30 Aralık 2009 Çarşamba

Gelirim Yine.

Aslında dün neler planlamıştım. Herşey muhteşem olcaktı.

Hatta dünün şarkısı olarak
bunu seçmiştim. Ama noldu ha noldu diye bir sorun. Götüm dondu. Nolcak. Dedem bayağıdır hastahanede artık son zamanları.İstanbuldan halam gelmişti dün akşama gidicekti. Ben de dedemin yanına gitmiştim. Halamı yolcu edip eve dönüp huzur dolu odamda ödevlerimi yapıcaktım.Planım buydu yani.

Ama halamı şutladıktan sonra babacığım hastahaneye geri döndü sonra eniştem mi ne gelcekmiş refakatçi olarak beni dedemin yanına çıkarttı kendisi aşağı indi.

Ben nasıl öfkeliyim ama böyle gözlerimi görseniz karşıma çıkmazsınız o derece. Bir hışımla odadan çıktım kantini arıyorum. Tam o uzun koridordan doktorların kenara çekile çeklie yolumu boşalttıkları o koridordan geçerek asansörlere ulaştım. Bu arada harbi asabiymişim onu farkettim. Doktor niye kenara çekilsin ?

Neyse asansörlerin orda iki kadın bekliyordu. Kokoş olan bana nazikçe gülümsedi ve ''Bize eşlik mi ediceksin tatlım'' dedi. Ben tabi az önce sel gibi önüme ne katsa giden öfkem bir anda şaşkınlıkla gülümseyerek ''Sanırım'' dedim.

Tüm öfkem kayboldu bir anlığına hiç şevkat beklemiyordum sanırım. O tatlım sözcüğü bir anda herşeyi unutmama sebep olmuştu. Kadın beni sigara içiyor sandı eşlik etmekten kastı oydu. Ama ben kantinin yerini sorduğumda bizde oraya gidiyoruz diyince anladım ki kantin dışardaydı.

Tanımadığım yabancı kadın bana çok kibar davrandı ve kantinin yerini gösterdi. Teşekkür edip yanından ayrıldım,gecenin 9u kimseler yokken kantinde tek başıma çay içiyorum ama hava nasıl soğuk.

O an nefretle ''Hava sıcak olsun istiyorum''dedim şu anda hava günlükgüneşlik yaz gibi ama dün gece ister istemez olmadı. Sanırım bu secret bende nefretle daha çok işe yarıyor.

Bir saatlik soğukta beklemem ve 1 bardak çay ve 4 bardak kahvenin vermiş olduğu öfke ve sinir gözlerimden yaş olarak akmaya başlamasıyla kendimi arabesk olarak duman dinlerken bulmam çok ümit verici değildi.

Sevgili babacığım ise sadece özür dilemenin herşeyi düzeltceğini düşünmüş olmalı ki iki kere özür diledi ama bu susmam için bir sebep değildi. Burnum akarken hasta olcağımın korkusu ve hasta edilmenin öfkesiyle ben ''Giden zamanı geri getiremezsin kardeşini düşündüğün kadar geleceğimi düşünseydin şu anda burda olmazdım, yarın dershaneye gitmiyceğim arayıp söylersin hatanı, ödevlerimi de sen yap o zaman'' diye çok güzel içimdeki patlayan volkanı bir güzel akıttım.

Eve gelince bir güzel de anneme anlattım olayları annem tabi gözlerimdeki öfkeyi görünce bana hak vermesi gerektiğini anladı. Kitapları alıp salona fırlattım ''alsın sabaha biterse ödevlerim giderim'' diye bağırarak.Sonra girdim odama kapıyı kitledim yattım uyudum.


Asıl konu bugün.

Sanırım bir süre buralarda olamıycağım. Son 97 gün kaldı sınava. Belki sınavdan sonra daha rahat ederiz. Bir süre kendimi soyutlamaya karar verdim. Ne aile ne arkadaş hatta telefonumu kapattım yeni bir hat aldım sadece annemler ulaşabiliyor. Eğer Mimar Sinana gitceksem ki gitcem. Çok çalışmalıyım. Matematik öğretmenlerim umutlu ama Türkçe Ve Biyoloji öğretmenlerim çok daha fazla çalışmam gerektiğini düşünüyor. Türkçe netlerim berbat.40 soruda 28 yapıyorum ki 30un üstüne çıkmam gerek.

Neyse güzel blogum canım blogum yeni yılı kırmızı kaplı bir günlükle merhaba diyceğiz. Görüşürüz.

not: Bu da sevgilime gelsin benden. Eyes Set To Kill- Darling


">

28 Aralık 2009 Pazartesi

Sewimsiz Olduğunu Düşünmediğim Bilgin

Siz bu bilgin beye bir fotoğraf yolluyorsunuz birde kelime yazıyorsunuz o sizin karakter analinizi çıkarıyor.
Ben bunu yolladım ''UZAK'' dedim.
Kendisinin yorumunu yazıyorum hemen (:



Voodoo uzak deyip bu görseli yollamış
vudu diyim ben :)
vuducum görmek istediklerin, yaşamak istediklerin o kadar birikmişki, adeta sana artık yük olmaya başlamışlar. gerçekleştirmek istediğin şeyler için zamanı kollamayı bırak. zamanı belki o andır. sonralara, erteleyip durarak, acılarını büyütüyorsun.
sana o an kaçış sunuyor belki, ama inan esir alıyor zamanla. sende farkındasın bunun ve belki sebebsizce hüzünlenmelerinin nedeni bu olsa gerek.
birilerini bekleme artık, birilerinin, senin hayatına sihirli bir çubukla yaklaşması diye bir şey yok. bunlar sadece masallarda olur ve tüm masallar yaşandı.
eğer sende bir masalın olmasını istiyorsan beklemeyi, bir kenara bırakmalısın.
kalkacak kadar gücün varken, kendine bu kadar özgüvenliyken ve her şeyin farkındayken yapmalısın bunu. hadi şimdi kalk ve ilk adımını at, daha fazla geç kalma.


Ahh Sewimsiz bilgin ahh ahh bir anlatsam içimdekileri sayfalarca sayfalarca sayfalarca süren bir hikaye. Sonralara ertelemekten başka bir çarem yok başka bir yoluda yok. Olmıycak duaya amin dedik bekliyoruz. Doğal olarak Nietzschenin kulaklarını çınlatıyorum. ''Umut işkencenin süresini uzatır''. Sebepsizce de hüzünlenmelerimin altındaki sebepte psikologa söylemememin sebebi de bu.Tıbben çözümü olmayan birşey benimkisi yada bizimkisi.Masalım kısmına gelirsek. O masala başlamam için gereken ortam 453 km uzakta. Ama geç kalıcağım için bu adımı atıp yanlış yola sapmamalıyım. Biliyorum güvensiz bir ortama girceğimi. Ve ben herkese olduğundan fazla güvenirim.


http://analistin.blogspot.com/2009/12/voodoo-nun-karakter-analizi.html

Büyüdük Ama Değişmedik, Sadece Oyuncaklarımız Değişti

Ben gene aynı bokluğa geri dönüşlerdeyim. Ne yapıyorsun gene Voodoo? dersen. Demezsen ölümü öp yani. Dedin farzediyorum.Yine umut kapılarımı sonuna kadar açtım ve tarota başladım. Abi çıkıyor ya kendime bakıyorum falan ama çıkıyor işte. Daha öncede sırf bu baktıklarımın gerçekleştiğinden bırakmıştım zaten. Mesele o değil. Ben istemedikçe çıkan o prense kızgınım , Aşıklar ve kader çarkına kızgınım. Her açtığımda aynı kart gelmesine kızgınım.İstemiyorum ciddi ilişki istemiyorum aşık olmak. Fondaki ses ''Aşktan kaçış yok''. Sikeyim kaçışını o zaman. Ölsem de söylemem onu sevdiğimi olur biter hadi bakalım.Zaten ben niye söylüyorum o söylesin artık. Eski sevgilime ben söylemiştim. Daha ilk kez konuşcaz ilk cümlem
'' Naber ya. Ben sana aşık oldum biliyor musun ?'' Çocuk zaten şok geçirdi ''Oha ?'' demekten başka bişi diyemedi çünkü sevmiyordu xD. Sonra zaten biz direk Athena konserinde falan gitmiştik öyle yani.

O yüzden anladım ki benim sevdiğim değil, beni seven. Bu da yalanın daniskası. Öyle olsa şu anda ben 50 kişiyle falan çıkardım. Oha. Bu kadar değil ama bu sayıya yakın bişi diyelim.(:P)Abi yok yani bir laf var hatta '' Bir kadın ya d sever ya da nefret eder; ortası yoktur. ''– Pubillius Syrus amcam çok doğru demiş. Sevmeyince olmuyor yani ne yaparsan yap olamıyoruz.

Bir de kadınlar cidden gölge gibi. Kovalarsan yakalanmaz. Kaçarsan da peşinden gelir. Yani mesela O kaçtığı için gidiyorum peşinden. Elde etsem iki günde sıkılcağıma eminim. Hala içimde bir çocuk var sadece oyuncakları değişti. Elde edip sıkılıyor. Yenisini istiyor.Ama mesela bu kadar koşturmasaydı emin ol ki intikam almak için terkedip gitmezdim. Eski sevgilimi hiç aldatmadım. Gerçekten değer veriyordum. Ki ona verdiğim değerleri kendime versem şu an Hugh Grantla evlenirdim.

Bir de son zamanlarda depresyon nedeniyle çok dramatik böyle bir melankoli bir yalnızım triplerindeydim. Ahmedim olmasa yemin ederim gülemiyceğim efendim. Dün gece sabaha kadar çene çalmaktan geç yattım 4 falandı yani ben zaten 6da kalkıp sınava gitmem gerek. Az daha geç kalıyordum yani Ahmedim uğruna. Bu hayatta beni eğlendirebilen nadir kişiliklerden. Aslında nadir demiyelim herkes eğlendirebilir ama sorgulamadan. Mesela hiç sormuyor o hep kendisi anlatıyor ben yarılıyorum huhaaaa puhaaaaaaaaaaaaaa hahahahaaaaaaaaa ayy çatlıycam falan oluyorum. Böyle arkadaşlarını anlatıyor. Ki arkadaşlarını tanıdığım için az çok bende dalga geçiyorum . Sonra benim başıma gelenleri anlatıyorum falan.En ufak cümleme dikkat ediyor. Dün ''kasığında''diyceğime ''Kasıklarında'' dedim saatlerce dalga geçti. Sayılamıycak kadar çok kasığım varda falan diye. Normalde biri sizle dalga geçse gıcık olursunuz ya Ahmed geçince olmuyorum işte.Çünkü aşağılamıyor yani aşağılıyorda sadece şakasına ciddiyet yok. Bende gülüyorum kendi saçmalamalarıma xD (Yiğit bunu okuyamıyor :P)

Ya seneye Mimar Sinana gidiyorum. Bilmiyorum ama gidicem yani. Rektörcüğüm Rahmi amcaya mail attım seneye öğrencinizim ve önümüzdeki 7 senede öyle olmayı planlıyorum diye. Artık almazlar o mailden sonra herhalde xD Ahmedimde orda ama o Beşiktaştaki kampüsteymiş bende ne hayallerle gidiyordum. Güya üst sınıftan birini tanıyorum diye hava atıcaktım. Ezikliycektim bizimkileri. Sonrada 'nihahhahah' diye gülcektim falan. Hatta hayallerim vardı. Ben saçlarımı savura savura (ama postijli olur herhalde savurmam için) okulun bahçesinden gircektim. Şıp şıp topuklularımla. Koskoca kampüste Ahmedi bulup (ki kesin kapıdadır :P) ''Aaaaa Ahmedim''diye çığlık atıp boyununa atlıycaktım. Sonra adım Gossip Girl falan olurdu. Ki ben dedikoduya katiyen karşıyım. O yüzden burda yazıyorum içimi. Tanımıyorum kimseyi ohh mis xD


Neyse ya çenem düştü görüşürüz xD


Not: Gittiğin için özür diliyceksin Sen !!
">

26 Aralık 2009 Cumartesi

Artık Ne Önemin Var Ki...

