğim...
Beni sevdiğini söylemeni değil,seni seviyorum.

Gitmem için yanlış bir zaman değil.
Ben ıslanırken sigara içmeyi seviyorum.
Ve gitmem lazım.
Çünkü sigaram bitmiş.


Not:Eskiden her yazıma bir not koyardım o gün yaşadığım saçmasapan basit bir olayı yazardım.
Bu sefer saçma sapanım.Kendime gelmem için bir günüm var.Ve yarın.. Yani sabah yalnız başıma olmalıyım.Seni ne kadar seviyorum Ankara? Ne kadar sokakların tanıdık? Sabah bunu öğrenelim.Kendi içime ve sana son bir şehir turu yapalım. İyi geceler.Ve sigaram bitti.

Sınavımız Hayat.

Bugünkü yazım mal gibi geçen sınavıma ithafen olsun.

Evet sınavdan ne öğrendik?

1.Bize hayatın iki şıktan ibaret olduğunu öğretti.
Ya kazanırsın ya kaybedersin.

2.İnsanlara hayır demeyi öğretti.
''Hayır,ben ders çalışcağım.''

3.İnsanların bizden korkmasını sağladı.
Sürekli bağırarak yaşamayı gösterdi,sürekli sinirli bir şekilde ''Sınava gircem ben yaa!'' dedirtti.

4.Stres altında bile sakin davranmayı öğretti.
Sınav sırasında gözümün önüne gelen kampüsler ve ağlayan ben.Bir yandan integral çözüşüm.

5.Hata yapmanın katlanılmaz sonuçlarını gösterdi.
4 yanlış geleceğimi götürdü.Teşekkürler.

6.İnsan olmaktan çıkmış durumdayım.Pek sakin sayılmam.Belki bu da uyuyunca geçen şeylerdendir.


Geometrim fena sayılmaz feda edicem dememe rağmen 15 net tutturmuşum,Matematik çok kötü işte formüllerini tam hatırladığıma emin olmayıp sallamadığım 2 soru doğru, salladıklarım yanlış çıktı. Neyse ya Hayırlısı.Çok yoruldum uyumalıyım.

18 Haziran 2010 Cuma

Lanetler Yağan Sınav (LYS)

Öncelikle yurdum insanın genetiği bana da geçmiş olcak ki son dakkaya kadar bekliyorum.Son bir haftadır geniş geniş ders çalıştım. Bir konuyu iki günde bitirdim falan. Bugün böyle türev integrali 1 saatte tekrar ettim düşünün.Sıkıştım ya.Ondan yani.

Dün gece 3te mi ne yattım allah belamı verdi yani gerçekten. Sabah 6da uyandım. Kalkmaya çalışıyorum. Saat 9,30da yatağın dışına çıktım.Şöyle bir camı açıp baktım.Gözlerim kamaştı.Kendimi tekrar yatağa fırlattım.Sonra kalkıp timsah yürüyüşüyle banyonun yolunu tuttum.O yol nasıl uzun nasıl uzun inanamazsınız. Sürünürken anladım.Sonra kahlvaltı hazırladım bana bir saat gibi geldi gözlerim yarım açık çünkü.Baksan dersin ki Norma Jean bakışı atıyorum.Hayır lan uykum var.

Sonra bir çıktım UYKUSUZ'umu aldım. Uykusuz olunca okuduğumdan da birşey anlamadım. AMa Yiğit ÖZgür yine yardırmış. En çok kullandığım kelimeyi başlık yapmış ''GERİZEKALI''.

Sonra eve geldim ojelere bulandım.Dün kırmızı ojem son parmağıma gelince bitince yaşadığım duygusal çöküntüyü kimse yaşamamıştır. Çünkü kırmızı oje başlı başına kabustur sürmesi bir dert silmesi ayrı dert. Sonra bugün kırmızı oje aldım. Yarın sınavda dikkat dağıtmam gerek. Dua edelim de benim dağılmasın.

