30 Kasım 2009 Pazartesi

Bir Peter vardı Bir de Çan


İlham perileri ilham perileri
Artık sana ilham veremiyorum sevgilim
Zaten ihtiyacın olduğuda yok bu basit Çan'a
Sen bulmuşsundur zaten bir avuç yedek peri
Haketmiyorum zaten senin yalan sevgini
O yüzden bocalıyorsun belki

Wendye koş sen her zaman ki gibi
Büyümek uğruna senden vazgeçtiği gibi
Hadi git geceleri
Dönmez artık geri
Boşa yalvarıyorsun çaresiz sokak kedisi
Peter kimmiş ki dedi o fani Wendy

Bense senin için
Kanatlarımdan vazgeçerdim belki
Sevseydin bir yudum beni




not: bitişte kilink: çocuk apart
sonnot:birlikte gülemediğimiz birini sevemeyiz sözünü andırıyor bu resim.

Ben Kızınca Sevgilim diye Hitap Ederim

sabah kalkıp içinizdeki enerjiyi duvarla pogo yaptınız ve atamadınız mı ?
kilink,cemiyette pişiyorum ve dengesiz herifler kanınızda dolanıyor mu ?
pogo kesmedi mi ?
parti kızlarına telefon açıp şarkılar mı öğrendiniz?
dans mı etmek istiyorsunuz?
lime wiredan nelly furtado falan mı indirdiniz?
tam süper dans etmeye başlamışsınız duramıyor musunuz?
kendinizi nelly kadar sexy mi hiissediyorsunuz ?
aslında nellyi ne kadar sexy bulduğunuzu mu farkettiniz?
yada müzikle kanınızdaki libido mu arttı?
ve tam yorulduğunuz anda karşı komşunuzun orda olduğunu mu farkettiniz?
hemde uzun süredir sizi mi izliyor?
bunu anlamanız için elindeki telefona kaydettiğini mi farkettiniz?
evet bu dakikada aklıma bir filmdeki gibi soyunmak aklıma gelsede götüm yemedi
büyük utanç anınız belgelenmişti ama
ve eğer bu karşı komşunuz sizin ruh eşiniz olan kişiyse
şu an size şantaj yapcağına dair bi telefon açmıştır bile
ayrıca öküzlüğünü belli etmek için çok güzel bir vücudunuz olduğunuzu da eklemiştir
sizse sadece ona şunu söyleyin
'' Eğer annenlere erkeklerle yattığını söylersem ve T. ile şişe çevirmecede cesaret olarak öpüştüğünüzün fotoğrafını göstermemi istemiyorsan silersin sevgilim''
demeniz yeterde artar bile (:

Not: Ben kızınca sevgilim diye hitap ederim (:

Zamanımızın Bir Kahramanı


Lermontov'un 27 yıllık ömründe sahip olduğu üne kavuşturan ve sadece sahip olduğu tek kitap.
Geçen gün elime geçti.
19.Yüzyılda yazılmış olmasına rağmen, günümüz insanını o kadar güzel yansıtmış ki hayretle okuyorsunuz.
Kahramanımız Peçorin, insanlara yabancı duran,hiç kimseyi sevmeyen, yalnız ve acımasız bir adam.
Kendisi tam bir orospu çocuğu olmakla birlikte kadınları aldırmaz tavırlarıyla kendine bağlıyor, sonra da onları duygusuzca bırakıveriyor.
Sanki hayattan ve aşktan intikam almaya çalışıyor.
Nedense edindiğim tecrübelere dayanarak eski sevgilimin de aynı buna benzediğini farkettim.

B. diye bir kıza aşıktı onun deyimiyle aşıktım o kız buna yüz vermeyince herifte takıntı haline gelmişti.
Onu geçtim ailesinin ilişki durumu çok karışıktı. Annesi ve babası ayrıydı, babası sahip olduğu dershanenin psikoloji öğretmenini metresi yapmıştı ve aynı evde birlikte yaşıyorlardı baba-oğul ve kutsal metres.Ayrıca aldığım duyumlara göre bu metres teyze okulda bir başka öğretmenle de ilişkisi vardı.
Kısacası hem aşk hem aile hayatı berbattı.
Genelde benim aşık olduğum herkes aşağı yukarı böyledir.
Tüm sorunlu kişiliklere aşık olurum.
Yalnız bu aşkın acımadan kaynaklı olduğunu çok sonraları farkederim.
Genelde verilen tepki de şudur '' sen kendine acı kızım hayret bişi'
Acırım lan nolcak sanki hadi acıdım mutlu olcaksan yaptım

Peh neyse işte bu Peçorininde hoşlandığı bir kadın var
Ama hatun bir kontla evli tabi pek sık buluşamıyorlar falan filan.
Beni en çok etkileyen en yakın arkadaşının prensese aşık olması
ve Peçorinin prensesi kendisine aşık etmesi etkiledi .
Prensesle at gezisindelerken, Prenses Peçorin'e
-Sizi sevdiğimi ilk olarak benim söylememi mi istiyorsunuz? demişti
Peçorin ise:
-Hayır,söylemeyin. demişti ve kız kıpkırımızı kesilip ordan kaçmıştı.

Peçorin her böyle yaptığında aşktan intikamını alıyordu kendince.
Hayatla dalga geçtiğini sanıyordu.
Ama gün geçtikçe yalnızlaşıyordu...

Günümüzdeki çoğu erkek ve kadın böyle
Bütün güzel kadınlar böyledir.
Kendisine hayran olmayan erkeklere tahammül edemez.
Onu elde etmek için uğraşır.
Eh bu durumda da kaçan kovalanır sözü mantığımıza yatmaya başlar.
Aslında kadın tahammül falan edemediğinden değil
Vitrinine gelmeyen tek erkek olduğu için takıntı haline getirir.
Kadınlar güzellikleriyle değil zekalarıyla ortaya çıkmayı daha çok severler.
Erkekler azcık akıllı olsalardı bir kadını tavlamak için onun güzelliğine değil zekasına övgülerde bulunurlardı.


Eh kaç yüzyıl geçmiş romandaki kahramanlar değişmemiş.
Ne diyim lan yazık valla üzüldüm şimdi.

not:bitişte dengesiz herifler-sebep

29 Kasım 2009 Pazar

Olsaydın Belki....

Gökyüzünde aramıyorum artık seni
Zaten ben senindim sevgili sevgilim
Truvada değildim Senin dönemindeydim
Sözcüklerin sardı tenimi
Giydim bir yunan tanrıçası gibi
Dağınık bıraktım saçlarımı
Rüzgarla kokusu sana gelir belki
453 kilometre ikimiz için çok değil sanki
Alıştım bu çekip gitmelere
Ama hep geri dönüşlere
Her cumartesi çıkıyorum son kez çıkar gibi
Otogara gidiyorum metroyla asla gelmiycekmişim gibi
Bekliyorum sadece birşey bekliyorum
Bilmediğin telefonumu aramanı belki
Hadi çık gel bekliyorum demeni gibi
Korkuyorum gelmeye gelsem ne olcak diye
Bir bilet almadan geri dönüyorum
Zaten kanatlarım parçalandı bu serbest düşüşte
Ben çok saçmalar oldum son günlerde
Rüyalarımda bile yoktun
Gerçi hiç olmadın ki
Bu yüzden özelsin belki de

Ben Küçükken Yalan Söylerdim

Tanrı size birşeyleri bahşediyorsa bişeyleri alıyordur


çok deli yalan söylerdim eskiden öyle böyle değil
bunlara bende kendimi inandırırdım
sonra kime ne yalan söylediğimi unutmaya başlayınca bu edepsiz huyumdan vazgeçme kararı aldım
adımı soranların kimisine ılgın demişim kimisine özgür kimisine 18 yaşındayım demişim kimisine 25
birine alabamada oturduğumu söylerken diğerine japonyada mimarlık yapıyorum demişim

höh be millete ne yalanlar sıkmışım

sorun şu ki aslında istediğiniz kişi olabiliyorsunuz
olmak istediğiniz kişiymiş gibi davranılması çok eğlenceli
merhaba ben allison ,
ingilterede yaşıyorum bir dükle evliyim yani bir düşesim(Düşes nette ooooo)

yada merhaba ben angel, rahibeyim ve ya ben jennifer fahişeyim gibi

sonuç olarak o an istediğiniz karaktersiniz
hayat gerçekten bir oyun ve siz gerçekten bir oyuncu oluyorsunuz
yalan söyledikleriniz izleyici ve siz ne kadar iyi rol yapıyorsunuz görüyorlar

ben hergün başka bir kimliğe girerdim o zamanlar
sonra baktım ki kendi kimliğim yok
şey gibi düşünün koku filmindeki jean gibi
herkesin kokusunu alabiliyor en mükemmelini bile
ama gelgelelim herifin kendi kokusu yok bizimde yok aslında