Önce şarkıyı aç sonra oku. Şarkının sözleri daha da anlam kazanır.

">


Sana bu zevki yaşatmıycağım sevgilim,
Seni anlamıyorum demiyceğim o yüzden

Hiç susmaz mısın sen? derdin
Hiç konuşmaz mısın sende ? derdim

Küçük bir çocuk gibi
Neden sürekli sorular sorduğumu sorduğunda
''Sen O'musun diye emin olmak istiyorum'' diyemezdim
Bilmiyordun çünkü kendinin ''O'' olduğunu
Zaman kavramının seni getirdiğini...

Hep kırdın,
''Kalp kırılcak birşey değil'' demek istiyorum
Ama ikimizde biliyoruz
''Sözcüklerle yara alcak birşey''

Hep sahte olmamı isterdin benden
Seni mutlu edicek yalanlar söylememi
Pek beceremezdim, sende sevmezdin beni
Bilmezdin ki ben gerçeklerle mutlu oluyorum...


Hayatı hiç gerçek yaşamadın değil mi sevgilim ?
Sahteydi herşeyin!
Aşkların,duyguların,yaşanmışlıkların,geçmişin,anıların
Ne vardı gerçek olarak?
Bastığın toprak?
İçine çektiğin hava?
Bunlar dışında bir gerçekliğin var mıydı sevgilim?


Ne kaldı elinde peki?
Savrulup gittin rüzgarın önünde
Ben buyum bile diyemiyorsun değil mi?
Çünkü sen başkalarının yansımasısın
Ne kadar yazık...

Hala beni düşünüyorsun değil mi ?
Hala kurtulmaya çalışıyorsun
Kolay oluyor mu peki ?
İnan hiç sanmıyorum.

Merak etme sevgilim
Beni hiç kırmadın
Sakın üzülme
Beni kırcak kadar önemli değildin zaten
Bu yüzden önemli değil diyordum sana


Not:Bugünü Blink 182, Sum 41 ve Offspring'e her mutsuz olduğumda ve insanların davranışlarıyla kırıldığım zaman yanımda olup seslerini duyurdukları için onlara ithaf ediyorum iyi ki varsınız çocuklar.

Notona: bu iki Voodoo bebeği benim. Birisi Cadı şeklinde(solda) diğeri kader mahkumunu temsili(Sağda) aslında ben o hayatın sillesini yemiş Voodoo'yu ona vermeyi düşünüyordum. Ama artık vermiyceğim. Birine Voodoo hediye etmek. Kendimi tamamen sana bırakıyorum demektir. Ama vazgeçtim onun ellerinde solup giderim büyük ihtimal. O da gitti zaten ben vermeden. Kısmet.

Şarkıyı bilmeyenler olabilite Depeche Mode-Free Love

25 Aralık 2009 Cuma

Hala Hayattayım Ama

Artık iyi insan lafın üstüne mi gelir yoksa havhavı an çomağı hazırla mı dersiniz bilemiyceğim ama dün alttaki yazıyı yazar yazmaz bahsi geçen Ahmedim ,evet ona bir tek ben Ahmedim diyebilirim, mesaj attı. Benim suratımda güller açtı tabi. Gecenin bir körü yeni yılla ilgili konuştuk az biraz. Almanyaya gitmişti sevgilisi ordaymış ayrılmayı falan düşünüyormuş ben biraz yok ayrılma sakın dedim falan ama hayırlısı be abi. Dün gece benim yapmadığım ödevden moralim çökmedi tabi altıüstü bir ödev amınakoyum ne yani. İşte Ahmedimde gül gül öldürdü bir iki anısını anlattı yılbaşı kutlamalarına dair.Tabi ki size anlatmıycağım this is secret diye kendimi parçalamıycam ama anlatmıycam özelimiz olsun lan.


Sonra asıl olayı anlatıyorum. Eve geldim 3 gibi. Dershaneye gitcem bir baktım evde kimse yok. Çok sade giyindim ama çok çekiciydim ha. Böyle beyaz askılı bir body giydim. Evet lan ne var yani kış diye giymiycez mi. Sonra şu vücuda yapışan siyah kotpantolonumu giydim deri montumuda alıp çıktım. Ama dur işte asıl olay burda. Ben evde kimsenin olmamasından faydalanıp arabanın anahtarı aldım çıktım abi. Babam bana 12 yaşımda araba kullanmayı öğretmişti. Daha ehliyete başvurmadım ama kısmet yakındır başvurmam. Neyse işte ben anahtarı aldım çıktım dershane uzak değil yürüyerek 10 dakka ama olsun. Bindim arabaya yüzüklerimi taktım parmaklarıma sanırsın araba yarışlarındaki o sexy hatunlardan ama altıüstü dershaneye gidiyorum. Açtım ''Muse-Sparks'' çalıştırdım arabayı ama çok pis gergindim. Geri kapattım kontağı. Sonra dedim kendi kendime Hiçbirşey olmıycak ''Bas gaza Voodoo Bas gaza'' tadındayım.Neyse abi bindim çalıştırdım arabayı çıktım otoparkdan caddeye caddeye çıkarken tek şansınızın sağ taraf olmasına rağmen sağ sinyal verdim.

Sonra çıktım sokağa dönerken sinyal vermeyi unuttuğum için arkamdan arabesk şöforler kornalarına abandılar sağa çekip bi güzel levyeyle inip ağızlarını burunlarını kırmadım tabi. Ne var be diye Elimi kaldırdım. Adam peh dermişcesine yörüüü gett kadın hareketi yaptı bana. Bastım o sinirle gaza sonra hemen yavaşladım. Bünye alışık değil. Sonra diğer caddeye çıktım sola karşıya geçmem gerek ve çok başarılı bir şekilde geçtim tabi.

Bizim dershanenin önündeki çakal sürüsünün kafaları hemen bana çevrildi.Ben arabadan indim ama sanki Charlize Threon iniyor amınım. ''Lan oğlum kızı gördün mü arabayla geldi lan, bizim peder vermiyor bile'' diye aralarındaki konuşmaya kulak misafiri oldum bir de. Bizim bir tane güvenlikçi var ''Oooo hayırdır Fransız'' dedi. Bana hep Fransız diyor.O dershane için fazla medeni kalıyorum abi.''Ya nolsun çok trafik vardı'' dedim. Dalga geçtiğimi bildiği için güldü. Sonra ders bitimi beni görceksiniz ''Eve bırakıyım mı seni ?'' triplerine bir girdim sanırsın yılların usta şöforü.Sus lan salak karı zaten ehliyetin yok. Zaten kimsede binmedi abi. Bindim arabaMA geldim. Babam gelsin itiraf edicem suçumu. Tabi bu ceza alcağım anlamına da geliyor ama kısmet be abi.


Not: Kendimi ve kalbimi seviyorum bir daha illegal birşey yapmıycağıma dair Devletime söz veriyorum. Ayrıca ehliyeti bakkaldan almadım lan güzel kullanıyorum işte niye kadınları ezikliyorsunuz itoluitler !

24 Aralık 2009 Perşembe

Nasıl Bir Yıl? Bildiğin 365 gün İşte

2009a veda mı ettiğimiz desem siktir mi çektiğimiz şu yılbaşı gibi zamanı giydirdiğimiz güzel günlerde bu yıla bir bakalım.

Evet sevgilimden ayrılmışım oh olmuş lan çok mutluyum. Tek üzüldüğüm bütün gardolabı yenilemem. çok sevdiğim giysilerimi kesmiştim. Deri montumu bile. Niye salak mısın Voodoo? Hayır efendim sevgilisinden ayrılan her acıların kadının intikamını yaparak, beyfendiyle çıktığımızda giydiğim her giysiyi kestim ve çöpe postaladım. Geçen gün atmadığım tek sarı bir kazak buldum onu giyiyorum iki gündür. Son zamanları 2010da adda.

Yazın mükemmel bir tatildi. İlk 2 hafta İstanbuldaydım sonra Ankaraya geri dönüş sonra tekrar İstanbul sonra Ayvalık ve Ayvalıktan Ankaraya tam 14 saatte geridönüşümle geçen sadece yol endeksli bir tatil gibi görünsede deli dehşet zamanlardı. Hele ayvalıkda halamın izniyle sınırsız alkol damarımdaydı. Ehe tatilde süper ego yaptım ama. Teknedeki tek çıtır olmam dolayısıyla herkescikler bana yazar moddaydı.Ama benim arayışım denizden çıkıcak bir deniz oğlanıydı falan.


Ankaraya dönüşümde kendimi ahanda buralara vurdum. Aa mesela Uykusuzda Ahmet C. diye bir çizer var. Öyle çok çizdirmiyorlar yavruma.Soyadını yazmıyorum çünkü facebookda annesi olarak görnüyorum beni bulmayın. (:)Arada sırada beğendiklerini koyuyorlar. O beğendiklerinide ben beğenmiyorum öyle. Ama Ahmet bu yılda tanımış olduğum en şeker insan.Böyle garip falan . Bana çok benziyor diyebilirim. Bir konuşma yapıyoruz görmelisiniz yani. Konudan konuya atlayarak 1 dakika içinde 3-5 konu falan oluyordu. Çok eğlenceli birisi tanımanızı isterim.



Sonra Balıkadam var mesela. Yan tekneden edindiğim bir garip bluescu. Ben blues dinliyordum öyle sen şunu dinler misin aa evet bende falan şeklinde bir tanışma oldu. Ah anacım ahh şu dilim bir durmuyor. Dışa dönüklüğüm azcık içekapanıklık olsa keşke. Hemen kaynaşıp sevgi yumağı oluşturuyorum insanlarla.


Bizim Naylonla da bu yıl tanıştık.Eh işte bir kız. Pof pek sevdiğim söylenemez ne yalan söyliyim.Böyle beni dinliyor ama hep kendi dertlerini anlatıyor. Bu da sinirlerimi zorluyor. Bir de insanları aşağılıyor. Arkamdan kimbilir neler uyduruyor kaltak.O yüzden her lafımda haklı bir payım var abi. Ben öyle durduk yere saydırıp giydirmem millete.