Birde Geometriyi feda ediyorum abi. Yapamıyorum boşuna kasmıycam kendimi.30/13 yapan adamım ben.Fazla bile.

Eve geldiğimden beri 3 deneme çözdüm.Konu eksiğim olan soruların kalıplarını arıycam yatmadan.Neyse lan facebook hesabımı da kapattım.Bir işe yaradığı yoktu. Yakışıklı çocukları ekliyorduk güzel kızları şikayet ediyorduk.Napalım kompleksliyiz ağzına sıçıyım.

Şu an gözlerim kapandı kapancak yani....
Sabah LYS var.Ben bütün küfürleri kağıda yazdım zaman kaybetmemek için ordan okuyup gircem.Siz dua edin ama.

Ayrancı Anadolu Lisesindeyim. Gircek olan varsa Lacivertli kırmızılı beyazlı çok şirine bir hatun görürsen koşarak yanıma gelme.Zaten stresliyim ağız burun dağıtırım orda.

Öpüldünüz....

17 Haziran 2010 Perşembe

Kırmızı Ojelerimle.

Şey, naber ya ? O zaman iyi geceler size.Ben mutlu değilim. Sanırım uzun zamandır böyleyim.Bilmiyorum gülmek mutlu olmak sayılmıyor bence.
Bir parçanız eksikse gülemezsiniz zaten.
Parçaları bir araya getirmeye çabaladıkça dağılıyorum.Birisi geri döndü.Eski sevgilimin en yakın arkadaşının kız arkadaşı.Bu kız beni anlıyordu.
Tek eksiğimiz var orasını parmaklarım yazmak istemiyorum bu sefer.
Cumartesi sınavım var,ip gibi gergin sinirlerim.
Yarın bir hikayem olmıycak size.Sanırım modemi kapatıcam.Hatta facebook hesabımı bile dondurabilirim.Kayıtlı olduğum e-mail adresinin şifresini hatırlarsam...
Yoruldum artık,birşey olsa da hayata mola versek.
Kısa bir zaman çok değil biraz kitap okusam, belki bir kaç dergi.
Ama birazcık mola verelim çok yoruldum.
Woody Allendan burda alıntı yapmak istiyorum.

''Eğer tanrı varsa, umarım iyi bir mazareti vardır''.

Bilmem okudun mu TANRIM!!
Artık sana birşey demiyorum farkettiysen.
Varlığın benim varlığımın gerçekliği kadar.
Ben ölünce sende ölceksin.

Korkuyorum abi , şu orospu çocuğu sınavdan it gibi korkuyorum.
Düşündükçe gözlerim doluyor, sormasınlar işte.
Nasıl bir ruh halindeyim bilmiyorlar ve üstüme geliyorlar.
Hiçbir psikolojik yardım iyileştiremedi beni.
Sebebi benim çünkü çok iyi rol keserim.
Mutluyum derken gözlerimin içi güler mutsuz olduğumu anlayamazsınız.

Umarım ağustosta parlak bir son final yapmayız.
Ayyy çok kötü küfür edesim geldi.
Ama o kğfğr eden kızları sevmiyor.
O da orospu çocuğu amına koyum.
İktidarsızsan şekerim suyun kaldırma kuvvetini dene derim.
Harbi bak şu an rahatladım.
Ohh be allahımın topu ibneeee götoşşş !!

Neyse ben saçlarımı tarayıp yatıcam iyi geceler.
Çok havalı lan saçınızı tarayıp yatmak. Neyse öpüldünüz.

16 Haziran 2010 Çarşamba

Masumiyetin Ziyanı Olmaz

Öncelikle dün Lal ve KaraEfendi'ye yaptığı yorumları için teşekkür etmekle başlamak istiyorum. Kendilerine dün teşekkür edememiştim.