bugüne kadar aileme söylediğim hiç bir yalanı anlamadılar
öyle bir kıvırdım ki annem yatağımın altındaki sigara izmaritlerini bulmasına rağmen
benim sigara içmediğime emin oldu
zaten bıraktığım için sorun yok bundan sonra

artık yalan söylemiyorum kaybetceğimi bile bile yapıyorum bunu

zaten bişi kaybetmiyorsunuzo kaybettim sandıklarınız
aslında ne kadar sahte olduklarını görüyorsunuz
diyorum ya insanlara dürüst olun
ben şişman birisine şişman yada çirkin birisine çirkin dediğim için
adım patavatsız oluyor
asla kabul etmiyorum sadece dürüstüm

bana güzelsin diyen kimseye inanmıyorum

hoşuma gidiyor ama insan düşünmeden edemiyor
''Lan voodoo herif bariz uçkuruğunun peşinde ''
kimse kimseye durduk yere iltifat etmez
kendini düşün sen iltifat ederken niye ediyorsun

bi çıkarı olmayan kimse iltifat etmez
açıkcası ben kıskanırım başarılı insanları neden başarılarına iltifat ediyim ki

mesela öğretmenlerin iltifatları çok gerçekci ama yapılan iltifatların çoğunluğa göre yapıldığı için

eğer herkes malsa ve siz kralsanız bilin ki malların kralısınız

kısaca hayatta her adımızını dürüstlüğe göre atın
şu an hayatınızda bulunan 3-5 gereksiz sahte kişiliği çıkarcaksınız
ama hala yanınızda olanlar gerçekten gerçek kişiler

insanların iyiliği için yalan söylüyorsanız onlara en büyük kötülüğü yapıyorsunuz.

Not: benim gerçekten çok az arkadaşım olmasının sebebi onların duymak istediklerini söylemememden kaynaklanıyor.

Kısmet be (:

Bazen Ben Bile Ne Dediğimi Anlamıyorum

Şimdi size ne demek istediğimi nasıl anlatcağımı sabah yüzümü yıkarken düşündüm
Öyle oturupta Saatlerce kafa patlatmadım
Zaten öyle oturup saatlerce de düşünmem
Şimdi '' Sanat'' kelimesine acayip tavım.
İnanarak söyleyince olucak olan bir dua gibi geliyor.
Böyle sınırlanırını çizmişiz ,kısıtlamışız o kadar sahte ve manasız buluyorum ki
Sanatta bile özgürlük yok
Herkes sizin adınıza karar veriyor
Duygularınızı isimlendiriyor
Ve hooop sizi bir kategoriye sokuyorlar.
Evet hmmm sen sürrealistsin.
Yok ebenin nikahı !
Sonra gel de kendini geliştir.
Azizim imkansız bir durum bu gelişme işi
Hele ki sınıflandırmayı kargaşadan korumak için yapılıyorsa
Ve sana sen işte busun deniyor ve senin bundan başka bişey yapamazmışsın gibi davranılıyorsa
Çook yazık be
Varolan potansiyelin kısıtlanması çok acımasızca
Bir de şu korsan zımbırtısı var
Zaten çok kitap okuyan yada film izleyen sayısı çok az
Ee sen bir de gelip bunu uç noktalarda fiyatlarda satarsan
Adam ancak ayda bir kitap alır yada ayda bir film izler
Tabi napıyor okumaya yada izlemeye aç insan
Korsana başvuruyor.
Hakkıdır da.
Normalde korsanı savunmam
Ama ciddi anlamda bütün aylık bütçemi kitaplara yatırıyordum
Artık korsan kitap satan bir yer buldum
İki kitap alıosun 3.sünü adam promosyon olarak veriyor.
Yok sahaflara git vırt zırt dediğiniz duyar gibiyimde
Güncel kitapları sahafların neresinde bulcan tanrı aşkına
Film içinde öyle D&R'a gidiyorsunuz şu var mı yok şu var mı yok
Abi nerden bulcam
Çok eski onlar bulamazsın
Ama korsan da var listeyi veriyorsun ertesi güne hepsi paketlenmiş makul bir fiyata elinde oluyor.
Buraya gene nerden geldik ya
Ben sanatı tek bir kelimeyle kısıtlamayı sevmiyorum
Da Vinci gibi hem sanat hem bilim de en iyisi olabiliriz
Ben sayısal okuyorum diye estetik kaygı gütmiyceğim anlamına mı geliyor
Asla!
Ve o sanat eleştirmenlerinin taaaa ...
Kendi zevklerine göre oluşturdukları kurallara göre bir insanın emeğini eleştiriyorlar
Hani zevkler ve renkler tartışılmazdı al buyur ebesini siktiniz ama sanat denen meretin
Neyse ya zaten birileri çıkmış doğru olan budur ben tanrıyım her boku bilirim diyor
Biz de inanıyoruz
Ne anarşistlik yaratıyorum ki
Bu yazıyı okuduktan sonra sıradan ve kısıtlanmış yaşamlarımıza geri dönebiliriz...


Not: Kırmızı ojelere çok uyuzum tam manikürden çıkıyorsunuz eve gelip ellerinizi yıkıyorsunuz ilk sürüldüğündeki canlılık gitmiş mal gibi bişi olmuş.

Son not: Bitişte Wallis Bird: Blossoms in the Street

Yeminle son not: o portre kendi eserim kimya çalışırken defterime karaladığım birisi kendisi telefonumun ekranında yer alcak kadar özel fakat gel gör ki tanışmıyoruz ahh ahh ben gidip geometri çalışyıım en iyisi

28 Kasım 2009 Cumartesi

Ne Yaptığını Görüyor musun ?


Ne yaptığını görüyor musun ?
Yine döktün üstüme tüm kelimelerini
Yine mahvettin zar-zor topladığım kalbimi
Sen ne orospu çocuğu çıktın karı kılıklı sevgilim
Zaten tüm sevgililerimin genel özelliğidir
Korkaklık
Bir ilişki de hep koruyucu güçlü taraf ben olmuşumdur
Ahh dert mesela kavga çıktığı gün önüne atlamıştım
O kadar korkaktı ki eteklerime saklanıyordu
Onun cesareti anca banaydı
Bu ise beni sadece güldürüyordu
Ama çok zekiydi
Zaten hem cesaret hem zeka aynı anda bir erkekte bulunmuyor
Sonra sevgili gerizekalım bana hesap sormaya hakkın yok senin
Yaptıklarımı sorgulamaya hele hiç hakkın yok
Davranışlarını ve tutarsızlığını gözönünde bulundurursak sende farkediceksin
Bu aptallığını belki affedebilirim ruh halim şu an hiç bunu istiycek durumda değil
Zaten sikimde de değilsin
Kızamıyorum bile düşün artık ne kadar değerlisin
Umursasaydım sinirlendirceğine emin olabilirsin
Ha bu arada acı çekmek istiyorsan
Yağlı Göz'ün dediği gibi
Muhtelif boyutlarda bir zımpara kağıdıyla mastürbasyona başlayabilirsin
Eminim tüm bunalımını alıcaktır
Ulan var ya o cümleleri kurduğuna bin pişman ettirirdim de seni
Dua et ki hala beynim uyuşuk herşeye tamam diyorum sabahtan beri
Senin amını dalağını sikerdim de terbiyesizleşmek istemiyorum
Not: söylemiştim sarhoşken çok sahiciyim : oooo kendimden korktum bayım

Hadi Soyunalım Ruhumuz Kalana Kadar

sıkılmak için toplandığımız bir birliktelikti her zamanki gibi
sen yan masada otururken
benim adımımı bile bilmemen çok sinir bozucu
eğer yaşadıklarımın aptallığını görmeseydim o an kalkıp yanına gelirdim
daha önce bi kaç kez yapmıştım ...
bugün bağırarak konuşup gülmemin sebebi sensin
biraz ilgini çekmek için yaptım
dönüp bakıp şaşkınlıkla bakmana sebep vercek kadar abartabiliyorumda
zaten sıkılmak için toplanmışız
abartmazsam nasıl biterdi bugün


hepsi basit zevklerin çocukları
ben orda anne gibi oldum
arkadaşım diyemiyorum hiçbirine
dediğim gibi zeka olarak reşit olmak var legal olarak reşit olmak var
kendimi üstün görmeme sebep çok
sorumluluk almak işime gelmese de
büyütüyor bir yandan


ehh sevgili psikologum birşeyleri kazanmak istiyorsan birşeyleri kaybetceksin demişti
kendimi kazanmak için kendimden vazgeçiyorum
çok üzücü ama katlanmak zorundayım
sonuçta bir bireyim ve profesyonel bakmalıyım
ne çok saçma bıdı bıdı birikmiş içinde be psikolog teyze
kocan seni tatmin etmiyor mu da kalkmış beni bu saçmalıklarla dolduruyorsun
olmuyor be artık inandırıcı gelmiyor cümlelerin be teyze
tarotcu kadın bile daha gerçekci senden be
sonuç olarak beni büyüten sendin
üstüme 15 yaş zekasındaa sorumluluklar yükleyerek


şimdi sevgilim yan masada oturup beni hiç tanımamana ve asla tanışmıycak olmamıza şat atıyorum
12. den sonrasını hatırlayamıyorum
keşke o martiniyi içmeseydim
yürümeyi başarabilirdim
bu barları 6. kata koymamalılar
hele asansör yoksa
sarhoş olmak büyük hata...

eve gelip ayık taklidi yapmak çok zor
hele ki normalde hiç gülmüyorsanız
bu kahkahaların geçerli bi sebebi olmalı
ama ben sarhoşken yalan söylemiyorum o ayrı
o yüzden ortalığa kusmadan duşa girip kusmanız daha faydalı


ve bugün sevgili sevgilim anladım ki ben çıplakken daha gerçekciyim .
hadi soyunalım ruhumuz kalana kadar.

bitişte:tenfold loadstar-sun&rain ve portishead-glorybox

son not: ben hala ayılamadım...