Sanırım kendimle de bu yıl tanıştım. Şöyle ki bastırılmış bütün duygularımı saldım gitti. Noldu peki haa nolduu adım çıktı ''Ruh Hastası''na inmez ''Depresyon''a.


Sevgilimden ayrıldığımda daha doğrusu beni terkettiğinde (evet terketti yani olamaz mı )duvarlarımdaki duvar kağıtlarını yırttım. Sonra aldım elime bir çekiç bir avuçda çivi çaktım 40 tane çivi taktım hepsine bir CD bir DVD oda oldu ışıl ışıl. Onu düşünmek için bir engeldi.Öyle atlattık işte o salağın izlerinide. Sonra annemler çok çirkin oldu dediler odayı boyattılar. Mor ve Yeşil oldu şimdi.


Yüce Ruhlu Ayıcığımla da bu yıl tanıştık. Sevgilimlerin bir grubu vardı ama davul için adam arıyorlardı. Bu ayıcığıma söylemişlerdi. Ayıcıkda benim için sevgilimi döven Taboo'nun kardeşim dediği arkadaşıydı. Taboo bir telefon açtı ayıcığa ''girmiyceksin o gruba kardeş'' dedi. Girmedi tabi o da. Sonra biz ayıcıkla tanıştık böyle bir buluştuk 13 saat sonra farkettik ne çok konuştuğumuzu. Sonra bir arkadaşımızın doğum günü zamanı Ayıcığımın koluna girdim gittim. Bir baktım eski sevgilim. Beni görünce ''Oha yok ebesinin...'' diyen bir arkadaşıyla birlikte gelmişlerdi o doğum gününe. Tabi ben nasıl mutluyum. Ayıcığımda taş çocuk. Böyle kızlar bize bakıyorlar. Ayıcıkda sanki sevgilimmişcesine davranıyor. Tabi o gün bindiğim otobüste iki kere kaza tehlikesi geçirmesi cabasıydı. Ama güzel bir gündü 2009a ait.


Sigaraya bu yıl başlayıp bu yıl bırakma iradesine sahip bir insanım. 25Nisan 2009 17 Kasım 2009 arası kendimi zehirlemekle meşguldüm. Ama sonra farkettim. Sigarayı ben söndürmüyormuşum o beni öldürüyormuş. Geceleri uyuyamıyordum nefes alamadığımdan.Sonra sağlığımın kıymetini anladım.


Evet aslında sevgilim olduğunu bilmeden sevgilim gibi muamele görmemesine rağmen aptalcasına aşık olduğum sonsuz aşkla ve hırsla çabaladığım sevgilimlede bu yıl tanıştık. Eğer az daha bilgi verirsem başım belaya girebilir. Bence biliyor zaten abi öküz olmak gerek anlamamak için.Yani biliyordur herhalde. Belki de nefret ediyordur benden. Ben burda gelin olmuş gidiyorum ama. Tek taraflı benimkisi.

Neyse ya Bütün yılı anlatamıycağım aklımda kalanlar bunlar. Ha bir de Büyükadadaki atları hiç unutamıycağım. O sıcakta benim susuzluktan dilim 4 metre dışardaydı o hayvancağızlar tüm adayı dolanıyordu üzüldüm bak.

Size Mutlu Noeller.Bana Tatlı Rüyalar.

Not: Evlenmek istemiyorum yandaki gibi bir gelinlik istiyorum ama onun içini doldurcak göğüs lazım. Bir kere giyiym sonra ben onu kesip gündelik elbise yaparım xd

Beethoven'ı Anlamak

Kabul etmeliyim ki kişiliğimin gelişmesinde en büyük etkendir Beethoven. Küçükken çok huysuz bir bebekmişim. Doğal olarak klasik müzikle büyüdüm. Pek klasikde demiyelim sadece

Beethovenla büyüdüm.Bu aslında kaderimin bir parçası diyebiliriz. Daha küçükten sıkıntılı bir çocukluk geçirceğim belliymiş. Tıpkı Beethoven gibi... Alkolik bir babam yok ama kafası bozuk bir annem var. Annem ama seviyorum herşeye rağmen. Sadece tıpkı Berthovenın babası gibi anneminde bir engel olduğunun farkındayım.

Bu sene Üniversite benim için sadece çıkış kapısı. Özgürlüğe adım atışımın somut resmi.Kazancağıma eminim. Ne istersem o olcak içimdeki bütün kötü düşünceleri kovdum. Tek bir olumluya odaklandım.Bkz. The Secret. 2010 benim en mutlu yılım olcak.Beethovenda biliyordu bu sırrı.

Beethovenı her senfonide her sonatta her muvmanında daha da daha da iyi anlıyorsunuz. Tanrının özgürlüğünün sesini öyle bir ruhunuza işliyor ki sanıyorsunuz ki çıkışı gerçekten biliyorsunuz. Şu an gerçekten zincirliymişsiniz gibi hissetmenize yol açıyor. Ve bu esaretten kurtulmak için size anahtarı veriyor.Bilmiyorsunuz ama hissediyorsunuz.

Beethovenı anlayamazsın. Anlıyorum diyen en büyük yalancıdır. Onu anlamak özel yetenekten çok başka birşey istiyor. Onun gibi hissetmek düşünmek gerek. Ve bunun için mükemmel bir odaklanma gerek. Her notada değişen b ir duygu kasounda yüzüyorsunuz bir parça anlarsınız ama tamamını asla.

Beethovenı anlamak. Özgür bir ruh ister. Vahşi bir kısrak gibi. Ehlileştirilemeyen doyumsuz bir ruh.Mükemmel kurgulanmış bir intikam ve nefret planı.Hayattan alınan bir öc. İsteklerini vermemesine rağmen inatla vazgeçmemek. Bitmeyen bir hırs.

Eğer bu Dünyada olsaydı evliliği düşünebilceğim tek erkek Beethoven olurdu tabi eğer bana aşık olmazsa kesin aldatırdı. Ruhunu evcilleştirebilcek düzeyde bir aşk olması gerek ikimizde de ve bu çok zor.

Ve bugünün şarkısını belirledim Sonata Arctica-Shy sizin olsun. Bulutların arasında parlıyan bir güneş vardı bugün gözyüzünde. Herkese herşeye rağmen inatla parlıyordu.İşte ben o güneş gibiyim. İnatla üstüne geliyorum sevgilim. Hiç pes etmez misin sen ? diye sormuştun ya. Ne zaman güneş yokolcak işte o zaman bende seni sevmekten vazgeçicem.

Not: Bitişte Beethoven 5. senfoni 1. muvman

23 Aralık 2009 Çarşamba

Yokolma Sakın Sevgilim, Henüz Buna Hazır Değilim

Senin hep olmazların var sevgilim
Hep bir bahaneyle çıkıyorsun karşıma

Benim hep çözümlerim var sevgilim
Hep bir sonuçla çıkıyorum karşına

Sen hep keşke diyorsun sevgilim
Keşke yanımda olsaydın gibi...

Ben hep iyi ki diyorum sevgilim
İyi ki özlüyoruz gibi...

Sen hiç çabalamıyorsun sevgilim
Ben hep savaşlardayım bu yüzden

Sen güvenli bir sığınakta top seslerini senfonine katarken
Ben mermilerle vals yapıyorum

Zaman anlam katarken gerçekliğe
Sen saçmalamamı okuyorsun her saniye


Ölmek için doğmadık sevgilim


Herşeye katlanır ama yokolmana katlanamaz bu kalbim


Olma sakın bir bağımlı


Tek çıkışı ölüm olan bir yola girme sakın.

Not: Requiem For A Dream lanetini izledim.Keşke izlemeseydim. Yani insanı depresyona sürükler vicdan azabı ve pişmanlık verir. Ve sen böyle mal olursun çok şey söylemek istersin susarsın. Susmalısın çünkü bunun adı gurur.O yüzden sevgilim sakın ölme. Henüz değil. Sana ihtiaycım varken sakın ölme.
Sonnot: Hep böyle ol sevgilim o fotoğraftaki gibi.

22 Aralık 2009 Salı

Hayat Tecrübesi

Evet biliyorum başkalarının saçma sapan anılarının ne kadar gereksiz geldiğini ve uzadıkça ne kadar sıkıcılaştığını. İtiraf etmeliyim ki sadece bir ilişkim oldu bugüne kadar. Tamam kabul bu kadar bilgiyle öğüt vercek düzeyde değilim ama ciddi anlamda bir tane bile yetiyor.

Şöyle ki hepsi aynı malesef. Kendimden ve insanlara psikolog tadında yaklaşmamla çevremdekileri rahatça gözlemleyip pratik bilgiler edindim. Ve ayrıca evet onlar bir denek sayılabilir. Aynı taktiklerin aynı sonuçları gibi.

Evet eğer size kısa bir özet geçicek olursam ;

Programlanarak yetiştiriliyoruz. Evet çok saçma. Biz kızları böyle yetiştirilerken erkekleri anlamamızı beklemeleri gerçekten çok saçma.Sadece korkuyla yetiştiriliyoruz ve önümüzdeki kabak gibi gerçeği yani reddedilme gerçeğini kabul edemiyoruz. Ve biz o yüzden ilk ilişkilerimizi unutamıyoruz. Hayır bu yargı benim için geçerli değil. Çünkü ben onun bıraktıklarını hala seviyorum. Bir kaç güzel anı, ders çıkarmam için attığı kazık falan. Evet ben bunlarla mutluyum.


Evet kadın-erkek ilişkileri gerçekten çok karışık. Maddeleştirebiliriz sanırım.

1. Eğer ilk tanıştığınız bir erkek sizin telefon numaranızı istememişse ve sizin hüzünlü köpek bakışlarınıza dayanamayıp numarasını vermişse bilin ki o sizin gerçek aşkınız değil. Bir erkek telefon numaranızı istiyorsa sizden gerçekten hoşlanmıştır.

2. Eğer seni telefon numaranı almış olmasına karşın aramıyorsa senden hoşlanmıyordur.Boşa bekleme yani.

3. İlk buluşmanın sonunda ''Görüşürüz'' yerine ''Tanıştığıma memnun oldum'' diyorsa bil ki bir daha seni aramıycak. Çünkü hoşlanmamıştır.

4.Ha sen sanıyorsun peşinden koşturmaya çalışıyor. Aman efendim beni umursamıyor gibi görünüyor diye düşünüyor diyorsan. Evet gerçekten de umrunda değilsindir. Unut güzelim.

5.Bir erkek seninle iyi arkadaşsa gerçekten sadece iyi arkadaştır.Siz sadece yalnızlıktan ufak bi ilgiyi büyütmeyi seviyorsunuz bayanlar o kadar.

6. Bir erkek sizden hoşlanıyorsa en yakın arkadaşınıza mutlaka her fırsatta sizi sorar.

7. Ve siz ne kadar ben terkettim desenizde aslında o sizi terketmiştir. Sadece bunun sizin fikriniz olduğuna inandırıp gitmiştir o kadar. Ve siz bu yüzden ağlar ve zırlarsınız ve geri dönme çırpınışlarınız bu yüzdendir.

