24 Kasım 2010 Çarşamba

Kişiliksiz'e Mektuplar 8

Sevgili Sezar,

Hızla birbirimizden uzaklaşıyoruz.Bu kötü.

Ve ben bir şekilde çabalasamda sen aynı şekilde bana geri dönmeyince artık konuşmak istemiyorum.Hatta senin konuşmak istemediğini düşünüyorum.Ki görünen gerçeklik öyle.Bu mektupları benimle birlikte okuycağını da düşünmüyorum.Ve bu yüzden hayal kırıklığı yaşıycağımı da düşünmüyorum.Eğer kurduğun hayallerin yerine başkasını koyarsan hayal kırıklığı yaşamazsın.Savaşmadan pes etmeyi sindiremem demiştim.Ama şu aralar hiç savaşmak istemiyorum.Senden çoktan kabullendiğin için bu durumu umursamıyorum.



Dün gece konuştuktan sonra mektup yazmak isterdim ama sen konuşmayınca daha doğrusu o kadar mesajlarıma ve aramalarıma cevap vermeyincede bende kendimi uykunun güzel kollarına teslim ettim.Her zaman söylediğim gibi uyuyunca geçer.Keşke seninle tanışmayıp 10 Haziranda uyumaya başlayıp bu sabah uyansaydım. Böylece canım yanmazdı.Hala sevgi diye birşeyin bir sonraki sevişmeye kadar kendini göstermiyceğine inansaydım keşke.O zaman daha mutlu olurdum, insanlara daha çok güvenirdim.Çünkü tüm erkekler aynı olurdu ve hayatım onları oldukları gibi kabul etmeyle geçerdi.Oldukları gibi...Uçkuruk peşinde...Duygusuzca...



Okula kaydımı yaptırmadan üst sınıfların bana kibarca sarkıntılık etmelerini hoş karşılayabilirdim, ama çok rahatsız ediciydi.Gururum okşanmadı.



Aziz Nesin demiş ki ''Üşümek varsa bu sıcaklığın yokluğu, karanlık varsa bu ışığın yokluğu.Eğer her yer karanlık ve sen üşüyorsan işte bu 'O'nun yokluğu. İzmirde yaz ama ben donuyorum.



Öldürdün beni Sezar, yaşatmadın, nefes almadım...



V.



04.09.2010 Saat 14:05

Kişiliksiz'e Mektuplar 7

Sevgili Ölümsüz,

Sabah 6'da İstanbul'a gidiceksin.Ve biz daha az görüşceğiz.Bu az görüşmelere ne kadar sıcak bakıyorsun bilmiyorum ama her zaman gözden uzak gönülden ırak en yakın sapak nerede lan o zaman gibi cümleleri düşünmeye sevkeder beni.



Dün yazdığım mektupta sen olmasan olmaz mıyım? sorusunun cevabını gece ağlayarak uyandığımda bulmuştum.Sensiz olamam.Olurum ama yaşadığını bildiğim sürece.Nefes aldığını bilmem gerek...



Sana rüyamı anlatırken eksik anlattım bana dokunduğunda değil,beni öptüğünde balığa dönüştün,ama ondan önce bir kamlumbağa ve yengeç büyüklüğünde karafatma oldun.Hepsinde elime aldım seni.Bu aslında ne olursan ol seni sevdiğimin ve seveceğimin göstergesi.Çünkü hiçbir zaman o hayvanlara dokunamam.Balığa dönüştüğünde can çekişerek öldün.Ve uyandığımda ağlamaktan gözyaşlarım yastığımı ıslatmıştı.



Şimdiden sıkıldın bence...Başka şehir olayı çok zor...Ve sen az konuşcağımız ve az görüşceğimizi kabulleniyorsun.Ben sürekli tek taraflı bir çaba gösterdiğimi düşünüyorum.Ararım konuşuruz falan diyorum, yalnız kalırsam diyorsun.Sen böyle söyleyince canım hiç aramak yada senle konuşmak istemiyor.



Ama bildiğim birşey varsa ben gelmezsem sende gelmiyceksin.Bundan o kadar eminim ki.Korkuyorum...(Ki öyle de oldu.'Yazarın Notu')



Sanırım doğum günümü nezaketen telefonda kutlarsın.(Ki kutlamadı bile'Yazarın Notu')Birçok bahanen olur.Bende kabullenirim durumu falan...Zaten ondan sonra da çok konuşmamaya başlarız.Bir süre sonra tamamen koparız...Belki seneye kadar beklememiz daha iyi.Hala değişmemişsek,beklentilerimiz ve isteklerimiz aynıysa hayat bayram olabilir.Ama hiç sanmıyorum...Gördüğüm kadarıyla en azından...Seni çok fazla seviyorum.Ama bu vazgeçmeme engel mi bilmiyorum...



V.(İzmir)

03.09.2010 Saat:00:41

Kişiliksiz'e Mektuplar 6

(İzmir Güncesi-Burada plakalar 35)



Sevgili Kahramanım,

Arabayla yapılan uzun yolculukları sevmiyorum.En azından yalnızsam.Tüm yol seninle konuştuk zaten ama yine de çok yorucu olması sevmemem için bir sebep.