Evet biz yani İkarus ve ben dün konsere gittik.Size bugün olanları anlatıcam.Ki normalde burda çok günlük gibi yazmam. Ama bu sefer çok garipti her şey. Ben çok normal bir insanım aslında. Ama hep geç kalırım. Ve her yazdığım yazıda bahsetmişimdir. İyi bir okuyucu olsaydın İkarus dün 25 dakika beklemiycektin.Zaten ben hazırlandım çıktım.Ankara'nın güzide özel halk otobüsleri normalde dolmuş gibi durak dışında alırlarken dün Murphy Kanunu ya almadı şerefsiz 15 dakka bekledim.Sağolsun Büyükşehir Belediye Başkanımız, otobüs bileti fiyatlarını düşürüp sefer sayısını azalttı.Öptüm burdan kendisini.

Neyse bindim otobüse, Mor Ve Ötesinin yeni albümü dinliyorum. Bir yandan sözleri kazıyorum beynime.''En iyi sendin,yenilmezdin...'' modundayım.Sonra İkarus zaten beni beklemekten kafayı yemiş,telefonuma yağdırıyordu. En sonunda rüşvet istedi (Simit+Su).Telefonum sustu.

(Bu arada bana diyor ki bir gün önce ''Mavi giymezsen döverim''. Bende diyorum bu tutkulu bir Sakin fanı olduğu için acaba şarkılarla mı alakası var. Ama tabi giydim, mavi gömleğimle mavi ojeler fazla bileydi.)

Sonra ben elimde simit ve iki şişe suyla Dostun önüne geldim. Bulamıyorum İkarus'u.Telefon açtım.Beni görmüş ben tabi göremedim ya telefonda ne tarafa bak dese bakıyorum ''Arkandayım, sağındayım solundayım...'' dedikçe dönüyorum. Sonra yanıma geldi de Ankaraya gittik bindik. Ben bir de emin olduğum şeyin sorgulanmasına deli olurum. O diyor ki ''Beşevlerde incez.'' ben diyorum''Bahçelievlerde incez ayy biliyorum delirtme beni!''. Tabi o dalga geçiyor. Ben sanırım sıcağın verdiği asabiyetten ciddi algılıyorum sonra; Beşevlere geldik. İkarus indi. İki kapı sonra geri bindi. Ben görmedim !! güyaaa.

Sonra indik.Kapının oraya yaklaşırken sigara içiyoruz.Yanımızdan geçen grup sigaraların içeri alınmadığını söyledi.Ben tabi ''Oha sigaraları napcaz?'' dedim. İkarus ''Saklıycağız'' diyip bendeki sigarayı da alıp içine soktu. Burdaki içine olarak nereye soktuğunu siz anlamışsınızdır. O değil de ben yanımda bıçağımı götürmüştüm.Şimdi orda kavga çıkarsa İkarus'u korumak için çıkarcaktım. İnanmak zorunda değilsiniz tabiki :P Bende içime sokunca , ikimizde özürlü yürüyüşü yaptık. Yürüyemiyoruz ağır ağır, kayıyorlar çünkü.Sonra kapıda çantama baktı kadın.Beni aradı. Sonra geçmem için kenara çekildi. Ama erkeklere şu dedektörlede bakıyorlardı. İkarus bana diyor ki ''Sen ötmedin mi?''. Bize bakmadılar kiii. Sonra içeri girdik. İlk işimiz tuvaletlere gitmek oldu. Malları dökülmek için.

Bu arada sahnede Mor ve Ötesi Sound Check yapıyordu. Ben işte o an Harun'a evlenme bile teklif ederdim. Hayır süper tipine aşık olduğum falan yoktu. Üstündeki Nükleer Karşıtı tişörtüne bayıldım çünkü.''Nükleer Ha ! Ya Patlarsa?'' baskılı. Kesinlikle bende istiyorum.

Sonra sahneyi daha yakından görebilceğimiz bir yere gittik.Aklımı seveyim(H). Sonra 7,5 saat aynı yerde kaldık. En öndeyiz kaptırmamaya çalışıyoruz.