8. Eğer bir erkek sizi aldatıyorsa evet gerçekten size değer vermiyordur.

9. Elektrik diye birşey yoktur. Bunu kim uydurduysa helal olsun. Her kız inanıyor. Öyle birşey yok kızlar. Erkeklerin bizden hoşlanmadığını kabul etmemiz için hafifleştirilmiş bir gerçektir bu elektrik.


10. Ve erkekler hevesli kızlardan hoşlanmazlar. Genelde çok itici olurlar. Ve kızlar erkekler hevesli kızlardan korkarlar. Düşünsenize kız yapışıyor ve bırakmıyor bir erkek kısıtlanmaya gelemez malesef. O yüzden biraz ultimatom takılmayı deneyin. ''Ya hep ya hiç!''


11. Eğer bir erkeğe haddini bildirip sizden etkilenmesini bekliyorsanız. Bippp boşa umutlanmayın. Bir kaç defa aklına gelirsiniz ve unutur gider.Boşa beklemeyin.

Evet bunlar size şu an çok saçma geliyor. Bir ilişkisi olan bu kadar çok şeyi nasıl kesin diye konuşabilir.Hele ki henüz 18inde bir kız ise.Evet inanıp inanmamak size kalmış ben bunlar kesin diye anlatmıyorum. Ama bu dahil bütün genellemeler yanlış ise o zaman bütün genellemeler doğrudur. Aynı dünyada yaşıyoruz hayatlarımız farklı ama ilişkilerimiz aynı rutinde ve siz kızlar gerçekten üzülmenizi istemediğim için söylüyorum bunları.

Ufak bir ilgiyi büyütüyorsunuz bu sizin aşırı değer vermenizle alakalı bir durum ne yazık ki. Elbette bir gün hayatımızın prensiyle tanışcaz sadece zaman gerekli.Ve ağlanıp sızlanmalarınız gerçekten çok sıkıcı lütfen en yakın arkadaşlarınızın çok üstüne gelmeyin çünkü siz onları dinlemiyordunuz tüm ilişkinizin mutlu mesut günlerinde ve ayrılınca kıymete bindirdiniz doğal olarak beklediğiniz ilgiyi alamayınca bir de onun için üzülmeniz çok yersiz.

Ve evet erkekler size yardımcı olamk için bir kaç ipucu veriyim.Bilirsiniz siz hiçbir zaman kızları anlayamazsınız. Bunun sebebi cümlelerimizi sözlükteki anlamının dışına soyutlayamamanızdan kaynaklanıyor.

Örneğin ;
Erkek: ''Hayatım niye suratın asık?''
Kız: ''Yok bişey.''
Erkek: ''Hadi bir kahve yapta içelim o zaman (:''
Kız: ''Git kendin yap.''der ve kalkıp gider.
Erkek:''Ne dedim ki şimdi ben? ''

Evet bir erkeğe yok birşey demeniz gerçekten birşeyinizin yok olcağını anlamalarına sebep oluyor. Aslında kızlar burda ilgi beklerler. Sadece üstlerine gidip ne olduğunu öğrenmeye çalışmalısınız sevgili erkekler.

Eğer bir kaç madde yazarsam size:

1. Bir kız size çok sevimlisin yada çok güvenilirsin diyorsa bilin ki sadece arkadaşı olabilirsiniz. Mantıklı olalım köpek misinde sevimlisin abi. Ve biz güvenilmeyen erkeklerin peşinde koşmaya bayılırız.O yüzden güvenilir erkekler sadece mantık evliliğinde gerekli objelerdir.

2.Kızlar sevgilisi olan erkeklere daha çok bakarlar. Bundaki psikolojik analiz bence ''Ben daha iyiyim seni ben hakediyorum'' psikolojisidir. Ama bilin ki bu kızı tercih ederseniz her defasında pişman olursanız. Şöyle ki '' Benim için eski sevgilinden ayrıldın Berke şimdi sana nasıl inanmamı bekliyorsun!'' gibi.

3. Kızlar hiçbir zaman yakın arkadaş olamazlar. Genelde siz erkekler en yakın kız arkadaşınız hakkında bile içinizde şüphelere kapılırsınız ''ACaba ?'' diye. Bu tamamen iradesiz uçkuruğunuzun yanılsamasıdır. Adam olun lütfen. Bu yüzden en yakın kız arkadaşlarınızı acayip kıskanırız.

4.Bir kızla uzun süre çıkıp hala gözün dışardıysa senden kötüsü yoktur. Aldatıyorsan bile itiraf et. İnan ki suçun hafifletici nedeni olur.

Ve evet size yazıcak çok şey bulamıyorum. Kızlar kadar anlaşılması zor yaratıklar değilsiniz malesef.


Ve sen !

Evet seni seviyor olabilirim belki çok heveslide görünmüş olabilirim. Ama sadece çok dürüst davrandığımdan. Sevmiyor olabilirsin beni. Korkuyor da olabilirsin. Kızlarla arana hep mesafe koyman tekrar aynı acıları yaşamak istememen olabilir. Ama sen güvenli sularda hiç bir zaman bulamıycaksın o hayallerindeki aşkı.Ama ben bulcağım beni koşulsuz sevcek birileri elbet çıkıcak. Belki bu kafayla o güne kadar çok canım yancak ama umudum var. Senin sahip olamıycağın bir şey bu. Yapcak bişi yok. Saygı duyuyorum.Hoşçakal.



''Beni aldatabilcek bir erkek istiyorum. Ama aldatmıycak bir erkek. ''

21 Aralık 2009 Pazartesi

Bilinçsizce Yazdığım Bir Şarap

Kes o zaman bileklerini
Akan kanı iç şarap yerine
Bu gece böyle bitsin
Kar yok sokaklarda
Şarap ne anlamsız böyle zamanlarda.


Not: Niye yazdım bilmiyorum bilinçaltımın ağzına sıçıyım neler düşünüyordum kimbilir.

Son not: Bitişte The Frames- Everytime (bkz.britney spears coverı)

budefavallasonnotu: abi aklıma geldi de söyliyim dedim. Eski sevgilimle ateistti hatta onunla şarkımız ezandı şimdi ne zaman ezan okunsa dinden soğuduğumu farkediyorum.

Visual Çekik Gözlüm The Gazette

Ay diyorum vay diyorum ben bi ara visual kei akımına teslim olmuştum. Şimdi aklıma o zamanlarda dinlediğim bir grup takıldı. Myspacede eklemiştim taaa o zamanlar ama şimdi bulmaya kalksam 355 arkadaş arasından nasıl bulcam dedim. Valla hacı keşke son sayfaya baksaymışım.Ordaymış yani. Tüm sayfaları tek tek gezdim öyle buldum. Ben o zamanlar japon prensim reitam amanda aman sana şeklindeydim.Bir görcektiniz bi grup daha vardı Cinema Bizarre diye onları falan dinliyordum.Bırak üstad çocukluğuma ver. Eziklersen ağzına sıçarım zaten müzik piyasasına yıllarımı ve harçlıklarımı verdim. Sen sümüğünle oynarken biz ilk Death albümünü alıyorduk burda amına koymuyum. Evet az önceki hakaretlerden dolayı genel kitle için özür dilerim. Neyse ben aradım buldum The Gazette'ydi grubun adı. Bunun japoncalarını bile ezberlemiştim çok iyi hatırlıyorum. Abi klip zaten manyak böyle. Bir yerde hepsi bir anda dizlerini kırıp headshake yapmaya başlayınca alın beni aranıza bende istiyorum diyorsun zaten. Böyle acayip etkileyici bir durum söz konusu. Alın izleyin Filth in the Beauty.




Gazette - Filth in the beauty

Belki de Yaşıyordur


Yanlış anladım seni
Artık sevgilim değilsin
Aslında hiç olmamışsın
Ben öyle sanmışım

Yada böyle olsun istemişim
Üzgünüm
Giderken bakmıycağım arkandan
Daha önce gittiğini göremiycek kadar kapalıydı gözlerim

Bir daha sevgilim diye başlayan cümlelerimi duymuycaksın
Onu sevdiğini görmeliydim
Kaçınca geçicek bir gerçeklik sandım
Şimdi ise hayallerini istedim
Benimkilerinin yerine koymak için

Özür dilerim....
Hiç tanışmamışız gibi git şimdi.
Hoşçakal....



Not:Bitişte Mozayik sevgilimin coverladığı miserable at the best şarkısı çalışıyordu.

Sonnot: Bu şiirimsi kimseye yazılmamıştır. Yüz hatları olarak bana aşırı derecede benzeyen ''Corpse Bride''dan yazılmış gibi düşünebiliriz elbette Victor'a....

Şşşş Sır Oğlum Sır Herkese Söylenmez

Dexter'ı izleyen bilir.3. sezonun fragmanında çalan şarkının The Pierces-Secret sözlerinde der ki

''Evet iki kişi sır saklayabilir,Onlardan biri ölüyse''

Eeee Voodoo napalım yani derseniz kafanızı kırarım demiyceğim tabi. O yüzden hemen anlatıyorum. Ben yıllardır tüm isteklerimi kendim çalışıp hakettim. Tabi lan ! Her neyse konu bu değil. Siz de tanrıdan falan istemişsinizdir. Bende yaptım ne dualar ezberledim anlamını bile bilmeden.Her gece yatmadan ne yalvardım ettim.Ama gel gör 3 yıl boşa beklediğimi gördüm.

Uzun zamandır takip ettiğim Lilith çok eski bi yazısında The Secret diye bir kitaptan bahsetmişti. Aklımdaydı ama aklım gelip gittiği için unutuyordum. Sonunda kitabı aldım.
Cidden işe yarıyor. Dün yatmadan duyabilceğim derece bir sesle evrene bir tanrıçaymışcasına inanarak ve olcağına bilerek ''Yarın güneşli bir gün olsun istiyorum.'' dedim. İnanarak bir kaç defa dedim. Sabah kalktığımda yağmur yağıyordu.Bugün okula gitmediğim için inancım tam ama ben sokağa çıkınca kesilcek biliyorum.

Benim çıkcağım saate doğru yağmur durdu. Güneş açtı. Ben tabi nasıl mutluyum. Anneeeee bak ben yaptım diye evde çığlık çığlığa nasıl gülüyorum. Annem kes sesini Allahın işidir dediyse de hayır ben yaptım sabah kalktığımda meditasyon yaptım. Kendimi magmaya kilitledim tabi ki de ben yaptım.

Sonra bir gittim bir gezdim bir alışveriş yaptım.Saçlarımı kestirdim falan. Bir görcekseniz sanki küçük dağları ben yaratmışım büyükleride dedemden kalmış.

Bir mağazaya gittik reklam için para verselerdi şu an adını da yazcaktım.

Görevli kız ne giysem ayy çok yakıştı diyor.İnanır mısınız hiç bir giydiğimi de beğenmedim yani. Aramızda geçen diyalogu hemen yazıyorum.