27 Kasım 2009 Cuma

Saçlamak yada Saçmalamak işte Bütün Gerçeklik Bu.


Zaten senden başka anlayan yok beni
Sende hep yanlış anlıyorsun düşüncelerimi
Aslında ne saflıkla seçmiştim kelimelerimi
Çok huysuzlanıyorum
Bazen çok ilgi istememle alakalı
Yine başbaşa kaldık her zaman olduğu gibi
siyah sayflara beyaz kalemle yazı yazmak gibi
sorun şu ki
beyaz kalem diye birşey yok.
doğal olarak ne söylencek bir söz ne yazılcak bir kelime
sadece dilimin ucunda kalır
dilimin ucunda sen varken
ancak yutamayıp boğazımda takılı kalır.
boğazıma parmak atsam
heryere seni kusarım çok ünlü melodiler gibi
kulaklarımı kapatıp duymamazlıktan gelirim
işime gelmeyen cümlelerini
ne uğraşıyoruz ki hadi sevişelim .

Çılgın Prenses ve Mıymıy Prens

dün gece bir arkadaş istediğimi ve özelliklerini söyledim

hikayeler anlatmasını bilen,film izlemeyi seven, muhteşem müzik zevki olan ve kahvaltı kültürüne önem veren bir arkadaş bulursam ayrı eve çıkabilirim dedim

ben sana hikayeler anlatırım dedi

şaşırmakla birlikte bir hüzün doldu renksiz gözlerime

sonra aklıma geç kalanlar oyunun en dramatik sahnesi geldi
seni seviyorum demeyi ertelemek....

burası bir kitaptan aklımda kalanlar
kıldan heykeller yaratıyoruz
gerçek yüzünü görüncede
sen benim yarattığım kıl parçası değilsin diye ağlayıp sızlanıyoruz


şimdi bugün size saçmalarsan saçışmalar adı altında aslında kendi hayat hikayemden bir kesit yazcağım ama siz bunu hikayeymişcesine okuyun.

Çılgın Prenses ve Mıymıy Prens

Yakın zamanlarda bir prenses varmış. Aslında prenses falan değilmiş ama çok iyi kalpli olduğu için herkes ona prenses gibi davranırmış.Zaten ne kadar inkar etse de bu ilgi hoşuna gidermiş.Yalnızlık en büyük korkusuymuş.Yalnız kalmamak için herkesi sabırla dinler yardım edermiş.Bu prensesin bir de gözlüğü varmış.Masmavi bir gözlükmüş.Onu takınca herşey çok güzelleşirmiş o yüzden hep takarmış.Malum Dünya ilkçağ tadında...

Sonra birgün Sarhoşken ve masmavi gözlükleri gözündeyken bir prens görmüş.Aslında prens değilmiş. Gözlük ve alkol öyle gösteriyormuş.Gitmiş ve prensin karşısına geçmiş:''Ben aşığım bence bizim bi ilişkimiz olabilir'' demiş.Prens dediğimiz aslında kötü kalpli bir diktatörden başka bişey olmayan adam çok şaşırmış.Çılgın prenses işte aklına ne gelirse yapar.Sonra bu adam dönmüş ve prenses mıymıy bir ses tonuyla '' Tamam'' demiş.

Prenses çılgın olduğu için mıymıy prensi tutmuş kolundan kendi dünyasına sürüklemiş.Prensesin bir de yüzüğü varmış.Yaşama sevincini kaybetmemek için tüm neşesini bu yüzüğe aktarmış böylece hiç bir zaman ağlarken göremezmişsiniz.Mıymıy prens aslında bu yüzüğü istiyormuş.Çünkü kendisi daha önce bir cadıya kaptırmış yaşam sevincini.Prens prensesle hiç konuşmuyormuş.Prenseste hiç susmuyormuş.Hep prensi mutlu etmeye çalışıyormuş, çünkü daha önce gerçek dünyayla tanışmamış ve prensi içindeki tüm güvenle yıkamış.

Prens sonunda Prensesten birşey istemiş, yapmazsa gideceğini çok sıkıldığı düşüncesini prensesin ağzından içeri bırakmış.Demiş ki '' Ruhlarımızı birleştirmeliyiz.'' Prenses çok şaşırmış.Daha önce kimseyle ruhunu birleştirmemiş ve nasıl yapıldığını ise hiç bilmiyormuş.Ama prense o kadar çok değer veriyormuş ki kabul etmiş.Prens tüm bedenini soyunmuş ruhu kalana kadar, prenseste aynısını yapmış.Ruhları birleşirken prenses hiç mutlu değilmiş.Prensin de mutlu olduğunu sanmıyormuş.Prens ''Tamam ruhlarımız birleşti.Giyin artık bedenini'' dediğinde Prenses çok şaşırmış.Çünkü ruh birleşmesinin böyle basit ve anlamsız olduğunu düşünmüyormuş.Ama susmuş çünkü gitmesinden çok korkuyormuş.

Zaman geçmiş.Prenses hergün yeni birşeyler yapıyormuş.Birgün kuleden aşağı biralarını tükürürken,ertesi gün gece yarısı saatinde kovalamaca oynuyorlarmış, bir gün köprünün üstünde yatıp şarkı söylerlerken ertesi gün travestilere laf atıp kaçıyorlarmış,bir gün ateş yakıp ruh çağırırken ertesi gün papazla şarap içmeye giderlermiş.Hayat masal tadında gidiyormuş.O zamanlar prenses kibrit kullanıyormuş.Hergüne ayrı bir saçmalık ayarlıyormuş bizim çılgın prenses.Arada bir prensin istediği üzerine ruh birleşiminde model olarak rol alıyormuş.

Sonra birgün prensin doğum gününde pastayı kafasına fırlatan çılgın prensese tüm halk ortak olmuş.Kargaşanın ortasında prensi gözden kaçırıp konuklarla oyuna dalmışken prens aklına gelmiş.Prensi bir başka kızla ruhunu birleştirirken gören prenses çok üzülmüş ama görmemezlikten gelmiş.Konukların yanına geri dönmüş.Bir köşede otururken prensesin onu terkedip giden arkadaşı gelmiş.Prensesin halini görünce ''oh olsun sana ben demiştim sana böyle olcağını sakın geri gelme bir daha'' demiş.

Prenses bu cümleleri duymuycak kadar çok içmiş o akşam.İçtikçe coşmuş, coştukça gülmüş eğlenmiş. Prensin arkadaşları prensese sarkıntılık etmiş ama prens görmesine rağmen tek bir laf etmemiş.Prenses prensi prensle aldatmış.Ruhlarını birleştirmeyi teklif etmiş. Onun istediği gibi.Prenses ilk kez mavi gözlüğünü çıkarmadan prensle ruhlarını birleştirmiş.Çünkü prensi prensle aldatmış mavi gözlüğüyle gördüğü prensle.

Prensesin prensten başka kimsesi olmadığı için aldatılmayı kabullenmiş ve prensi kendi ütopyasında aldatır olmuş mavi gözlükleriyle.

Birgün prens prensesi terketceğini söylemiş.Bir çingenenin aklını çaldığını söylememiş.
Prenses, neden diye hesap sormuş.''Ne istersen yaptım daha ne istiyorsun yapmadığım ne var başka!'' demiş.Prens'' Çok mutsuzum senle olmuyor'' demiş.Prenses biliyormuş prensin kendisini sevmediğini ama sevdirmeye çalışmış şimdi ise verdiği emeklere üzülüyormuş. Birazcık ilgi için yaptığı herşeye.Susmuş.Prensi sarayın avlusuna çıkarmış.Hava çok bulutluymuş.Gece olmasına rağmen yağmurun inmek için bulutlarla savaşını duyabilirmişsiniz.Prenses prensin gözlerine bakmış her zaman ki gibi.Prens prensesin gözlerine bakamıyormuş bıraktığı enkazı görmemek için.Prenses gözlüğünü çıkarmış ve gördüğü günlük güneşlik hava griye boyanmış.Prense yaşam sevincini topladığı yüzüğünü ve masmavi gözlüğünü vermiş.Bunula birlikte bir kağıt parçası.Ve koşarak saraydan çıkmış.