Önce okulun amatör grubu çıktı. İkarusla birbirimize bakıyoruz ''Bu ne lan?'' bakışıyla.Ama çocuğu görceksiniz.Sanki Mor ve Ötesi bunlar. Çocuk öyle bir havaya girdi ki sevgilisini göstererek söylemeye falan başladı. Biz giderlerken çok sevindik. Sonra işte o sahne düzenleme olayı var ya her gruptan sonra o dakikalar eziyet gibi zaten.

Sonra Sakin çıktı.Ben bir yandan İkarus'u azarlıyorum. Bir yandan şarkılara eşlik etmeye çabalıyorum. Çünkü iki şarkıyı falan bilmiyordum.Yeni albümden dediği biri ''Eksik Şarkı'' biri ''Seninle''.Neyse Sakin konserinden fazla detaya girmiycem..Çok Sakindi herkes zaten.Biz hariç çünkü bir hepsini bağıra bağıra söyledik. En çok İkarus'u İkarus Başarsa şarkısı mutlu etmiştir sanırım.

Sonra Shantel arkamızdaki krozanların deyimiyle ''Şentaaaal Şeennntaaal''abimiz çıktı. 1,55 boylarında. Kaldırıp kucaklayabilirdim o derece, Dj'imiz çıktı. Dj diyorum çünkü 3 şarkı söyledi ve kalanı kayıttan çalınan şarkıları Djmişcesine mix yapmasıyla devam etti.Bizim başımız ağrıdı gerçekten. Gitsin diye herifin gözüne baktık. O değil de İkarus diyor ki ''Voodoo ver şu bıçağı saplayalım!''. Çünkü Şental bizim demirlere tırmanıyordu. Çocuk lan bu ! diyorum bende.Zaten boyu da kısa. Biz Şental inerken bir seviniyoruz sanki Allaha kavuştuk öyle.


Veeee tabikii sıra Mor ve Ötesine geldi.Millet zaten yorgun,yorgunlaştıkça sinirleniyorlar.Ankaralı dinleyicinin huyu herhalde yine su şişesi fırlattılar sahneye, ben o arasa siper aldım.Kafamı koruyorum. Bir de konser komütesinden bir kız var ama kız değil yani hayvan gibi.Birini görmüş.Aynen dediğini yazıyorum ''O atan götü yiyorsa buraya gelsin bir !'' dedi. Benim ağzım açık kaldı. Yani o kızı gördükten sonra, Herkülün bile götü yemez yani. Sonra olaya organizatör el attı. Bu arada hayvan kız söyleniyor ''Adam gibi bekleyip dinlemiycekse siktirsin gitsin, para iadesi yapıcam ben!'' dedi. Ben diyorum ki İkarus'a ''Para iadesi yapıcakmış paramızı alıp gidelim Sakini dinledik zaten''. Tabi İkarus güldü ama gitmedik Sakin olun.

Ordan godi benim deyimimle amelesi anons yapıyor ''Mor ve Ötesi 5 dakikaya sahnedeee!'' diye. Bende artık sessizlikte mi söyledim naptım. ''Napıcak acaba o 5 dakikada'' dedim. Bunu duyan okulun konser komütesindeki teenager boy bana gülümseyerek ''Saat 10da çıkıcaklar 5 dakika var ya o yüzden'' dedi. Bende gülümseyerek teşekkür ettim. Sonra birşey oldu. Bu çocuk bana yine birşey söyledi. Ben sadece gülümsedim. Döndüm İkarus'a ''Bana sahip çıksanaaa beee çocuk ikinci kez konuşmaya çalışıyor benle !'' diye bir çemkirdim. Tabi o ''Birşey olmaz yeaaa'' diyince elim cebimdeki bıçağa gitti. İkarus'u bıçaklıycaktım eheueh şaka tabi.