G: Sanırım normalde de spor giyinen birisiniz. Yani bu üstünüzdeki çok uydu size.
V: Yooo ne alakası var ben alışverişe çıkarken spor giyiniyorum. Yani mantıklı olan da bu zaten.
G: Ama bunu her daim giyebilirsiniz.
V: Az önce spor diyordun.
G: A... Ama şıkta duruyor.
V: Benim üstümde olduğundandır.Hadi Naylon çıkalım bir de Z.'ye bakalım.Teşekkürler.İyi günler. Huh!

Hayır yani zaten vitrinde durduğu gibi durmayan şeyler satıyorsun. Naylon eve dönmek istediği için dolaşmak istemiyordu senin gerzek mağazana itekledi beni.Bir de marka olucaksınız. O salak kızı kovdurcam ama aklıma takılmaya hiç hakkı yok. Hele ki ben Dünyanın 8. Harikasının aklına takılcak kadar değersiz.O zaman ben susup düşünmüyüm o kızı.

Not: Ne güzel bir günsün 21 aralık. En uzun gecemsin 21 aralık.

Not: Bugün sevgilisini öpünce çığlık çığlığa oha napıosunuz siz diye götlerini yırtan salak kızları ve onların gerzek gerzek sırıtan ahahha oğlum napıo bak lan diyen dangoz sevgililerini şiddetle kınıyorum. Ve madem öpüceksin göt lalesi böyle dikkat çekmeye çalışarak öpme. Yazık lan daha da bişi demiyorum.

20 Aralık 2009 Pazar

Seni Sevmem İçin Bir Sebep Ver...




Sabah kalkıp ilk işim glory box şarkısını açmak oldu. Şimdi salak mısın sabah sabah ne bokuma açıyorsun dediğinizi duyar gibiyim. Şimdi hemen langur lungur olaya bodoslama dalıyorum. Rüyamda Pin-Up kızıydım. Bir nevi Norma Jeane gibi. Neyse özet geçemiyceğim güzel güzel anlatıcağım.



Christiana Aguleria Aint no other man klibindeki gibi limuzinden iniyorum ama iniş aynı şekilde benim siyah rugan burnu açık topuklularım böyle bir adım atışım var ki asalet akıyor. Siyah bir elbise giymişim dizlerime kadar bedenimi sarmış ince askılı çok şık bişi. Onun üstünde omuzlarımı kapatan siyah bir kürk parçası gibi bolero.Yine o lanet kırmızı rujum ve kırmızı ojelerim var. Saçlarım boynumda küçük bir topuzla toplanmış,elimde de minik bir gece çantası siyah taşlarlar bezeli.Bu arada ben şarkıcıymışım. İner inmez flaşlar patlıyor zaten. Ben nazikçe gülümsüyorum ve içeri giriyorum.



Gece çıkıyorum gazinoda. Gazino da U şekilinde oturulma planı yapılcak şekilde bordo ve altın renklerine hakim bir sahne. Sahnenin sağ köşesinde siyah kuyruklu bir piano var.Ben tabi kulisteyim bu sırada. Burnumu pudralıyorum bir yandan da gelen çiçeklere ve hediyelere bakıyorum. Kimisinin üstünde evlilik teklifleri kimisinde elmas gerdanlık falan. Bu arada menajerim geliyor son 5 dakikan diyor.



Ben salına salına koridordan geçiyorum. Sahneye geçişin olduğu kapıya geliyorum hafifçe eğilip bakıyorum. Masaların tamamı dolmuş. Beni anons eder etmez alkış kıyamet birbirine karışıyor. Ben topuklularımla ağır ağır çıkıyorum sahneye.



Orkestra Glory boX'ı çalıyor işte. Ben ayaklı mikrofonun yanına gidiyorum.Ve şarkıyı söylemeye başlıyorum '' I'm so tired, of playing playing with this bow and arrow gonna give my heart...'' diyerekten gözlerimi kapatıyorum hafifçe mikrofonla dans ediyorum kendimden geçiyorum. Sonra hafifiçe gülümsüyorum gözlerimi kısaraktan. Gerçekten çok çekiciyim.Piyanonun yanına gidiyorum. Bu arada herkes büyülenmişcesine beni izliyor.Her hareketim sansasyonel bir etki zaten.



Tam bu sırada ben şarkının en güzel kısmındayım yalnız '' Give me a reason to be love you'' derken.. bir anda iki kişi masaları deviriyor benim için kavga eden iki dingil işte onlar. Yalnız ben ve orkestra o kadar rahatız ki sanki hep oluyormuşcasına ben söylemeye devam ediyorum şarkıyı. Bu ikisi çok yakışıklı ee biri eski sevgilim diğerinin yüzünü tam göremiyorum. Ama biliyorum o olduğunu. Ben olayı başım öne eğik yukarı bakarak izliyorum sinsice gülerek. bir yandan da şarkıya devam ediyorum '' I just wanna be a woman...'' diye. Tam ''For this is the beginning of forever and ever...'' kısmında bunlar birbirine giriyor.



Sonra herkes birbirine girerken ben piyanonun üstüne yatıyorum.Ordan söylüyorum şarkıyı... Sonra bir adam geliyor elini uzatıyor. Elini tutuyorum beni kucaklayıp indiriyor piyanonun üstünden. Gümüş bir Chevrolet Impalaya biniyoruz. Yüzüne bakıyorum. O' olduğunu farkediyorum. Arabadan inmeye çalışırken kolumu tutuyor.





Sonra ''Voodooo kalk kahvaltı yapıyoruz dershaneye gitmiycen mi bugün?'' diye bir tını duyuyorum. ama çok geç çoktan uyanmıştım gözlerimi kapatıp sonunu görmek istesem de rüya bitmişti.Bu arada gitmedim dershaneye oh be. Sabahtan beri o şarkıyı söylüyorum.

19 Aralık 2009 Cumartesi

Ne Önemi Var ki Bir Adın,Herhangi Bir Adamın

Sen hep benimsin sevgilim
Battaniyeme adını verdim...
Sarıldığımda sana
Isıtıyorsun bedenimi...
Tıpkı hayal ettiğim gibi..
Bedenimin her santimini sarmalıyorsun.

Kağıtlara adını verdim sevgilim
Her gün senle konuşuyorum bir kalem gibi
Üstünde dolaşıyor tüm sözcüklerim
Kimi zaman ruhunu parçalıyor kimi zaman egonu tatmin ediyor



Parfümüme adını verdim sevgilim
Her gün sen kokuyorum...
Adını soruyorlar, söylemiyorum.
Başka birinin tenine dokunmanı kıskanıcağımdan.


Gökyüzüne adını verdim sevgilim
Sana bağlılığımı izlemen için...
İhanet etmediğimi her defasında görmen için.
Gözün üstümde gerçekten sevgilim...


Rujuma adını verdim sevgilim
Dudaklarımız hiç ayrılmasın birbirinden diye.



Bastığım yerlere adını verdim sevgilim
Beni kızdırdığında canını yakmak için
Ama sen sadece orgazm olursun diye
O yüzden duvarlara adını verdim sevgilim
Bilirsin öfkelenince duvarları kazıyorum...


Giysilerime adını verdim sevgilim
Bana çok yakışıyorsun çünkü.


Gözlüğüme adını verdim sevgilim
Dünyaya senin gözlerinden bakmak için.


Seni o kadar çok seviyorum ki sevgilim
Yokolmaman için
Herşeye adını veriyorum...
Gitme sakın...
Hep burda kal, yanımda.



Yeni boyanmış bir aşka oturduk ikimiz, kalkarsak izi kalır....

Not: Seni seviyorum...

Diğernot:İlk not çok salakçaydı kabul. Bir de filmi anlatıyım tam olsun.


Son not: Ben aslında zamana adını verdim sevgilim....Hiç tükenme diye...

Ne Olur Geri Dönme!
































Abi kime diyorsa harbi dön diye yapılan bir çağrı şehrin heryerini kaplamış yuh be kızım dön artık!

18 Aralık 2009 Cuma

Biz mi? Öyle Birşeyi Hiç Olamadık Biz.

Sevgilim...
Yeni yıla yalnız gireceğim
Ailem bile sana daha yakın...
Demiştim ya ''Ya hep ya hiç'' diye
Gülmüştün.
Saçmalamalarımdan nefret ederdin.
İlk kez birşeyi erteledim.
Bunu da senden öğrendim.


Sid ve Nancy gibiyiz seninle
Ama Sid ben gibiyim.
Sen sürekli zırlak ve duygusal Nancy'i hatırlatıyorsun bana.
Bense sadece eğlence düşkünü Sid.
Duygusuz bir cadı olduğumu düşünürdün.
Hayır,sadece senin sabit fikirli olduğunu düşünürdüm
Ve öylesinde benim küçük aptalım.


Sürekli kavga ediyorduk ya
Bilerek kavga ediyordum
Belki öpersin susturmak için beni diye


Hani diyorum ya sürekli çakcam ağzına diye
Aslında elimi kaldırdığımda
Tutup göğsüne bastımanı istediğimden öyle diyor(d)um


Sürekli uzaklara gitmek isterdim ya
Hiç bilmediğim uzaklara
Beni kimsenin tanımadığı uzaklara
Hep gelmek isterdin benle
Hiç götürmek istemezdim seni de
Biliyordum yapamazdın
Ağlardın, ''Hep senin yüzünden'' diye beni suçlardın
Gelmeseydin demezdim sana
Geri dönelim derdim...
Biliyordum benleyken hiç mutlu olamazdın



Sevgilim.
Ökseotunun altında tüm gece bekliyceğim
Belki gelipte öpersin diye.
Biliyorum gelmiyceksin.
Santa Clausdan istemedim seni bana getirmesini
Ben haketmediğim hediyeleri sevmem zaten.


Ve sevgilim.
Ben hep seninim.

Ben hayat değilim ikinci bir şans veremem derken
Aslında yalan söyledim.
Ama sen bunu hiç bilme.
Arada sırada özlemek istiyorum seni.


Not: Bitişte Coldplay-Yellow.




Son not: Bradley James ahh ahh sen git çirkin esmer kızlarla öpüş zaten. Adaletin bu mu dünya!
Aşık olduğum tek sarışın mavi gözlü çocuksun. Ayrıca kendini bişiy sanman beni benden alıyor. Evet ben böyle hiç sevilmeyenleri severim.



bu da benden hediye


Chase The Tear


17 Aralık 2009 Perşembe

Erkeklerdeki Egoya Hayranım

Ah blog ah bir sinirliyim ki sorma gitsin . Panter gibiyim şu an avımı parçalamayı çok istiyorum.Alex dedik ruh ikimiz dedik herif ırz düşmanı çıktı. Dershaneden tın tın tın gelirken kulağımda kulaklık var kimseyi duyma ihtimalim yok. Sanırsın klip çekiyorum mirkelam gibi yürüyerek. Bir de montun şapkası at gözlüğü gibi arkadaş sağdan soldan kimseyi göremiyorsun.