Kağıt parçasında şunlar yazılıymış:

'' Üzülmüyorum.Üzüldüğüm tek şey senin için herkesi bırakmış olmam.Bu yüzüğü istiyordun başından beri.Bunu ona(çingeneye) ver. Seni mutsuz etmesin diye takmalı.Bu gözlüğü de yoket.Ben seni görmek istediğim gibi gördüm bunlarla ama yanlış gördüm.''

Prens bu satırları okurken yardımcısı prensin gözlerinde ilk kez öfke ve üzgünlüğün damlalarını görmüş.Prens gözlüğü takmış ve Dünya'nın daha önce görmediği kadar güzel olduğunu görmüş.Çıkarmış ve kırmış o gözlükleri.Eski hayatına prenses hiç olmamış gibi devam etmiş.Yüzüğün ne olduğu konusunda kimsenin bir bilgisi yokmuş.

Prensese gelince o günden sonra asla eskisi gibi olmamış.Kimseye değer vermemiş.Kimseyi mutlu etmeye çalışmamış.Ağzından güzel söz çıkmaz olmuş.Sonsuza dek yalnız yaşamış.

26 Kasım 2009 Perşembe

Seninse Geceleri Üstünü Yıldızlar Örtüyor

karanlık bulutlarla kaplı hayallerim
yüzüme çarpar umutsuzluk adında
yere düşmeyen damlalarda gizli düşlerim.
sen nerdesin peki?

mavi gökyüzünde güneş ışınlarının taşıdığı hayallerinde ben var mıyım ?
senin düşüncelerine yağmur yağar mı hiç ?
ama benimkine yağıyor işte.

isyan etsem çığlık atsam daha bi sert çarpıyor bana .
sanki gökyüzü beni istemiyor.
gece olunca daha da korkuorum .
sisin içinde hiçbirşey görülmüyor .

ama üşümüyorum geceleri, yağmur yağmadığından


seninse geceleri üstünü yıldızlar örtüyor.

en loş ışıkta en huzur vereninde sıcak bulutlarda uyuyorsun.
yine kabus yok.
rüyalar görüyorsun.
neden benim masalımda mutlu değil senin ki gibi .

neden son cümlem sonsuza kadar mutlu yaşadılar olmuyor ....






not: ne zaman yazdığımı hatırlamadığım bişi hoşuma gitti koydum.

Bayram Temizliği Mantıksızlığı

anlamıyorum misafirlerin benim odamla ne alıp veremediği olduğunu
annem her odayı dezenfekte ediyor bu ne mantıksızlık azizim
bu misafirler bayramlaşmaya mı geliyor
evimizin temizliğine puan vermeye mi
her odaya girmiyorlar ki
altıüstü bir salon ha bir de tuvalet olabilir ha çok ısrarcı manyaklar mutfaktalar
benim odam ne alaka arkadaş
adı üstünde benim odam
benim sınırlarım
sanki görücüye çıkıyor
bakın bizim kız çok temiz düzenli tam oğlunuza layık dermişcesine
yok arkadaş odamı yılda bir toplarım
temizlerim ama toplamam
sorunum bu napıyım
düzen bana göre değil
herşey bıraktığım yerdedir
biri odama girsin hemen anlaşılır
bir kalemin yerinin değiştiğini bile bilirim
yani canım annem beni benle bırak
kirasını veriyim yeter ki dokunmayın odama
ve anne perdelerimi rahat bırak lütfen
kuşlar henüz temizlik nedir kavrayamadı anlamazlar temiz mi değil mi (?)

anlayan varsa bana da anlatsın

pes etmeye hakkın var pes etme şansın yok dedi
anlamadım diyemedim ...
anlayan varsa örnek üstünde açıklasın lütfen

25 Kasım 2009 Çarşamba

11.Boyut ve Paralel Evrenler.Umarım Başarmışsındır(!)


Size Stephen Hawkingden bahsetsem
Dejavu diye birşeyin olmadığını anlarsınız
Şu an siz bu satırları okurken
Paralel evrendeki eşizlerinizde okuyor olabilir
Ne kadar fantastik gelse de durum böyle
Sizden binlerce olabilirler
Orda sevgiliniz olan kişiyi burda tanımıyor olabilirsiniz..
Yada yanınızdan geçip giderken bir yerden tanıyorum seni diyebilirsiniz
Bilmezsiniz ki geçip giden sevgiliniz
Ve sanırım bu zaman makinesi olayıda boyutlar arası geçişi sağlıyor
Kısaca boşa sızlanmayın
Asla geçmişte yaptıklarınızı değiştiremezsiniz.
Tabi bu benim mantığım dahilinde
Bilim adamları ne der bilemem.
Ama çok acı bir cümle.
Aslında şöyle de düşünebiliriz.
Başaramadıklarınızı başarabilcek bir ruhunuz daha var.
Sevdiğiniz kişiyle belki de çoktan birliktesinizdir...
Benim olmıycak
Biz bu evrende birlikte olamıycağız
Zaman ve mesafe farkı
Aşılması için tek çabalayan benim...
Tek taraflı uzun bir yola dayanabilcek gücüm yok
Aslında var ama tek tarafı kaldıramam
Birşeylerin olması için emek harcamak gerek
O yüzden boşa çabalayamam
Verdiğim emeklerin karşılığını almam lazım.
Umarım başarmışsınızdır
Umarım başarmışımdır
Umarım başarmışsındır sevgilim...

Şanslı Olduğum için Herkesten Özür Dilerim

öncelikle herkesten özür dilerim
bencil bir insanım
herkesi kendim gibi görüyorum
büyük hata !
evet herkesi kendim kadar bilgili tecrübeli bakış açısı geniş kitleler olarak görüyorum
aslında öyle değilim gördüğüm sizler öylesiniz
herkesi mükemmel sanıyorum (ben mükemmel değilim)
kusurlarını sevmiyorum
düzeltmeye çalışıyorum
başaramıyorum
zaten kimsede kendini düzeltmek istemiyor
şanslıyım
en azından bir çoğuna göre
ailemle pek alakam yok
ama biliyorum beni düşünüyorlar
ellerinden geldiğince emek veriyorlar
sevgilerini göstermeyi pek bilmeseler de sevdiklerini biliyorum
en azından öyle umuyorum
evet para verilip psikologla arkadaş olan çocuklardanım
ailemin kendi doğruları sonuçta
bence yanlış olan doğrular
ama değiştiremezsiniz bir zaman sonra
kolay değil 40 yıllık alışkanlığını bırak da öğrendiklerini yap demek
o yüzden saygı duyuyorum
birkaç iyi arkadaşım var diyebilirim
kimisi yanıbaşımda kimisi çok uzakta
ama manevi destekleri beni ayakta tutuyor
en azından şimdilik
son zamanlarda çok hassaslaştım
herşeye ağlıyorum saate bakıyorum ağlıyorum
bugün seansım vardı yine ağladım
insanları kendim gibi görmek istememle alakalı bir durum
siz bir noktayı görüyorsunuz
ikinci noktayı farketmiyorsunuz
sorun benim o ikinci noktayı neden görmemenizi sorgulamamla alakalı
bu yüzden çok üzülüyorum
siz görmüyorsanız görmek istemiyorsanız ben göstermeye çalışıyorum
ve bu hastalığın bir çözümü yok
zihinsel bağdaştırmam ortalamanın üstünde
bu yüzden şanslıyım
ve gerçekten sizi kırıyorsam özür dilerim....

Bu Yazı Hayatımda Büyük Rol Oynayan Eski Sevgilime

öncelikle onu sevmediğimi belirtmek istiyorum
zaten kim sever ki kendisini aldatan bir sevgiliyi
ulan ben sevdim be
ama sırf gururumdan sevdim
tüm arkadaşlarım resti çektiler dert olcak dediler
oldu .
kaç defa aldatırken yakaladım
en sonunda itiraf etti orospu çocuğu
ayrıldık
mecburen yersiz gururumu bir kenara bıraktım
gittim ve özür diledim
zaten bana dayanamadılar
insanlarında sorunu bu işte
takıntı yapabiliyorum bünyelerinde
ben yalnız kaldığım için onlarla barıştım
yeni çevre edincek gücüm olsaydı geri dönmezdim
neyse bunları niye anlatıyorum ki
asıl konu bugün onla çıkarken yazdığım şiirleri bulmuş olmam
bunu söylemek kendime olan saygımı azaltsa da
okurken içimde tarifsiz bir his vardı
gözlerimden yaşlar akıyordu
içinde öfke ve nefret barındıran damlalar
ona kızmıyordum
kendime kızıyordum
kim oluyor da kendimden nefret etmeme sebep oluyor diye
çok kızgındım

şimdi o lanet satırları buraya yazcam.