Sonra Mor ve Ötesi sahneye çıktı. Sağımda İkarus solumda bir teenager ergen girl vardı. Taş çatlasa 14 yaşında. Kız beni ittiriyor öne geçmek içinn.Bende inatla yayılıyorum. Sonra kız iki bacağından birini benim demirlerime soktu. Ben o anda delirdim tırmandım demirlere kısmi pogo yapmaya başladım. Abi demirlerin üstünde anca götümle ittirebiliyordum kızı. kız vazgeçti.İndi yine rahat durmuyor. Her şarkı bitimi ''Harun evleeen benlee!!'' diye götünü yırtıyor. Zaten yorgunum, yorgunken çok agresif olabiliyorum. Çıktım demirlere kızın demiri tuttuğu elini itiyorum. Kız en sonunda miğdem bulanıyor diye siktirdi gitti. Bende ohh dedim. Ama bu rahatlamam pek uzun sürmedi.Çünkü saat 4den beri su içmemiştim. Ve bayılmak üzereydim. En kibar halimle İkarus'a ''Gidelim mi ?'' dedim.Zaten İkarusun da susamasından dolayı 2 şarkı dinleyip çıktık. Çıkışımız çok şahaneydi. Arkamızdan yeni albümden ''2012'' yani albüme ismini veren şarkı çalmaya başlamışlardı.

Biz tabi çıkarken bir sigara yaktık.Yasaktı çünkü. O an paha biçilemez oldu bizim için. Sonra bir büfe yada o tarz bir yer aramak için bir sokağa girdik. Yoksa susuzluktan bayılcaktık. Suyu aldık hemen yanında otoparka çöktük.İkarusun kabul etmesi üzücü olsa da Mor ve Ötesinin Sakinden iyi bir grup olduğu gerçeğiyle yüzleşmesine tanık oldum. Tıpkı larvadan erginleşen kurbağa gibiydi. Ben tabi su ve sigaranın tadını çıkartıyordum.Sadece ihtiyacım vardı bunlara o an. Sonra dağıldık ve eve gelip banyoda suyun altında uyumak istedim..Yürüyemiyordum.Duşun altında cenin pozisyonunda oturdum kafamı duşakabinin camına yasladım.Yarı uyuyorum. Sonra dedim Çık Voodoo Çık yat zıbar yatağında.


Öyle güzeldi.İşteee ^^

14 Haziran 2010 Pazartesi

Her banyodan çıkışta buruk bir hüzün kaplar içimi.
Sadece ıslak saçlarımı güneşte tarayıcak bir sevgilim bile yok çünkü.

13 Haziran 2010 Pazar

Keşke Hiç Gelmeseymişsin

Bilmiyorsunuz hiçbir şeyi,
İlham perimi öldürüyorum her satırda.
''O''na yazdığım her şeyle kopup gidiyor benden.
Kanserli hücreler hepsi...
Azalarak,yokolarak bitiyor içimde.
Onu tamamen kaybettiğimde kapatıcağım burasını.

Yaram küçük ama derin.
Kimse bilmiyor nasıl kapancağını.
Bende bilmiyorum aslına bakarsan.
Ama o Amerikan filmlerinde gördüğümü yapıyorum.
Hani alkol döküyorlar ya,evet işte.

Yazdıklarım gitgide boktanlaşıyor.
O'nun gibi güzel değil ,eskisi gibi değil.
O değil o hariç her şey.

Aslında O değil de O'nu özleyemiyorum.
İyiki gitmişsin be diyorum her defasında.
Ve bunu söylerken o kadar rahatım ki.
Üzülmediğimden üzülüyorum.
Madem bu kadar değersizleşcekmişsin.
Keşke hiç gelmeseymişsin.

Gittiğine üzülmek istiyorum
Kahrolmak istiyorum
Acı çekmek istiyorum.
Gittiğini hissetmek istiyorum.
Artık yoksun, sensizim diye ağlamak istiyorum.
Ama inan yapamıyorum.
Her aklıma geldiğinde sokaktaki bir gölgeye bakıyorum sanki.
Bomboş ve duygusuz.
Tıpkı sen gibi.