Neyse azizim. Asıl konu Alex benim arkamdan gelip kolumu tutunca ben çığlık attım. Yüzünü görmesem ''İmdaattt sapııık!!!!!!'' diye bağırmaya devam etcem yani. O derece ıssız bir sokaktayız.Bir de karanlık anasını satıyım. ''Ne yapıyorsun sen? '' diye sordum hafif öfkelicene.

Alex:''Neden benden kaçıyorsun?''
Voodoo: ''Eve gidiyorum kimseden kaçmıyorum.''
Alex:''Dalga geçmenin sırası değil.Artık''eskisi'' gibi samimi değiliz.''
Voodoo:'' Ne saçmalıyorsun ne eskisi gibi ben gayette eskisi gibiyim.''
Alex:''Eskiden bana bağırmazdın.''
Voodoo: ''Şimdi de bağırmıyorum!''
Alex: ''Emin misin?''
Voodoo:''Off çok sıkıldım. Ne istiyorsun yani?''
Alex:.......
Voodoo:''Madem bişi demiycektin niye eşkiya gibi yolumu kesiyorsun a gerizekalım hadi iyi akşamlar sana H.Teyzeye selam söyle.''
Alex:YA bi dur!
Tam arkamı dönmüş hızla uzaklaşmaya çalışırken kolumdan tutup öpmeye çalıştı itoluit.Neyse ki kafamı çevirdim.
Voodoo: Sen kendini ne sanıyorsun!Ne yapıyorsun gerizekalı!! İki yüz verdik diye hemen sana aşık olduğumu mu düşündüm dangoz!!!.
Alex: Ama.. Ben... beni sevdiğini düşünüyordum...
Voodoo: Hahayt beyfendiye bak seeeen. Hangi yüzyılda yaşıyorsun oğlum sen. Dostumsun iyi arkadaşımsın dedim diye mi bu öpmeye kalkışmalar çok film izliyorsun herhalde.Yürü git rezalet çıkarttırma bana akşam akşam.
Alex: Ama ama...
Voodoo:Ne ama amaa?
Alex: En yakın arkadaşınla çıkıyorum diye kıskandığını düşünmüştüm.O yüzden konuşmuyorsun benle sanıyordum.
Voodoo: Ne dedin ne dedin ben mi kıskanıyormuşum bi de ahaha güldürme beni. Hatta güldür beni. duyduğum en saçma şeydi.AyrıcA kıskanıyorum diye sen öpünce kıskanmıycağımı mı düşündün. Tam gelişim bozukluğusun cidden. Git sevgiline sor sen asıl benmiymişim kıskanan. Senle konuşuyorum diye hayatı burnumdan getirdi.Şimdi ağzımı bozdurmadan siktir git !
Alex:......
Voodoo:Neeee var?
Alex:Özür dilerim...
Voodoo: İyi!.
Alex:Eve kadar birlikte gidelim.
Voodoo:Peki.

Tabi ben kulaklığı taktım hiç yokmuş gibi gidiyorum. Bir de öfkeliyim ki hızlı hızlı koşar adım gidiyorum.Yuh dedim bu nasıl bir ego kendini ne sanıyor acaba. Her konuştuğu kızı kendine aşık mı sanıyor hayvanoğlusu.Tüm erkekler böyle arkadaş bir değil iki değil. Ohh genellemenin kralını yaparım arkadaş. Her 5inden 4ü böyle olunca genellemenin amına korum bile o derece.

Hayır yani tüm kızlar size aşık mı olmak zorunda. Her size yakın davranan kız sizi arzuluyor mu sanıyorsunuz?. Yuh arkadaş bu nasıl bir amuda kalkıpta düşünme durumudur.

Kim bunların beyin olması gereken yeri sülfrik asitle dolduruyor.Ve kafatasları neden sidik torbası görevinde.Ah okuyucu ahh çok kızgınım çok. Ben niye o anda bir tokat atmadım neden kibarlık ettim bindirseydim hayalarına tekmeyi al sana aşk al sana sex ağzını burnunu kırsaydım keşke ahh aahhh kesiceksin çüklerini sokacaksın hepsinin ağzına al sana sex al sana tutku ibret olcak Erkekler alemine !!








Not: Yarın psikiyatriye gidiyorum bir de gerginim sorma. Acayip heyecan yaptım.

16 Aralık 2009 Çarşamba

Çünkü...

İnsan doğrularını neye göre belirler?
Yada bir başkasının iyiliği için olanın doğru olduğunu nereden bilebilir?
Dünya ne garip bir yer....
Kesin olan tek şey biziz, ama gel gör ki yaptıklarımız kesin değil...
Ve insanlara yaptığımız iyiliklerin doğruluğunu da kendimize göre belirledik

Kendimiz ne kadar doğruysak insanlara o kadar iyi olduk

Seni suçlamıyorum sevgilim
Doğrularına her zaman saygım var....
Ama senin doğruların hep canımı yakıyor.

Sen ve benim iyiliğimi istemen...
Lütfen iyiliğimi isteme.
Senin doğruların bizi bitiriyor

Sen de bitmese de bende bitiyorsun...

Ve seni bitirmeyi hiç mi hiç istemiyorum

Çünkü seni seviyorum....

Sevgili Noel Baba @Noelbaba


Sevgili Noel Baba,
Artık teknoloji çağında yaşamamız sebebiyetiyle kimse mektup yazmıyor. Onun yerine elektronik postayı(bkz.e-mail) kullanıyorlar. Bende yazcaktım sonra sen kesin okumazsın kağıtları diye mail atmaya karar verdim ama e-mail adresini bilmediğim için buraya yazma gereği duydum. Sen kesin okursun. Hatta sen oku diye. (@Noel Baba)


Ben bu yazıyı çok uzatmak istemiyorum sen şimdi ne istiyor bu acaba diye bekliyorsundur.

Öncelikle iyi kalpli olarak şu dünyada sanırım bir sen varsın bir bardak süte ne istersek veriyorsun.


Ben bu yıl çok iyi bir kız oldum. Görmüşsündür mutlaka. Yaşlılara yardım ettim. Küçük çocuklara hediyeler aldım.Arkadaşlarımın sorunlarını dinleyip akılcı çözümler buldum.Kimseyle kavga etmemeye özen gösterdim.Eski sevgilimden bile intikam almadım. Aslında hiçbirinden almadım sadece düşündüm alsam nasıl alırım diye.Herşeyi olurunda yaşadım.


Şimdi ise istek sırası bende ;



1. Bir parça mutluluk ve huzur istiyorum.

2.İnsanları anlamak istiyorum.

3. Birisi bana Voodoo hediye etsin istiyorum. (Anlamı özel biliyorsun)

4.Hayatımda bir gerçeklik istiyorum.

5.Sorumluluklarımın hafiften level atlayarak gelmesini istiyorum.

6. Biraz ilgi istiyorum.

7.Çalıştığım hiçbir dersi unutmamak istiyorum.

8.Hayatımda alttan bir fon müziği çalınsın istiyorum.(üzgünken depresif, mutluyken ska falan)

9.Herkes beni sevsin ama ben kimseyi sevmiyim istiyorum

(Genelde hep tam tersi oluyor çok sıkıldım)

10.Murphy Kanunları sonsuza dek kalksın istiyorum.

11.İtalyadaki dilek havuzuna para atanların hiçbirinin dileği kabul olmasın istiyorum.


Senden sadece 11 tane istekte bulundum. Biliyorsun benim uğurlu sayım. Aslında Doğum günüm olmasınında etkisi var. Ama başıma ne geldiyse hepsi 11le sonuçlanıyor. Neyse Noel Baba farkettiysen elle tutulur bişi istemedim. Çünkü istediğim şeyi alabilmek için konuşmam yetiyor.Ama insanlar üstünde maddi anlamda etkili olmaktan çok manevi anlamda etkili olmayı daha çok istiyorum.Çünkü kalıcı olan bu.

İnsanlara hediye vermeyi çok seviyorum ama biliyorum ki bir şekilde bir gün o hediyeler yokolcak sadece onlara bıraktığım anılar kalıcak. O yüzden lütfen dileklerimi gerçekleştir. Yada gerçekleştiremem diyorsan bir yol göster ben hepsini gerçekleştirmek için çalışırım. Hadi gözünü seviyim Noel Baba.Babamsın dedim bağrıma bastım Yap bi kıyak şu güzel peri kızına. (tabi be güzelim huh)



Not: Bitişte Jingle Bells (H) Ne sandınız hehehe
Ayrıca yarın CNBC-e de Coco Chanel var onu izliyceğim sizde izleyin audrey oynuo hem bir de bir ton ders çalışmam gerek ama kocaman bir nah yaparım gibime geliyor

15 Aralık 2009 Salı

Yükselik Korkumun Sebebi Senmişsin


Aslında yükseklik korkum falan yok

Sadece intihara meyyilliyim

Düşmekten değil atlamaktan korkuyorum

Sıkı sıkıya yapışıyorum trabzanlara

Boşluğun çekim gücü bu olsa gerek

Düşmek... yada atlamak...

Tıpkı özgürlük gibi geliyor ruhuma...


NoT: beni bekleyen bir fincan kahve var onu aldatamam blog okuyucusu gitmeliyim şimdilik...

Miss Möö... Galiba o benmişim....

Evet sanırım çok çalışkan bir öğrenciyim. Ah ulan ben eskiden böylemiydim. Yalnız bu yıl ciddi anlamda götümden terler akıyor diyebilirim. Az önce soru çözüm saatinde biricik öğretmenim ilk kez soru çözüm saatine katıldığım için gözleri yaşardı. Trigonometrinin ağzına sıçmışım öyle bir çalışmışım ki sınavda 24 trigonometriden 21 yaptığımda doğru kalan parabol, denklem cart curt zaten süperim 50de inekleyerek 46 net yapmışım xD evet utanç kaynağıyım...

Evet blog insanı ben YGS ve LYS öğrencisiyim....

Ah ulan ahh seneye bu günlerin hesabını sorucam senden hayat

Bu yıl hayatımın 10 yılını kaybettiğimi açık bir şekilde görebilirsiniz.

Meydana gelen değişiklikler

1.Gözlerim sulanıyor,
2.Cildim bozuldu,
3.Sigarayı bıraktım *Bu iyi birşey
4.Artık kimseye tahammül edemiyorum. Gerizekalı mısın Salak mısın Off tam gelişim bozukluğusun diye neler demiyorum insanlara...
5.Artık gülmüyorum
6.İçime kapandım iyice
7.Çok fazla film izliyorum yada kitap okuyorum....
8.Günde 4 saatlik çalışma programım olmasına rağmen 2 saatin üstüne çıkamadım.
9. Sevgili bir engeldir demiştir. Cidden en yakın arkadaşım şu an ders çalışmıyor ve sonuçları berbat oldu. Nihahahah bir rakip daha elendi.
10. Herkesi elemek için hepsine çok iyisin yaaa diyorum doğal olarak onlarda çalışmıyorlar işte salaklık yaptırıyorum. İyisin dediklerim de şu an feciler*Nihahah çok şerefsizim
11. Al bu da benim çalışma masam....
12.Hedef Hala İstanbul gibi görünüyor...