Sonbaharı severdim insanlara inat
Dünyada nefes almaya başlamıştım
Yine bir sonbahar gününde.
Sarı yapraklar üstüme yağardı
Sonbaharın şarkılarıyla.
Yine beni sonbaharda kaybettik.
Hayatımın hatasıyla
Yapmamalıydım
Lanet Olsun.
Nasıl bir pisliğim!


diye devam ediyor. Yazmak istemiyorum daha fazlasını.
Hatırlıyorum çünkü 17 Kasım gecesi uyuyamayıp bu satırları yazışımı
Tüm yakın arkadaşlarıma telefon açışımı
Geri dönüşü olmayan cevapsız aramaları.
Daha fazla uzatmıycağım
Bir yıl oldu
Herkes kendi yolunda şimdi
Bu son satırlarım bir daha tek satır yazmıycağım o piç kurusuna
Hadi eyvallah !

24 Kasım 2009 Salı

Cern Deneyinin Götü Kalkık protonları Bilirler Bu Çıkmazı

eskiden çok güçlüydüm
güç dediğiniz sizin anladıklarınızdan çok başka
eskiden ağlamazdım
ağlamak zayıflıktır
annemin kardeşi öldü ağlamadım
sınavlar feciydi sınıfta kalabilirdim ama ağlamadım
itiraf ediceğim birşey daha var
ben eski sevgilimden ayrıldığımda da ağlamadım
ağladım ama hepsi sadece düşüncelerimdeydi durum ağlamamı gerektiriyordu
gitmemesi için yapmalıydım en azından birileri kulağıma öyle fısıldadı
ağlayamadım be onu bile alkolün etkisiyle başardım
bir tek bu yıl ağladım
geçtiğimiz haftalarda saatlerce
kalbimden akıtarak ağladım içindeki zehri
ağladıkça ağlamamın yersiz olduğunu gördüm
tarotcu teyze üzgünüm ağlıyorum çaresiz kalınca ağlama dedin ama yapamadım
ve sevgili sevgilim
ben senin için ağladım
ulaşamamak korkusu ruhumu ızdıraplara sürüklüyor
anlıyor musun sevgilim
ne zaman düşlere dalsam kendimi ağlarken buluyorum
ya olmazsa diye
bu umut çok acı veriyor insana
nietzschenin dediği gibi işkencenin süresini uzatıyor
umarım sana geldiğimde hala yaşıyor olurum
bazen gözlerime güneş kaçtığında yanımda olduğunu görüyorum
asıl acı veren bu bilio musun
elimi uzatsam yoksun
bunu bilmek ve elini kaldırmaya korkmak
hiç anlayamazsın nasıl bir saçmasapanlığın için kaybolduğumu
her yer karadelik
cern deneyindeki götü kalkık protonlar bilirler bu çıkmazı
keşke bir patlama gerçeklesede görsem bu karanlıktaki çıkmazını...
bu portishead insanı çok sexy hissettiriyor dinlememeliyim

Sen Anlamazsın Doktor


karnım acıkınca seni düşünüyorum
ben tatlı sevmem ama
o yüzden seni tatlıya benzetemem
sen tarçın gibisin
hem tatlı hem acı
bazen parçalıosun puzzledan kalbimi
ama tek bir kelimene bakıyor eski haline gelmesi
sonra bugün saçma hayaller kurarken buldum kendimi
odaklarının sadece dudaklarım olması gibi
hayal işte fazla romantik
hatta halimiz biraz dramatik
vücudumdaki semptonların binlerce ton ağırlığında bir kalp gibi
doktor sorunca neyin var diye
anlamazsın sen dediğim gibi
gerçekten tıbben isimlendiremiyceğini bildiği halde
neden sorarsın ki halimi
bişeyim yok doktor
domuz gibiyim her zaman ki gibi.

23 Kasım 2009 Pazartesi

Tüm Lanetler Üstümde Olsa da Amaçlarımdan Vazgeçmiyceğim

ahh sevgilim bir bilmelisin önümdekileri engelleri
ne zaman geleceğim için ders çalışmaya başlasam orospu çocuğu alt komşu müziği sonuna kadar açıyor
inatla duymamaya çalışsam da dikkatimi dağıtıyor
ne zaman ikimiz için ders çalışmaya başlasam bu defada kardeşim süper salak şarkılar söylüyor
sinir katsayım tavan yapıyor ve bağırmaya başlıyorum taa ki ailem onu susturmaya tenezzül edene kadar
ne zaman buluşcağımızı düşünerek ders çalışmaya başlasam dünya murphy kanunlarını uygulamaya başlıyor
üzülme sevgilim sonuna kadar savaşıcağım
herşey bizim için engel olsa da
sana geliceğim bunu bil
elimden geldiğince sınırları zorluycağım
engeller olmasa nasıl gelirim sana
her dakikam her saniyem her nefesim sana bir an daha yaklaşmayla geçiyor
bugün sevişmek istemiyorum
içimden hiç sexy olmak gelmiyor
bugün başım ağrıyor...


şimdi ders çalışmaya dönceğim müzik kesildi kardeşim sustu engeller uyuyor
seni seviyorum...

not:bitişte jason mraz: a beatiful mess

22 Kasım 2009 Pazar

Şişman Kızlara Tavsiye 10 Madde

Öhöm öhöm kendim 46 kilo olup yaşımın 18 olması ve zayıflık rekorunu kırmakla beraber şişman kızlara objektif bakış açısıyla nasıl böyle olduğumu açıklayacağım.

Cümlelerimin biraz sivri olabilitesi var o yüzden baştan söyliyim sonra darılmaca, kırılmaca olmasın.

Madde 1: Yanaklarınız sizi küçük gösteriyor. (Ancak ilerde aksi olcak şöyle ki 30 yaşındaysan bil ki 45 göstercen 'oha') Saçınızda oval kesim tercih edin.

Madde2:Lokmalarınızı çiğnemeyi deneyin, çabuk doyarsınız.Enzim-substrat ilişkisi.Parça et mi daha hızlı sindirilir kıyma mı ? Tabiki kıyma.

Madde3:Pis boğaz olmayın çöp kutusu gibi herşeyi öğütmeyin seçici olun...

Madde4:Yemekleri hep çatal bıçak kullanarak yiyin birincisi medeniyet göstergesidir, ikincisi lokmaların yüzey alanını küçültür ve 2.madde geçerli olur

Madde5:Kilo bana yakışıyor diye kendinizi kandırmaktan vazgeçin balık ette bi yere kadar abartmayın.

Madde6: Erkeklerin şişman kızlara bakma olasılığı daha düşük ayrıca şişman kızların aldatılma oranı daha yüksek(bkz.isveçli bilim insanları)

Madde7:Çizgili ve açık renkli kıyafetler sizi olduğunuzdan daha da şişman gösteriyor gibi bişi yok. Şişmansan şişmansın siyah giyiyim triplerine girmeyiniz (bkz.şişman gothic kızlar)

Madde8: Spor yapamıyorsanız alışverişe çıkın maksat yürüyüş olsun.

Madde9:Saç kesiminizde küt saçları pek tercih etmeyin yüzünüzün kilosu ortaya çıkmasın.(Bkz.Madde 1)

Madde10: Tüm maddeleri yazmamın sebebi çevrenin size bakış açısını görmenizdi kırdıysam affola aman şöylesin aman böylesin diyenlere çok bakmayın.

21 Kasım 2009 Cumartesi

Hayallere Adım Adım Nefessiz

hoşgelcem sevgilim
az kaldı denizle kucaklaştığın noktada sevişmemize
taksimde bir çıkmazda
duvara yaslanıp senin saçmalamalarını dinlemeyi bekliyorum
her dinlemeden sonra uzun uzun öpüşmelerimizi
sırf bu yüzden dinlediğimi asla bilmemeni
ve ben yine sivri dilimle sana asitli cümleler akıtırken
senin cümleleri havayla temas etmeden dilimden almanı
geceleri köprünün üstüne uzanıp yıldızların arkasındaki bize bakmayı
hiç eve gitmek istemeyip çakmak yerine kibrit kullanmayı
senle sigaraya tekrar başlamayı bekliyorum
sevmeyerek içtiğimiz biraları galata kulesinden aşağıya tükürmeyi
istiklalde travestilerin peruklarını indirmeyi
yakalarlarsa yiyceğimiz dayağın boyutunu
sonra bu hayalden sıkılıp
bebekte yiyceğimiz badem ezmesinin hesabının götümüze girmesini görmeyi istiyorum
en son sıradan olup beşiktaşa gidip sana sokulmak için yalancıktan üşüdüm demeyi
senin bu klişe numarayı yutmayıp yutmuş gibi yapmanı
çişim gelince harıl harıl tuvalet aramanı
asmalımescitte kusana kadar midye yemeyi
tramvayın arkasından koşup biletsiz binmeyi
vapurla adalara gidip ilk girdiğimiz pansiyonda sabahlamayı
ayayorgiye çıkarken hiç susmadan muhabet etmeyi istiyorum
o yokuşu çıkarken herkesin ne konuştuğumuzu duyması için bağırmayı
kimsenin dileği kabul olcak diye ağzını açmamasını
bizim bisikletle yokuşta ebemizin sikilmesini
ciğerlerimizin bayram etmesini nasıl karşılıycağını merak ediyorum
ama bil ki bunların hiçbirini gerçekleştiremesek bile
seni seviyorum....