Beni öptüğünde hiçbir şey hissetmemişim.
Sarıldığında güven duymamışım.
Peki biz niye bilikteydik ?
Ahh benim şu hırslarım.
Tamam sonra.

12 Haziran 2010 Cumartesi

Sadece Oyun.

Biz küçüktük,bundan 8-10 yıl önce işte.
O zaman aşkı filmlerde biliyorduk,
Ama normalde yaşıyorduk.
Adı değişikti o zaman ''Oyun''du.

Herkes oynamıştır aslında.
Soğuk-Sıcak diye bir oyun.
Hani bu körebe gibi olan.
Hedefe yakınlaştıkça ''Sıcak sıcaaak !!''diye bağırdığımız.

Aşkta böyleydi işte.
Gözlerimi kapatarak başladım.
Kulaklarım sadece yalanlarınla dolmasına izin vererek.
Çünkü gözlerim kapalıyken sesinden başka hiçbir şeye güvenemezdim.
Uçuruma yaklaştıkça ''Sıcak sıcaak!'' diye bağırdın.
İnandım,başka çarem yoktu.


Sen Julietin Romeoya seslenişiydin.
Melek yüzlü şeytan...
Şeytanda sen gibiydi.
Yalanlarıyla baştan çıkartırdı.
En büyük kanıtı kovdurdu Ademle Havvayı.
Cennette nasıl sahip olabilirdi Havvaya.
Aptal Adem nasıl kandı bir yalana.
Aşık Havva nasıl yedi Ademden sonra.
Dünyaya geldiler,bizi de getirdiler.

Bana yalan söyle yine.
Yine bağır ''Sıcaak sıcaaak!'' diye.
Bu sefer güvenmediğimden sana sevgilim.
Sadece sesine gelirim.
Dokundurken parmaklarım tenine.
Bu sefer boğazından inmeyen Adem elmasını.
Ben sıkarak indiririm.

11 Haziran 2010 Cuma

Dolunayı bile hapsetmiş pencereler,ne bekliyordun ki ?

Gel demek kadar kolay mıdır git demek ?
Bir anda ,hiç aklında yokken kulaklarına doldurmak mıdır bu sözcüğü?
Git,git,git,git...
Sadece gitmelisin,çünkü kalan olmak benim görevim.
Gitmek zorundasın,gidemezken ben.
İki beden büyük bu gitmek.

Sözcüklerin anlamsızlaşıyor,
Sense..
Sense flu oluyorsun.
Bırak artık aklımda kalsın.

Seni anlatamadım hiçbir zaman.
Herkes çok iyi betimliyor sevdiğini.
Benimse aklımda sadece sözcüklerin kalmış.

Hissetirdikleri,saç rengin,göz rengin
Gülüşün, bakışın, ellerin.
Hayır hiçbirini hatırlamıyorum.
Sadece seni dinliyordum.
Dudaklarını hatırlıyorum sadece...
Üstü ince altı kalın.
Gülerken sağa doğru gerilişi,
Saçmalamaya başlayınca boşver diyip çıkardığın dilin.
Ciddileşince birbirine kenetlenişi.
Senden son kalanlar işte.

Evet artık,git.
Sadece git,terket beni.
Çok canımı yakıyor bu bıraktıkların.
Git.
Her şeyini al ve git.


">
Dolunayı bile hapsetmiş pencereler,ne bekliyordun ki ?

10 Haziran 2010 Perşembe

Melekleri Boşa Ağlatıyorsun.

Yağmur ne kadar yalnız yağıyor değil mi sevgilim?
Tıpkı yokluğundaki ben kadar...
Sensiz ve gözyaşı dolu.

Tanrı yine melekleri ağlatıyor,
Yine gözyaşları yeryüzüne çarpıyor.
Bizim için ağlıyorlar aslında
Yada sadece senin için.

Bilirsin çok kibirliyim sana göre.
Acı veriyor her sözcük bedenine.
Birlikte üstesinden gelebilirdik belki de.
Beni benle bırakmadan önce.