Not: Bugün sabahlıyorum yarına ödev kontrolü var ve benim kitaplar pırıl pırıl konu tekrarı yapcam yoksa çözmem (-) eksi mi alır otururum ama kandırmak için çözmem işte ben gibiler kazanır mı sanıyorsunuz evet bende öyle sanmak istiyorum....

14 Aralık 2009 Pazartesi

Kilink mi ? Kutsalımız...

Aslında size böyle birşeyden bahsetmem çok saçma

Ama ben saçmalamayı çok seviyorum

Size biricik aşkım Kilinkten bahsetcem. Tanrım bu nasıl bir gruptur. Ölürüm biterim hayatın anlamını keşfederim.

Böyle çoğu şarkısının sözlerini yanlış anlıyorlar falan bende o gruptanım aslında ama hiç çaktırır mıyım? AsLA xD

En sevdiğim şarkıyı sona sakladım özel çünkü ....

XX diye evet aynen XX diye bir şarkıları var böyle şarkının ortasında telefon çalıo biricik vokalciğimiz telefonu açıyor ve böyle çok hoş bir ses tonuyla ''Alo... evet... şey bunu sonra konuşsak olur mu... telefonda konuşmak istemiyorum da....'' böyle hüzün bir sesle btiriyor telefon konuşmasını ve şarkıyı bitiriyorlar. Çok gerçekçi olmuş böyle ben bile üzüldüm lan. Tabi kafamda kurguladım falan hemen hikayeyi. Kız diyor ''ilişkimiz hakkında konuşmalıyız bence ayrılmalıyız artık seni sevmiyorum'' çocuğun sesi alçalıyor şarkıdaki gibi telefonda konuşmak istemiyorum da diyor ve kapatıyor çok üzüldüğü için şarkıyı yarıda bitiriyorlar falan.

İstersen indir...


Çocuk Apart var duyduğum en sevimli şarkılardan biri . Her zaman çocuk kalmak istiyorsunuz. Hala saklambaç oynayıp salıncaktan atlamak istiyorum. Hatta parktaki demirlerden bacaklarımla yer çekimine karşı koymak istiyorum. Ve benim doğru anladığım herkesin ciddi anlamda yanlış anladığı kısmı ''İster Nepal'de ister Neptün'de hiç farketmez....''ve Yapma yapma bana kötü davranma , asla asla lütfen kırıcı konuşma... Apartmanda büyüdüm ben. Kalbim buna dayanmaz. diye devam ediyor işte. Kendimi savunmasız masum bir çocuk gibi hissetmeme sebep olan şarkı ah anam ah.

İstersen indir.... yada dinle....

Kırmızı elbise şarkısı sözlere bakın.. ''Güzel günler vardı aaah etrafta sonbahardan önce...'' bence bunlar herşeyi anlatıyor.Kırmızı elbisen her nerdeyse çıkart hemen bahçeye inmeden önce diye anlayan tek kişi de benim sanırım xD Neyse ki ruhum var kaybolup gitsende.... laylaylaylay

İstersen indir...

Keşke insan diye birşey olmasa....Herkes köpek olmuş zaten. Gidenlerden olsam kalanları bilmem. Kalanlardan olsam kafayı yerdim zaten.Sen anlamazsın. Bir gün bakarsın günün birinde. Seni rahat bırakırlar .Buna şaşarım ben buna şaşarım ben diye çok güzel bir şarkıları var. Ulan her şarkı çok güzel şaşırdım hangisini anlatcağımı.

İstersen indir...

Kızların en güzeli. Evet ben de her kız gibi bu şarkıyı üstüme alınmayı seviyorum. Bana yazılmasını da isterdim. ''Hatırlıyorum nerdeydi kızların en güzeli.. Cumartesinden öncesiii şans eseri beni bırakma.... Gecelerim gündüzden beter zor değil üstümü örtersen yanımda..... Nereye kadar dedi bana Sonuna kadar dedim ona...İyisi mi aklından sil ..Bu dünyadan biri değil.'' Sonuna kadar sevgilim....

İstersen indir...

Lades... ''Şahsen ben Ladesin kendisyken..... Tutupta koparsana beni kendinden.'' Burası cidden ayrılmak istemeyen şizofren aşık sevgili tadında. Ne zaman duysam bu sözleri kendimi görüyorum şarkıda. Bende bu derece çok sevebiliyorum seni sevgilim ama zor oluyor tabi. ''İkimiz ayrı dünyada artık kalbim kayıp ilanlarında.... sarhoşken aklım başka yerlerdeydi.... sen arkamdan bıçaklarken aklım başka yerlerdeydi..... ''Bu kısımda resmen Müslüm babaya bağlıyorum o kazığı yemiş kadar oluyorum.Yediysem de yüzüme vurmayın lan küserim valla.

İstersen indir....


Laputa tik tak xD'' Birisi kalbi kırdı farkında.Laputaya giden yolu söylesen, uçar oralara giderdim zaten.'' İşte o uzaklara gidicez birlikte sevgilim çooook uzaklara kimsenin bilmediği uppppuzaklara adı Laputa olan ülkeye.''Rüyamda kalsam , uzaktan baksam ,silip atarsın ,dönüp bakmazsın gözlerinde yaş dudağında kan mı bıraktın....'' Ben kimseyi silip atabilcek kadar duygusuz değilim ki. sildiğimden çok canım yanar silersem. Birgün üzülmemek için silmiyorum.
Silemiyorum....

İstersen indir...


Yaz beni de sever....İnanırmısınız beni seviyor yaz yuppie ! ''Günler çabuk geçer ,ellerin ne kadar güzel ,yaz beni de sever, burası biraz sıkıcı ,geçen yıl daha güzel ,hayat böyle geçer '' diye mırıl mırıl mırıldanırken anlıyorum beni seven tek şey yaz ^^''Geçmiş beter gelecek daha da beter mevsimler gelir geçer hep geride kalan güzel yazz beni de sever sonbahar gelir geçer yaz beni de sever...'' Ve gerçekten gelecekteki sorumluluklar puff çok sıkıcı ama yapmazsam tamamen mutsuz olcam.Her mutluluğun altında mutlaka bir mutsuzluk var anasını satıyım yoksa değerini nasıl anlıycaz. Sevgiliniz sizi terkederken anlarsınız aslında ne kadar sevdiğinizi... Doğal... Alıştım ben...

İstersen indir....


En güzelini sona sakladım bunu hepinizin indirmesini kesinlikle ve lütfen istiyorum.

Bunun adı :
''Alkol Hala Damarımda''

Sadece bizi ilgilendiren kısımdan alıntı yapıyorum hemen:

''Ama sen yoksun yanımda...
Yanına gelebilsem
Senin olurdum zaten....''

Dinle lütfen....

Evet benden bu kadar 2,5 sattir yazmaktan gözlerim kör oldu xD

Not: Sevgili sevgilim Kilinki çok sever sevgiyle dinlerim her dinleyişimde sen gelirsin sevgilim sonra ben kapatınca kaybolursun ve tek başıma kalırım odamda...

Hediye Çekilişi Saçmalaması

Ya şimdi bir blogda gördüm insanlar blog anlayışını iyice sapıtmışlar.
En çok yorum yapana sizin yazılarınızı izleyene yukarda gördüğünüz hediyelerden istediğini vericez diyor blogumuzun cüzi sahibi.
Abi bi kere çok saçma ben beğenmiyorsam niye okuyum ki senin aptal saptal fikirlerini.
Yani sırf bir hediye için kıçlarını yırtıp izleyenler yok efendim yorum yapanlar
Saçmalayanlar
Ve Çok değerli Saçmalatanlar cidden çok komiksiniz sizi gördükçe gülüyorum
Eğer izlediğim bloglar arasında böyle bir saçmalıkta bulunan olucaksa bilin ki silmeye kararlıyım.
Ciddi anlamda böyle gerzekçe birşeyi ilk kez duyuyorum
Ha Voodoo ben hediye istiyorum diyen varsa söylesin abi ben alırım karşılıksız
Daha önce yapmadığım bişi değil hiç görmediğim insanlara aile yadigarlarımızı vermiş insanım
Ki maddi ve manevi değeri büyüktürler.
Ve ben güvenmesem vermem böyle kıymetli birşeyleri gerçi veririm gene nolcak abi öbür dünyaya mı götürcem
İnsanları mutlu görmek yeter bana anlıkta olsa hediye almanın verdiği sevinç başka
Ha sorarsanız bana öyle anlamlı ve kıymetli hiçbirşey hediye edilmedi
Tek bir arkadaşım bana hiç görüşmediğim halde sırf müzik kutuları ve mızıkalara bayılıyorum diye
Anneannesinin müzik kutusunu yollamıştı. Hala saklarım ciddi anlamda da değer veririm.
Ama kendisinin İngiliz olması ve sadece Türkiye'ye bir kere gelmesi ve orasıda İzmir olunca hiç buluşamadık.

Ya bunlar özel şeylerdir.Karşılık beklenerek yapılcaksa hiç yapılmasın.

Sevgi ve iyilik karşılıksız olunca anlamlıdır.

Böyle ucuz markaların promosyonları gibi sırf daha çok izleyici ve yorum kazanmak için kıçlarını yırtan blogger sahipleri cidden bok gibi yazıyorsunuz

Ha ben çok mu güzel yazıyorum da böyle sizi taşlıyorum.
Hayır ben güzel yazdığımı iddia etmiyorum. Blogun amacı da bu değildir zaten.

Aman efendim blogum okunsun yorum yapılsın diye bir gayem yok benim.
Yapılmasın efendim yorum, beğenilmesin. Ne yapıcam o yorumları ben. Ne işime yarıycak ?

Adı üstünde blog yani tırt abi istersem kapatırım kimse okuyamaz davetsiz, çok mu zor ? Asla.

Neyse azizim çok konuşmak istemiyorum ama durum bu ,görünce kocaman bir YUHHHH dedim.

Not: SUSTUM

13 Aralık 2009 Pazar

Bazı Şeyler Özeldir.

Bunları hiç tanışmıycağımızı düşünerek yazıyorum.

1.Ne zaman bir yerde kahramanınız sorusuna rastlasam içim kıpır kıpır oluyor.Böyle sanki biri benim ütopyama giriş izni istemiş gibi mutlu oluyorum.
Hemen cevabımı da yapıştırıyorum elbet.
''Eğer bir sevgilim olsaydı kesinlikle kahramanım o olurdu.''

2.Sevgilinizi nasıl tarif edersiniz dediklerinde sanki hayatın anlamını çözmüş gibi bir edayla

''Yüzeyde anlaşılabilir bir yalan,altında aklın alamıyacağı bir gerçek.'' diyorum.

3. Aşık olduğumu anlamak için miğdemin ağzıma gelmesi yetiyorda artıyor bile.

4.Sevgilinle nasıl tanışmak istersin sorusuna cevabımı daha önce vermiştim. Raslantısal.Ama genelde aklımda hep aynı hayal var.