20 Kasım 2009 Cuma

sanki özgürlük

sabahtan beri ağlıyorum dostlar gelin alın beni
sabah insanlara kızdığım için ağladım
ben kızınca hep ağlarım
şimdi özgürlük için ölen iskoçlara ağladım
ağlarken bile özgürlük !

Belki de Mucizedir

aslında ben bugün buraya tarotçu teyzenin söylediği hayatıma mucize gibi gircek olan çocuğun girmiş olabilitesi hatta otobüsten inip elimi sıkıp naber demesini anlatcaktım.

ama yazmak istemiyorum birşey hissediyorum ama isimlendiremiyorum
sanki bu anı yaşıycağımdan umudumu kesip eldekilerle yetinmeye alışmışken bi anda girmesi herşeyi altüst etti gerçekten bir mucize olabilir belki
bütün gün ağladım ve sancılı 6 saatin ardından bir anda karşıma geçti ve tanrısal gülümsedi
ruh eşim olabilecek düzeydeydi
gerçekten beni dinliyordu
gerçekten onu dinliyordum
bıraksanız aylarca durmadan konuşabilirdik
taaki babacığım çabuk eve gel diyene kadar
ah güneş tanrısı babacığım bırak şu beyaz tenli kızını bulmuşken aşkını
bilir misiniz
ben konuşurken gözlerime bakıyordu
bu çok hoşuma gitti
daha önce kimse bu kadar anlayarak bakmamıştı
hep bir boşluk gördüğüm gözlerde
şimdi derin bir anlayış vardı
gözleri renkli falan değildi
ama ışıktan olsa gerek mavi sanıyordum
yada bir maviye inat gerçek bakıyordu
gözlerindeki ışığı farketmemeniz imkansız
o kadar parlaktı ki gülüşü
o kadar yumuşaktı ki sesi
sanki yıllardır arıyormuşumcasına.
bir insan birbirinin düşüncelerini okuyormuşcasına sonraki cümlesini bilebilir mi
biz bilebiliyorduk
bir insan aynı şeylere inanabilir mi
biz inanıyorduk
bir insan aynı kitabın aynı cümlesinden etkilenip
aynı kahinin dediklerini dinleyip
aynı tiratları ezberleyip
bir anda othello ve desdemona karakterlerinin repliklerini söyleyebilir mi
bunlar eğer mucizeyse
hayatıma hoşgeldin mucize...

19 Kasım 2009 Perşembe

Hırs ve Rekabetiniz sizin olsun,Benden uzak durun yeter.

Herhalde mutsuzluk ve yalnızlıkta rekorları egale edebilirim
O kadar ki bulunduğum çevrede herkes geçmişi yargılıyor hala...
Beni mutsuz etmekten o kadar zevk alıyorlar ki gözlerindeki ışığı görebilirsiniz
Hassaslaştım çok fazla
Kalbim çok çabuk kırılıyor
Belli etmedikçe daha da parçalanıyor.
Umursamazmışım gibi davrandıkça daha çok üstüme geliyorlar
Ben kimseye birşey yapmadım
Niyedir bu sadistlikleri
Yüzlerine gülüyorum diye canımı yakmaları neden?
Neden bu mutsuzluğum
İlla onlar gibi mi olmalıyım
Onlar gibi insanların canını yakarak suratımda iğrelti gülüceklerle mi dolaşıyım?
İnsanlara kapılarınızı açmayın sakın
Açınca içinize sıçıyorlar
Ne kadar o kapınız kapalıysa o kadar kıymetlisiniz
Şimdi dershane kaydımı başka bir şubeye aldırcaz
Yeni insanlar, yeni bir başlangıç
Bu sefer kalp kırarak
ve
Açılmayan kapılarımla
Hepinize merhaba!

17 Kasım 2009 Salı

Deri Ceket Sevdası


ya bilmiyorum ama acayip seviyorum ben bu ceketi
sen belki sevmezsin
hatta sevmezsin
anlayamıycağın kadar anlam katar hayatına bir ceket
deri ceket asidir ruhunla bütünleşir
istemeden özgürlüğü istersin
anarşi kanında çözünür
deri ceket koruyucudur
herkese karşı bir zırh gibi
yağmur bile giremez içine
akar gider üstünden
utanç kaynağı olur bir an yağmur
tenime dokunamıycağı için
deri ceket farktır
herkeste görürsün ama herkeste farklı durur
her giyen kişiliğinden bir şey katar
ben hep çıplak giyerim
tabi buna inanan sayısı çok az
çıplaktan anladıkları giysisiz
halbuki ben onu karakterimin bütün çıplaklığıyla giyerim
bakınca gözlerimde geçmişin acılarını görebilirsin
acı çektiğimi anlatmak için rimel akıtmama gerek yok
yada bayıldığım kırmızı rujumu dağıtmaya
anlarsın zaten bakınca
deri ceket aşktır
sevdiğin kişi bile deri ceketlidir
ben işte böyle yağmurlu bir günde deri ceketimle
yollarda seni ararken
her sokağın başında siyah bi siluet belirir mi acaba diye bakarak
geldim
ama sen gelmedin
gelmiyceksin
bu deri ceketli kız
hep tek başına dolaşcak o yollarda sevgilim
hemde tüm çıplaklığıyla

16 Kasım 2009 Pazartesi

Woman Trouble


Şimdi jelibonlarımı yiyorum
ama regl sancılarımdan tadını anlayamıyorum
sanırım ölüyorum ama ilk kez ölümden korkmuyorum
baktımda geride yaşayacak bişey kalmamış
yada kalmak için bir sebep
herşeyi yaşadım
biraz mekan değişimi fena olmaz be
bi bakalım solaryum ülkesi cehenneme
biraz bronzluk bana yakışır belki ha ne dersin
hem sen zaten esmer seversin
sonra bu en sevdiğim film bridget jonesun soundtrackı çalar
tabi böyle hareketli bir şarkı seçtim
seni sıkıntıya sokar mıyım
napcan zaten melankolik aşk şarkılarını
hiçbiri bana benzemiyor ki
hatırlamanı isterim her hareketimin bir melodi olduğunu
bu şarkı melodilerimin birleşimiyle ortaya çıkmış saçma sapan bir şarkı
tıpkı ben gibi saçma sapan
zaten normal olsaydım sevmezdin beni
bende sevmezdim kendimi
ama farkettimde hayatımda normal kimse olmamış
sende normal sayılmazsın yani
sonra mesela saatleri severim
senin pipoları sevdiğin gibi
ama ben o saatleri sadece hayatımı yönlendirme gücünü benden alabiliyor diye seviyorum
hiçbir zaman durduramıyorum
sürekli akıyor akıyor akıyor
ben büyüyorum
sen büyüyorsun
birlikte olmasakta büyüyoruz
sonra zaten bir birlikteliğe ihtiyaç duymuyoruz
ama sana tavsiyem şu olabilirdi
herkesi kendinin herşeyi doğru bildiğine inandır
inansınlar...
sonra saçmalasan bile seni tanrı sanıyorlar
dediğim gibi insanlar çok salak

15 Kasım 2009 Pazar

aptal kovboy


sana bildiklerini söyleyerek canını sıkmıycağım
bilipte görmediklerini söyleyerek başlıycağım
sen hiç aşık olmamışsın sevgilim
sen sadece yazmak için aşık olmuşsun
o kız'ıda sevmemişsin sevgilim
sana verdiği hatıralarını sevmişsin
senin aşkın çalıntı bir aşk sevgilim
yazmak için başkalarının aşklarına dokunduğun
dokunduğun an patlayan bir sabun köpükleri
senin bir sabun köpüğün bile olmadı sevgilim
sen hep başkalarınınkini patlattın
o başkaları bu yüzden senden intikam alamıyor
sen aptalsın sevgilim
cidden çok aptal
aşığım lan ben diye marjinal havalarda şiir yazan bir aptal
yazdığı şiirler sahtelikten bok olan kör aptal
ben çok yorgunum aptal
sen aptal olduğunu anlamıycak kadar körsün ama salla
sıkıldım sana şiir yazmaktan

14 Kasım 2009 Cumartesi

Üzülme Büyüyorsun


Benim sorunum yalnızlığımın sorumlusu olmamı kabul edemiyorum.Mesela zaman oluyor 'ya şu gerizekalı baakışlarını çek üstümden' diyebiliyorum.Ya da insanları ciddi ciddi aşağılıyorum.Ama bana hiç öyle gelmiyor.