Bu kadar uzak kalcağını düşünmemiştim.
Her şeyim olduğun gibi her şeyinmişim sanmıştım.
Gözlerimi kamaştırmış beyaz tenin,
Meğer ne kadar sahteymiş sözlerin.
Yalan söylemek için beni mi bekledin?

Melekler ağlıyor işte lanet olsun.
Senin gibi birine ağlıyorlar.
Damlalar ruhunu temizler belki diye.
Ama sen yağmurda ıslanmayı sevmezsin zaten.



">

Aklım sende,peki sen nerdesin ?

8 Haziran 2010 Salı

Sana Acı Verenden Uzak Dur demiştin.Senden Uzak Duruyorum İşte.

Geç kalmış olabilirim belki sevgilim
Ama söz veriyorum artık sözünü dinleyeceğim.
Hem bilirsin beni hiç erken gelmedim buluşmalarımıza.
Ama bu defa son-gerçekten sonumuzu yaşıyoruz.

Sen hep benim için istisnaydın.
Bir tek sen özeldin çünkü belki de özelleştiren benim.-bilmiyorum-
Özlüyordum-senin hiç yapmadığın gibi-

Çok gülmemden şikayet ederdin hep.
Gülmüyorum artık,susuyorum,dinliyorum.
Zaten sende yoksun, garipleşmek için sebebim yok.

Ne bu enerji diye kızmıştın.
Bütün bir caddeyi boydan boya koşup, arkamdan soluk soluğa geldiğinde.
Artık koşmuyorum,koşamıyorum.
Zaten sende yoksun,çabuk yoruluyorum.

Eteklerimi uçuşturmamdan nefret ederdin.
Giymiyorum artık.
Zaten sende yoksun, rüzgar esmiyor o yüzden.

Biraz müzik duyunca dans ettiğimde;
Saçmalamayı kesmemi söyleyip belimden tutup kendine çekmiştin.
Hoşuma gitmişti,ama kızman değil.
Zaten sende yoksun,kimse müzik dinlemiyor.

Benimle ilgilenmediğinde kalkıp gitmiştim.
Arkamdan koşup kolumu tuttuğunda bağırmıştım ya
''İmdaat!'' diye, tütün kokulu parmaklarınla kapatmıştın dudaklarımı.
Bir daha yaparsan biter demiştin.
Bitmiycceğini düşünüyordum böyle basit bir sebepten.
Zaten sende yoksun, polislerde eylemcileri gözetiyor.


Belki bana öğrettiğin en büyük şeydi sevgilim.
''Sana acı verenden uzak dur!'' demiştin,intikam çabalarımı görünce.
Söylediğini yapıyorum şimdi.
Senden uzak duruyorum.
Zaten sende yoksun.

5 Haziran 2010 Cumartesi

Tutmasaydın Düşüyordum.

Uçurumun kenarından bakıyorum geçmişimize
Sıkı sıkı tutunmam seni yanıltmasın.
Beni bilirsin düşmekten değil atlamaktan korkuyorum.



Tutmasaydın düşüyordum aslında.
Komik bence hala.
Aslında hiç komik değil.
Sadece itip geri çekince bana sarılman hoşuma gidiyor.
İtiraf ediyorum bilerek eğiliyorum o saçma şakayı yapıp sarılman için.



Bazen durup durup bağırıyorum ya
Çok kızdığımı düşünüp sakinleştirmeye çalışıyorsun
İtiraf ediyorum öpmen için yapıyorum bunu.
Sesimi sadece dudakların kesebilir.



Aslında karanlıktan korkmuyorum.
Sadece elimi tutman için öyle demiştim.
Gökgürültüsünde cenin pozisyonuna geçmemdeki tek sebepde sensin.



Ben aslında korkmuyorum hiçbir şeyden.
Tek korkum ilgini kaybetmek sevgilim.
O yüzden bu kadar saçmalıyorum.
İtiraf ediyorum seni seviyorum.