''Bir kitapçı yada herhangi bir sahafta ben alcağım kitaplar kucağımda tam son raftaki kitaplara bakıp kasaya gitmek üzere arkamı döndüğümde bir anda çarpışıp kitaplarımın yere düşmesi ve homurdanarak eğildeğimde onunda benle birlikte kitapları toplamak için eğildiğinde gözgöze gelmemiz ve aşık olmamız...''

5.Genelde kendimi yalnız ve güçlü hayal etmeyi seviyorum. Tıpkı bir tanrı gibi.Mantığımla duygularımı kontrol etmeyi en ufak bir ilgide süngülerimi düşürmemeyi falan istemişimdir.

6.Sol kipriklerimde su çiçeğinden kalma bir iz var. Ve bugüne kadar kimse farketmedi. Yani kimse gözlerime bakarak konuşmuyor.

7. 0,75 derecede miyop olmama rağmen inatla gözlük kullanmıyorum. Marilyn Monroe gibi inatçıyım bu konuda. O da takmıyordu 3 derece miyop olmasına rağmen. Kısık bakarak bir çekicilik kazanıyordu. Bende öyle olmasada takmıycağım!!!

8. Sağ ayak bileğimde İstanbul yazan bir dövme mevcut amma velakin kimseler görmedi(Yazın hariç)

9.Çok karmaşık bir odam var.Ama aradığımı aramadan bulurum. Ve odama biri girdiğinde anlarım. En ufak kalemin yerinin değişmesini bile farkederim.

10. Kitap okumayı seven insanlara karşı ayrı bir sempatim var. Kitap okurken gördüğüm her insana hayranlık duyarım.

11.Çocukluğumdan beri Beethoven'a taparcasına aşığımdır.Nerde duysam tanırım. Özellikle son dörtlüsünün son muvmanı beni bitirir.

12.Fantastik filmleri çok sevmem. Daha çok tarihi ve bilim-kurgu filmler ilgimi çeker.Hatta fantastik olarak bir tek Harry Potter'ı severim. Öyle böyle değil. Kitaplarını 6 kez okudum.

13. ..........................................................................................................................Bu madde hayalim içindi.

14.Kitap okurken dudaklarımın hafif aralık kaldığını tek bir kişi farketti.
Kalın

15.Kabus gördüğüm zaman dişlerim kenetlenmiş uyanırım. Tüm gün sürer acısı. Hatta çok az konuşurum o gün.

16.Kimseye sevgilim demedim hep ismiyle hitap ettim ne kadar aşık olsamda.

17.Hiç bir zaman tatlı şeyleri sevmedim. Hediye gelen çikolata yada şekerlemeleri hiç tadına bakmadan dağıttım. *Büyü yapanlar tatlıya koymasın ben yemiyorum çünkü :P

18. Yazlık ve kışlık iki parfüm dışında hiç bir parfüm kullanmadım. Birisi Chanel 5 kendisini yazın kullanırım, diğeri Naomi Campbell bunu da kışın kullanırım.

19. Takım sporlarından çok bireysel sporları severim. Hata yapanlara katlanamam. O yüzden hata yapınca kendimden başka kızcağım kimsenin olmaması benim için önemlidir.Çok iyi tenis oynarım bu sebepten.

20. Oje sürmeden ve bilezik takmadan kendimi eksik hissederim.En sevdiğim oje yeşil.

21. Felsefecileri pek sevmem ama onlardan alıntı yapmadan da edemem. Sorun şu ki çoğunun anne yada eşleri tarafından aşağılanmasıyla kadın düşmanlığının oluştuğu bir genellemeler ve varsayımlar üstüne felsefe yaptığını düşünüyorum.bkz.Sokrates, bkz. Nietzsche,bkz. Aristo, bkz.Cicero.....

22.Çok kıskancımdır ama belli etmem. Hani kıskanmıyormuş gibi davranırım ama öyle bir kıskanırım ki aklın hayalin durur. Sen arkanı döndüğünde ben tırnaklarımla duvarları kazırım. Sandalyeleri tekmelerim. Sen bana bakınca gülümserim.

23.Birilerinin davranışlarım hakkında beni uyarmasına uyuz olurum.Doğru kişiseldir ve benim doğrularımı kimse yargılayamaz. Hele ki mantıklı bir sebebe dayanmıyorsa.

24.Bilime çok düşkünümdür özellikle fizik alanına. En önemli fizikçinin TESLA olduğunu sonuna kadar savunurum hakkında ve bakış açısında herşeyi biliyorum.

25. İnsanları kokularından tanıyabilirim. Aşırı hassasımdır kokuya. Hatta genelde çok şaşırırlar.Eski sevgilimin geçtiği yolları biliyordum ve bu onun için çok korkutucu bir özelliğimdi. Hatta benle çıkarken parfüm kullanmazdı. Ayrılcağımız gün parfüm sıktığında çok şaşırmıştım ve ayrılcağımızı anlamıştım.

Not: Bunların bir kaç maddesini sadece bir kaç kişi bilir.Devlet sırrı gibidir.

Son Not: bitişte Kilink-Sen ve Ben çalıyordu bende şarkıyı havaya coverladım. Sen ve ben olamayız beraber zaten param yokki alamam sana patates cipsi yağmur vursun yüzüme zaten sular kesik evde.... diye devam ediyor evde sular kesik lan arıza varmış koduğumun yerinde ha.

12 Aralık 2009 Cumartesi

Aslında Bir Rastlantıdır Aşk, Bir Saplantı Değil..

Özgürlüğüme acayip düşkünüm yalnız. Birisine kolay kolay aşık olamamamın sebebi de bu. Ben her zaman çıkıp gitmek isterim.Nereye gibi bir sorgulama hoşuma gitmez.

O derecedir ki rüyamda bir ata binmiştim. Gördüğüm en ihtişamlı attı.O kadar güzel bir derisi vardı ki. Sorun şu ki ilk kez eyersiz biniyordum ata sadece gemliği vardı.Çok hızlı bir attı. Ama birisi onu kamçılamaya çalışıyordu. Sanırım vahşi bir attı bunu biliyormuşcasına davranıyordum ona. O kamçılayan kamçıyı savururken çaresizce ellerimle savundum önce parmaklarım çok acıdı kırbaçtan. Sonra huysuzlanan atı ters yöne doğru çevirdim ve koş dedim. Atın ismi ''Şah''tı. Normalde komutlarda tek heceli olduğu için hayvanlara tek heceli isimler verilmez ama ben vermiştim.Bir işmerkezinin yanında yemyeşil bir yokuş vardı. Orda rüzgar esiyordu.Topladığım saçlarımı açtım. Sonra uyandım.

Aranızda rüya tabrcisi var mı bilmiyorum ama ben bunun özgürlükten başka bir açıklaması olduğunu düşünmüyorum.Onu korumak için canımın yanmasına bile razıyım.Hayatım çok dar aslında kendim ve değerlerimi sığdırmışım; bir başkasına yer yok.Arkadaşlarım... Ah beni yalnızlığa terkeden arkadaşlar. O zaman girmiş sayılmazlar hayatıma.

Aslında bir kaçış benimkisi. Aşktan kaçıyorum. İkinci bir sorumluluktan. Fazladan bir düşünceden.Yersiz endişelerden.Düşüncek o kadar şey varken neden birisini düşünüp hayal kuruyum.

Ama lanet olasıca aşk... Zaten hiçbir zaman istediğimiz bir kişiye aşık olmayız. Genelde tesadüflerin somuta indirgenmesidir aşk.Sevgililerinizle nasıl tanıştığınıza bakın.Pardon yanlış ifade ettim. Gerçek aşklarınızla nasıl tanıştığınıza bir bakın.Hanginiz ben buna aşık olucam dedi de aşık oldu. Yani dış görünüşüne bakmaksınızın; sadece ruhu sizi etkiledi.İşte aşk böyle gerzekçe bir zaman kaybından başka birşey değildir. Ne zaman kontrolü elden bırakırsınız işte o zaman korkun kendinizden.

Ve Noel Babadan isteğim bu yıl aşık olmuyum lütfen lütfen lütfen. Kimse girmesin nolursun Lan hayatıma. Nolur şu sikindirik ygs+lys'yi kazanıyım ve şu hayallerimi gerçekleştiriyim.

Hayallerin ne Voodoo?
Şşşşş daha kimse bilmiyor...

Not: Rüyamdaki at bu fotoğraftakine benziyor. Ama benziyor benimkisi buna 10000000 basar.Ve birileri yazılarımı kopyalıyor... Biliyorum....

Sağnak Olarak Ağladın Ve Ben Boğuldum

Son günlerde sonbaharı hissettim
Umutlarım yaprak yaprak dökülüyordu
Hayal ağacına bağladığım umutlar
Ağaçlar içinde en güzeli
Ve hayal olduğu için bir o kadar ulaşılmazı
Gerçek ağacı kadar ne donuk ne renksiz
Hayal işte
Aksine gökkuşağı örtülü üstünde...
Ben isteyince seni...
Yeniden yeşerdi solmaya yüz tutmuş gövdesi
Büyüdü,büyüdü,büyüdü...
Hiç farketmemişim gökyüzüne eriştiğini
Son bir kaç gündür farkediyorum
Seni hissetmeyince
Yaprak yaprak yağan sonbaharın geldiğini...
Bir hüzün kaplıyor gözlerimi
Sanki sen gitmişsin gibi...
Gözbebeklerime rüzgarlar doluyor
Fırtına öncesi sessizlik sanki.
Dudaklarım gözlerimdeki yağmurların habercisi gibi titremeye başladığında...
Gökyüzü mavisinden griye döndüğünde
Yağmur damlası gözlerin suratıma çarpıyor sağnak bir biçimde
İşte o zaman solmaya yüz tutmuş hayal ağacımız ikimiz için parlıyor
Yüzüme düşen her damla sen,
İçimi ısıtıyor
Ve işte o an ''mutluluk'' oluyor.

Not: bitişte teoman-mevsim sonbahar çalıyordu farkettimde portishead-glory box 4:10daki melodiyle bu mevsim sonbaharın 3:10daki melodisi aynı.Ah demiştim iki işi aynı anda yapabilen bir beynim var o yüzden odaklanamam hiçbir zaman.Bir yandan müziği takip edip buraya yazıyorum.



son not: Bilen bilir geçtiğimiz haftalarda Uykusuz dergisinden Uğur Gürsoy hayatını Her sabah yanında uyancağı Serpilciğimle birleştirdi. Bugünde Memleketi Denizlide düğünü varmış Mehmet Selçuk'un atölyesine giden bir öğrenciden aldığımız duyumla Ne diyelim bir yastıkta kocasınlar hiç kavga etmesinler ,hep merhametli ve anlayışlı olsunlar, tutkuyu ve birlikte uyumanın verdiği huzuru kaybetmesinler....vs vs vs xD ben çok yazarımda dileklerimi evlilik müessesesi ağzıma sıçabilir neyse
saygılarımla IX.Claymore Düşesi Voodoo A.W.