Sevgili Dalgın,
Sabah oy vericeksin.Hayır.Ben değil.Ama o kadar dalgındın ki bu ayrıntıyı unutmuştun.Önemli değil (:
Sorun şu ki bazen kötü şeyler yapmalısın.Çünkü sana olan sevgimin büyümesini engelleyemiyorum.O yüzden bu setleri kurmama yardım et.
Birgün gittiğinde seni kusursuz hatırlamak istemiyorum.Tüm suçun bende olduğunu düşünmek istemiyorum.Gerçi gidersen hep seni suçlarım.Ama olsun.Bana kötü davranki seni silmesi kolay olsun.Gerçi niye durduk yere kötü davranasın ki değil mi? İlahi Ben (:
Ama kalıcağını pek hayal edemiyorum.Affet beni.Hep gidiceksin gibi geliyor.Evrene hep negatiflik yolluyorum ve gitceksin sanırım bu yüzden.Ama kal.Sonsuza kadar yanımda kal.Birlikte Galler'de ölücektik unuttun mu ?
Bugün sana o plak-saati aldım.Astık mı odana? Üstünde ''Kişiliksiz'E Mektuplar'' yazıyor.Çünkü her baktığında aklına gelicem.Beni unutmanı istemiyorum.Uzak kalıcaz diye hemen başkasını sevme benden çok.Biliyorsun domuz gibi kıskancım.Hem sadece senin için özel olmak istiyorum.Çünkü sende sadece benim özelimsin.
Keşke saatin pilini çıkarınca zaman dursa.Hep yanında kalabilirdim.
Hem Tanrı birlikte olmamızı istemiyorsa neden bizi karşılaştırdı ki.Komik değil bir şaka yapıyorsa eğer.Bu sefer gülümsemem öyle birşeyse.
Seni çok özledim.Hemde çok çok özledim.Böyle nerdeyse ağlıycam o derece özledim ve bu duruma engel olamıyorum.Bu kadar çabuk hayatıma nüfuz etmene engel olamıyorum.Beyaz pantalona dökülen vişne suyu gibisin.Çamaşır suyu bile çıkartmıyor.Kalıcaksın orda hep bir leke gibi.
Umarım gitmezsin.Giderken inandırdığın doğruları yalanlamak zor olucak.Seni o kadar çok seviyorum ki sevmeye engel bile olamıyorum.
V.
12.09.2010 Saat 02:48
Bu konu ile ilgili son kez yorum yapıyorum. Aldığın hiç bir nefesin geri dönüşü olmadığını hatırla. Bir kez nefes şişiriyor ve bir kez dışarı aktarıyorsun. Yani yaşadığın her an tek. Bilmiyorum belki de fark etmişsindir. Ya da ne bileyim slogan olarak kullanıyor da olabilirsin bu güne dek. Ama bana güven bunu bir düşün. Ya da tam tersini hayal et. Nietzce'nin belirttiği döngüsel tarih kavramının gerçek olduğunu düşün. Yani hayatın tam bir döngüsel tekrar olduğunu aldığın her nefesin sonsuza kadar alındığını, attığın her adımın sonsuza kadar tekrar edileceğini... Peki o zaman bütün bunlara değer mi? Yani yaptığın her hata sonsuza kadar tekrarlanacak yahut bir daha yaşanmayacak her iki durumda da hayatı bu denli harcamaya hakkın olduğunu düşünmüyorum. Bunu kendin için de söyleyebilirim. Seni hiç tanımayan benim içinde söylerim. Mektuplarda yaşadıkların ve sana bunu yaşatan insanı çok net ortaya koydun. Paylaştın her blogerın yaptığı gibi kendine dair açtığın pencerede bunu diğerleri ile paylaştın. Çok güzel. Fakat artık bakıyorum da 16. mektup itibari ile kendine haksızlık etmeye başlıyorsun. O denli önemsemiş ve kırılmışsın ki bundan kopamıyorsun. Belki de intikam alıyorsun bilemem. Ama görünen o ki sen bu aşkı aklından çıkaramamışsın ve artık hayal kırıntıları ile her gün kendine işkence ediyorsun. Bence yapma. O nefesi çek eşsizliğine gülümse ve hayata devam et. İnan daha iyi hissedeceksin...
YanıtlaSilÇok mu anlaşılır oldum mektuplarda.Açık kitap gibi mi yazdım her şeyi.Açık mı oynadım her zaman kartlarımı.O yüzden mi hep kaybettim. İnan kaybetmek hiç umrumda değil.Önemli olan sonrakilere olan kazancım. Mutluyum. Mutsuz değil.
YanıtlaSil