2 Mart 2011 Çarşamba

Sorun Çıkartmıyorum Bile.

Bu insanların benle neden uğraştığını aslında ne kadar normal ve mantıklı davrandığımı düşündükçe onların ne kadar anormal şeyler olduğunu görüyorum.Yani bence ben insan olabilirim ama diğer hepsi varlık olabilirler.İnsan olduğunu inkar eden varlıklar.

İnsanın içinden geldiği gibi davranması bence onun normal olduğunu gösterir -tabi çevresindekilere zarar vermediği sürece, çünkü yasalar da bir nevi düzeni sağlamak için varlar.-Bende zararsız canlılardanım.Ne zaman kendimi mutlu etsem ben yaptım diyorum ne zaman mutsuz olsam Tanrı yaptı diyorum.İnançlarım da böyle işte kendi dinimi yaşıyorum.Aslında burdan olaya bakarsak kendi dünyamın Tanrısı ben oluyorum.Ve Tanrı-ça-larda ağlayabilir…

Mesela ”Mutlu Aile Kavramı”nı ben çok merak ediyorum.Gerçekten kitaplardaki yada filmlerdeki gibi annesi babası birbirine 100 yaşında olsalar bile tutkuyla bağlı kalabilirler mi diye.Çünkü ben ailemi size hiç anlatmadım.Genelde ordan bakınca mutlu bir ailem varmış gibi geliyor insanlara ama değil.Sadece onlara kafa yormayı uzun süre önce bıraktım. Sonuçta birbirilerine zarar vermekten başka birşey yapmıyorlar.Birbirlerini hala değiştirmeye çalışıyorlar. Yarım asırlık insanlarsınız höh be diyesim geliyor.

Ve eğer evde aileniz yoksa ailenizi sokakta aramaya başlarsınız.Ve ne kadar çok kişiyi tanırsanız bağışlayıcı özelliğiniz artar.Ya da ben fazla merhametliyim.Ailemi bile affettim-ama haberleri yok.-Bilmiyorum benim canımı ne kadar yakarlarsa yaksınlar kimseye kızamıyorum,küsemiyorum da.Çünkü kendimi biliyorum öfke birikimlerimin patlak verdiği noktada çevremdeki kalpleri nasıl kırıp geçtiğimi.Kötü zamanlarda kötü kız olabiliyorum.Ama genelde tepkisizliğim öfkemin ne kadar kontrolümden çıktığının göstergesi olabiliyor bazen.Aşırı özgüvenli insanlara gıcığım-örnek vermek istemiyorum-

En içine kapanık insanda bile güven oluşturabilen bir yapım var-çok masum göründüğümden sanırım-Bütün sırlarını döküyorlar bana psikolog gibi hissediyorum kendimi.Aslında çok şey yaşadığımdan değil yaşadıklarımın büyüklüklerinden dolayı böyleyim.Bir süre sonra çok da takmamayı öğreniyorsun.En azından elinden geleni yaptığın inandığın müddetçe.

Bugünde falcıya gittik böyle hafif Cemil İpekçi tadında bir beyfendiydi.Adam resmen kalbimi okudu.Ben ağzımı açmadan her şeyi bildi.Kümülatifimin düşüklüğüne kadar,nerde yaşadığımı hatta ne yapmayı planladığıma kadar. En sonunda da baktı bana ”Ay sen çok hassas duyguları olan bir kızsın,sevdim seni.” dedi ve elini uzattı.Şaşırdım tabi kimse elini uzatmamıştı bana bugüne kadar,sarılmamıştı da,tensel temas konusunda çok zayıfım.Böyle hani görürsünüz bir yerde ”Aaa naber ya” gidip sarılıp öpüşüp selamlaşırsınız ya ben hiç yapmam mesela onu çok nadirdir.Garip bir alışkanlık.

Dün gece rüyamda Eminem'le seviştiğimi gördüm.Sanki adam kalmadı.Ama gözlerime bakıp seni öpmeye kıyamıyorum demesinden sonra benim leopar tadında üstüne atlayışımdan aslında abaza karının teki olduğum yadsınamaz.

Birde Blogger'ın kapanmasını herkes kadar kınıyorum.Ancak Tayyip böyle bir tepki beklemiyordu muhtemelen.Ona acıyorum yazık ya resmen ummadığı taş baş yardı.Ben söyledim ama günlüğümü elimden alma dedim.Dinletemedim.

Şimdi yağmurun yağmasını bekliyorum Beethoven dinlemek için...