Basit düşünceleri , tutarsız cümleleri, anlamaya çalıştıkça anlamamak istiyorum.Saçmalıyorlar genelde.Ve ben herkesi mükkemel görmek istiyorum.Belki de bu yüzden sinirlerini bozuyorum.Kendilerine çeki düzen vermeleri için.




Ama aşağılıyorsam hepsinin tembellik yapması, bi hedeflerinin bi amaçlarının olmaması bu Dünyaya bir taş kadar katkı sağlamaları ve bir taştan tek farklarının insan görünümüne sahip olmaları.Aklını kullanmayanlara sinir oluyorum ve gerçekten onlarla (Şimdilik) aynı sınıfta yer almaktan ciddi rahatsızlık duyuyorum.






Genelde yaşıtlarımın çok üstüyle arkdaşlık yapıyorum ve yaşımı sorduklarında 18 dememle biz seni daha büyük sanıyorduk demeleri bir oluyor.Bu benim yaşıtlarımın hala ergence davranışlar sergilemesiyle alakalı bir durum.Az okuyorlar çok konuşuyorlar ama boş konuşuyorlar.Aile parası yemek başka tabi.Dertleri yok, sorumlulukları yok... vs. Burda sanki ben çalışıyormuşum gibi oldu ama hayır çalışmıyorum.Ben zaten geleceğimde yaşıyorum.Gelecekteki ben şu an sorumluluk sahibi ve sorunlarını çözüyor.Saçmalamıyorum, başıma gelceklerin bilincindeyim.




O yüzden cool görünmek adına '' Carpe Diem Dostum''diyen zevzeklerin sonunu görebiliyorum.Anı yaşıyorsunda noluyor. Hayatının her anı dert oluyor.Kafan bok çukurundan çıkmıyor.Sonra 'Voodoo yardım et nolur' diye geliyorsun.Afedersin ama sana burdan verebilceğim tek yardım orta parmağım.




Genelde böyle insanlara bir kere yardım etmeniz size karşı cıvımasına sebep oluyor.Ve her defasında yardım dilenen ucuz insanlar oluyorlar.En doğrusu(tabi doğru göreceli)bu tip insanlara yardım etmemek bir kere başarırlarsa bir daha yardıma ihtiyaç duymuycak.O marjinal lafları yok carpe diem yok cart yok curt falan onları bir daha duymuycaksınız.






Biz buna olgunlaşma diyoruz.Konuyu çok saptırdım ama şimdi bağlıyım neden böyle olduğunu.İşte genelde siz olgunlaşıyorsunuz ancak bu gerzekergenler(evet birleşik yazıyorum) sizin karşınıza çıkıp' Voodoo beni çok aşağılıyorsun ' yada 'Voodoo ne bu felsefik havaların kızım yaaaa' diyebiliyorlar.




Hayır efendim.Ben kimseyi aşağılamıyorum.Hepinizi kendinizle yüzleştiriyorum.Kendi yaptıklarınızı söylüyorum ve siz kendinizden utandığınız için ben aşağılıyor oluyorum.Yapmasaydın şimdi bana paşa paşa cevap verebilirdin ama nerde be güzelim.Bak anca imdat çığlıkların duyuluyor.Üzülme büyüyorsun.

''O Kız'' Ben Olmak İsterdim


o kız ben olmak isterdim
uğruna şiirler yazdığın
büyük bir aşkla beklediğin
aMa hiç tanışmadığın

o kız ben olmak isterdim
şarkı söylerken uzaklardan O'nu çağırdığın
ama hiçbir zaman cevap alamadığın

o kız ben olmak isterdim
fransız filmlerini sevmene sebep olan
jason mrazın şarkılarındaki
ulaşılmaz sevgilin

o kız ben olmak isterdim
ruhunu kızın kalbine bıraktığın
istesede kaçamıycağı gerçeklik olan
seni , kendini bıraktığın
o kız

işte o kız ben olmak isterdim
kutsal aşkını ben yaşamak isterdim
doyumsuzluğunu tatmak isterdim
her defa yeni bir sen'e aşık olmak isterdim

keşke,
o kız ben olsaydım...

12 Kasım 2009 Perşembe

Dersler Bazen Saçmalatabilir


denge şartlarına göre üstümdeki kuvvetlerin bileşenleri sıfır olmalıymış
bu kısır döngüye eşit olmakla beraber
hayatımda uygulayamayacağım bir şart
üstümde bu kadar baskı vakrne ve hepsi aynı yönde etki ederken
ne kadar zıt yönde etki etsemde
bileşke hep kuvvet yönünde

dinamik direncim bile hala doğrusal şekilde
polar yapıda bir hatunum
hiç bi zaman bağların vektörel toplamı sıfır olmuycak
doğal olarak bende apolar olmıycağım

protein sentezinde bile kendini eşleyen mesajcı bir sarmal parça varken
ben ancak kod ve kodon veren DNA kadar yalnızım

parabolde bile deltayı sıfırlayınca
x grafiğini tek noktada kesiyor böylece eğri birbirine simetrik oluyor
o bile ruh eşini bulabiliyor

açıortayda kenarlara dik inince bile diklerin büyüklüğü eşit oluyor
hayatın her yerine dik indirdim ama hala bi eşim yok

savaşlar bile barış için yapılıyor
kalbim her zaman soğuk savaş yanlısı hiç çarpışmadan masa üstünde imzalıyıp bitiriyor

yada beni bunları yazmaya yönelten dersler artık ruhumu bozuyor?


not:fotoğraf tamamen geçen yıl ki defterimden bir örnektir

son kez görmüş olmam dileğiyle


rüyamda seni gördüm gerizekalı eski sevgilim sayın DERT
gerçekten de başıma dert olmuştun
ama rüyamda çok dertliydin be güzelim
hiç üzülmedim
bir tek sana karşı sadistim
yada herkese
ama hepsi senin yüzünden oldu
insanlara güvenemiyorum
hiç birine içimden gelenleri söylemiyorum
hep dilimin ucuna geliyor
dilimin ucunda senin tadını alıp geri yutuyorum
hayır seni asla özlemiyorum
yalanların ihanetlerin hepsi sana olan sevgimi tutkumu sadakatimi kırıp attı
ve biliyor musun ne hatırladım
sana hiçbir zaman sevgilim dememişim
hep gitmenden korkarak sevmişim
yaşayamadan seni sevmişim
sadece seni yaşatarak
kendimi feda ederek saçmalamışım
keşke bıraksaydım da ölseydin
bıraksaydım da kök salmasaydın
kuruyup gitseydin karanlığında
ne kurtarmaya çalıştım ki çürümeye başlayan ruhunu
bilseydim zehirli bi sarmaşık olduğunu
elimi bile sürmezdim toprağına
nerdeyse bir yıl olucak hayatımın utanç kaynağı dert
16 kasım geliyor
lanetli ölüm yıldönümü sevgimizin
seni kurtarmak için avuçlarıma aldığım gün o
yada avuçlarıma aldığında kurduğun tuzakla beni sarmaladığın gün
ama artık geride kaldı o lanet
yendim seni tek başıma
kimse yardım etmedi
çabalarımı baltaladılarda noldu sanki
daha da güçlendim
seni seviyorum dert
ailemin veremiyceği bir hayat dersi verdin
senden sonra kimseye güvenmemem gibi
teşekkürler dert
artık gerçek aşk kavramı yok hayatımda
seninle gömüldü ve üstüne bir bardak yağmur içildi...

11 Kasım 2009 Çarşamba

Hiçbir Zaman Geçemezsin Gökkuşağının Altından

sonra işte özdemir asafın şiiri geldi aklıma
duymak istediklerimi söylemiyorsun hiç diyordu bir şiirinde
evet söylemiyorum ,
söyleyemiyorum

kibirlenip kendini tanrı sanma istiyorum
ne kadar şımarmam desende
içindeki cüce koskoca bir dev olcak sözlerimle

güvenmiyorum ki hem sana
zaten 2 şansınıda kaybettin
evet, sana ancak şansı ben verebilirim
hayır , kesinlikle sen değil
ve evet sen tutarsız ve güvenilmezsin

akbabalar etrafımda
son nefesimi veriyorum sanıyorlar
üstüme üşüşmeye gelcekler
aç karınlarını doyurmamı bekliycekler

aptal değilim ki
bana bakışlarının ne kadar pis olduğunu görmemezlikten geliyim

bugün bir kız geldi arkamdan
henüz 5-6 yaşlarında bir kız çocuğu
kırmızı bir montu vardı
saçlarını tutan bere de olmasa bu kasvetli havada gökkuşağı oluşturabilirdi
bana hafifce dokundu ve 'EBE!' diye çığlık attı
bense sadece baktım
tepki bile veremedim bu hayat sevincine
onun yanında bi ölü kadar umutsuzdum...

şimdi yağmuru bekliyorum beethovenı dinlemek için
belki gökkuşağı çıkarsa
tekrar renklerimi bulabilirim
ama biliyor musun elbette biliyorsun
gökkuşağının altından geçince dileklerin kabul olurmuş
bunun yalan olduğunu bilmiyorsun ama değil mi
çünkü ne kadar koşarsan koş
hiçbir zaman geçemezsin gökkuşağının altından...



son not: gökkuşağı yağmur damlalarının güneş ışığını kırmasıyla oluşur ve doğal olarak gözyanılsamasından başka bir şey değildir bunu duyduğumda çok üzülmüştüm hiç bir zaman dileğim kabul olmuycaktı.

9 Kasım 2009 Pazartesi

sen,ben ve küçük pirayemiz


laylayloyloy
ne zaman mutlu olsam
bu saçma sözcükleri kullanıyorum
evet sanırım içimde olmayan bir aşkın tohumlarını büyütüyorum
sonbahar yağmurlarıyla besliyorum
bunlar benim gökyüzünden düşerken bıraktığım gözyaşlarım
şimdi başka bir aşkı umutlandıryor
çok ilginç kendi ütopyamda bu aşk
bir tek ben biliyorum o bile bilmiyor
gözleri çok derin çok çok derin
dudakları tanrısallaşmış
ulaşılmaz ama ulaşılsaydı sevmezdim ki
sanki kilometrelerce yüksekten aşağı düşüyormuş gibiyim
korku yok
huzur var sadece..
otobüste yer kalmayınca ters yönde gitmek gibi o düşüşler
en azından ben öyle sanıyorum
mesela ikimizinde film izleme gibi pis bi huyu var ama özellikle fransız filmleri
belki de aşkı fransızca sanıyoruz
aşkın dili var mıdır ki
bu da ayrı bir konu
bebek adımlarıyla yaklaşıyorum o sıcak nefesine
çok ritmik bir ses nefes alışın
sanki her hareketinde şarkı söylüyorsun
az kaldı sevgilim senin yanına gelmek için çalışıyorum
birgün birlikte sen, ben ve küçük pirayemiz beyoğlunda
ellele nisbet yapabilirz de ama şimdi ders çalışmam gerek sevgili sevgilim
yanına geliyorum az kaldı

8 Kasım 2009 Pazar

belkide geymovır


artık saçlarımı kestirmek için tereddüt etmiyceğim
ince parmakların taramıycak hiç bir zaman saçlarımı

artık ağlayabilirim rahatça
gülmek yakışmıycak nasılsa senden başkasının gözlerindeki gülüşüme

artık konuşmayabilirim
sen gibi dinlemiycek kimse

artık sevmeyebilirim
sevgim bir tek sana yakışıyordu

artık şiir yazmayabilirim
zaten berbat yazıyordum

ama sen seviyordun diye

artık sonbaharı özlemeyebilirim
seni hatırlatıcak diye korktuğumdan

artık gökyüzünün mavisini anlamdırmama gerek yok
senin gözlerin gibi öpüp geçmiycek ne de olsa

artık uyuyabilirim
yarın sınavım var diye..

6 Kasım 2009 Cuma

4 dakika 53 saniye


coldplay dinleyip bulutlardan bacaklarımı sarkıtmak kadar güzel
şimdi size bakıyorum
elimde bir sigara var malum açık hava zaten
o kadar umut doluyum ki nedenini bilmiyorum

sanki herşey bitmiş ve sonu yaşıyoruz

birazdan sen geliceksin oturduğum buluta
seni görünce heyecanlancam
çünkü ilk kez yanyana olcaz
ama hiç belli etmiyceğim
sen elini ayağını nereye koycağını bilemiyceksin
benden fazla heyecanın

gözlerine bakınca kaçırcaksın bakışlarını
sanki aklında başka birşey varmış gibi

ama olmadığını ikimizde biliyoruz
dediğim gibi artık sonu yaşıyoruz
yetişceğin bi toplantın yok yada evde bekleyen biri

herşey burada bitcek birazdan bizde yokolcaz
tıpkı aşağıdakiler gibi
herşey 4 dakika 53 saniye için

eğer gerçekten seviyorsan sonsuzluğa ulaşırız

ama inanmıyorum sevgine
beni inandırabilir misin
vazgeçip gidedebilirsin

ben kabul ettim ölümü

hala gözlerime bakıyorsun hala gözlerine bakıyorum
sıkılıyorum belirsizliğinden
çıplak ayaklarımı izliyorum

kimse konuşmuyor
zaten bizden başka kimsede yok
sesini duymak istemediğim için kapattım hoparlörü
eğer sesini duyarsam yapamıycağımdan korkuyorum
düşüncelerini duyabiliyorum sadece

çelişkilerdesin bir ergen gibi

ve sen seviyorum diyorsun
sadece yaşamak için
ben gözlerine bakıyorum yine
ve gülümsüyorum sadece

hafifçe eğilip aşağı bırakıyorum kendimi
senin korkudan gelmiyceğini bildiğim için
ben inanmadığım için aşağı atlıyorum

sen gelmiyorsun

son 1 nefes alabilmek için
ama bilmiyorsun sevgilim
seni kandırdım sen yokolucaksın

benim kanatlarım var artık
seni değiştirdim o kanatlara sahip olabilmek için

ikimizde çok yalancıyız

ve sanırım bu yüzden birbirimizden gidiyoruz




biterken: coldplay: fix you: şarkı 4 dakika 53 saniye

5 Kasım 2009 Perşembe

Hayat bana vermen için evlenmeli miyiz?

Hayat çok edepsiz.Üstüme çok geliyor. Yalnızım. Hemde gerçek yalnızlık. Bildiğin kimsem yok.
Biriyle iki dakka sohbet etmeye çalışsam derdimi falan anlatmak istesem; hemen kendi derdini anlatmaya başlıyor.Ben yine mal gibi dinliyip yardım ediyorum.Ama kimse bana yardım etmiyor.Sanırım biraz ilgi istiyorum.Bu satırları yazarken ağlıycağım hiç aklıma gelmezdi.Kimsenin beni sevmesinide istemiyorum derken bile insanların beni sevmesini çok sevmesini istiyorum. Ama bak buraya yazcak kadar derdimi burda anlatcak kadar yalnızım.Zaten ben inanmıyorumda buraya insanlar beğenilmek için yazsın çok yalnızlarsa yazarlar.
Hayat cidden çok adaletsiz.Hiç bir zaman istediğini vermiyor sana.Sadece gösteriyor orospu.Elletmiyor. Dokunmak istesem imkansızlaştırıyor.Hayat illa bana vermen için evlenmeli miyiz.?
Sanırım daha fazla yazamıycağım...

4 Kasım 2009 Çarşamba

ekşi zamanlarım


sana yaklaşmak imkansız
tanrım bu nasıl bir ego
sana çok kızdım
ilk kez kızdım
saçmalaman hoşuma gitse bile

sadece sana kızdığım için
sonbahara kızdım
sen sonbahardın çünkü
sana kızdığımı öğrenmen için yeterdi
sonbahara kızmam


kalbimi bu kez çok kırdın

saçmalaman hoşuma gitse de
kalbimi kırıyordu duvarlarına çarpıp
enerjiye dönüşüp kayboldum
einsteinın rüyasını gerçekleştirdim
hepsi sana kızınca oldu

beni bir daha sakın kızdırma küçük adam
istanbula atom bombası atmak istemem

2 Kasım 2009 Pazartesi

Küçük Adam'a

Kovsan da gelcem sana Küçük Adam
Mutluluk sanki senin burnunda
Galiba bu şansı ben alabilirim
Belkide benimsindir Küçük Adam

Belki de Tanrı Sensin
Görmeden sevebiliyorum
Dualarım ruhuna ulaşıyordur Küçük Adam
Sen yazıyorsun ya zaten o duaları

Çavdar Tarlasında Çocuklar

Sen hala düşmedin o tarladan
Gitmedi masumiyet gözlerinden
Sende gitme o zaman

Sen hiç büyüme Küçük Adam
Hep o tarlada kal.

Kişilik Değişimi

sanırım biz geç kaldık birbirimize
yada sen erken geldin beni bulmaya ben daha yokken
bence bir önemi de yok
rakamlar nedir ki sanki...

biz birbirimizi tamamlamak için varız
bugün olduğu gibi
sen peterpandin bense voodoo
yerinde olmak isderdim dedin
yerimi verdim çünkü seni sevdim
şimdi ben peterpan sen voodoo
başka derdimiz yokmuş gibi


sanki hayatımız eğlenceymişcesine
birbirimiziniz
bu kişilik değişiminde