Sabah yada gece mektup işini hallettikten sonra uyudum ve rüyamda seni gördüm.Bugün anlatıcaktım ama komünikasyon sorunumuz var biliyorsun.O yüzden mektubuma yazıyorum.Çünkü anlatmamı istemedin.



Simsiyah bir oda düşün. Önümde sırtüstü gözlerin kapalı yatıyorsun.Yerdeyiz.Yüzüm yüzüne paralel olcak şekilde üstüne eğiliyorum.Çok kısık bir sesle ''Gözlerini aç '' diye fısıldıyorum.Ellerim yüzünde ve gözlerini açınca gülümsüyorum.Ve sonra uyanıyorum.Tıpkı izlediğimiz 'Pretty Woman'' filmi gibi.Aşık olmadığım kimseyle öpüşmüyorum.



Merak ediyorum da bu mektupları okuyabilcek misin?Günden güne inancımı kaybetmeye başladım İstanbul konusunda.Bunun sebebi kontrolüm dışı engeller olması aslında.Bazen de benim...Gerçekten gitmek istediğimden emin değilim.Hele son iki gündür.Bana karşı tutumun geçmişindekilerle birlikte değişiyor.Ne istediğini bildiğini sanmıyorum.O yüzden bazı şeyleri riske atmaya korkuyorum.Ve senin kararsızlığınla mantıklı davranıp gitmekten vazgeçme isteğim doğuyor.Niye gideceksin ki ? sorusunun cevabının olmaması yada bir hiç uğruna mı ? yada hala geçmişinin yönlendirdiği bir adam için mi ? olması hatta bu cevapların olma ihtimali bile beni caydırıyor.



Ve iki gün öncesine kadar yokluğunu hissetmek beni korkutuyorken şimdi ne hissettiğimi bilmiyorum.Gerçekten sen olmazsan olmaz mıyım ? diyorum kendime ve cevap vermek istemiyorum.Çünkü ''Olamam'' demek istesem de aklımdan ''Ben ne dağları aştım bir yokuş mu koycak kızım V.'' diyorum.Bilmiyorum. Seni seviyor muyum ?



V.

02.09.2010 Saat 22:50

22 Kasım 2010 Pazartesi

Kişiliksiz'e Mektuplar 5

Sevgili Sen'im*,

Bu satırları park etmiş olduğumuz bir istasyondan yazıyorum.Biliyorsun İzmire gidiyorum.Evden çıktıktan sonra sana ''Hiç mutlu değilim'' dedim.Adı lazım değil hatunun sana geri dönmek için çabalıycağını hissetmişim resmen.Aslında ölüceğimden korkuyordum.Kaza da falan.Ama ona geri dönseydin ölürdüm zaten.



Bugün geçmiş konuşmalarımızı açınca içim acıdı.Sana o kadar kötü davranmama rağmen sürekli alttan almışsın.''Neden bu kadar yaptığıma hala yanımda kaldın?'' dediğimde, ''Cevabını bilmiyorum.''dedin.İyiki bilmiyorsun.Bunun cevabını verdiğin zaman benden vazgeçerdin çünkü.



Hayat sanırım çocukluğumdan beri bana koyuyor ha ne dersin ? Her defasında bir gerçeği farkedip isyan çıkarmışım.



İlk değil aslında ama ilkmiş gibi davranıp bugün ilk kez doğmamış çocuklarımız hakkında konuştuk.Gerçekten iyi ebeveynler oluruz.Onlara masal kitabı almak ismiyorum çünkü her zaman iyiler kazanmıyor.Benim yazdığım masallarda kötüler iyilere karşı değil.Hayaller gerçeklere karşı.Tıpkı sen ve ben yani biz gibi.



Bugün ki iyi geceler mesajımda ''Sevmemek için sebebin çokken, sevmek için nedenin yokken beni nedensizce sevdiğin için teşekkür ederim.'' dedim.Cevabında ilk kez bana adımla hitap ettin.Sence bu bir gelişme mi ? Yoksa birşeyler değişti mi bugün o yüzden mesafe koyup adımla hitap ettin.

Bütün yol boyu yıldızlara baktım.Belki biri kayarsa dilek tutarım diye. Dileğimi biliyorsun...

Hep yanımda kal...

Senden sonra bütün fikirlerim rönesansı yaşadı.Seninle konuşurken hayat anlamlı sanki.Nefret ettiğim o ''insanlar'' bile gözüme iyi geliyorlar.Ama sen yokken insanlara ızdırap oluyorum.Olmamak için seni düşünüyorum.Bunları yüzüne söylemek çok zor benim için.Ama şu anda yapıyorum. '' ''

V.

01.09.2010 Saat : 05:29

Kişiliksiz'e Mektuplar 4

Sevgili Mükemmel Eşim,
Bugün için anlatıcak çok şeyim var.Beni portreleyip,yeniden resim çizmeye başladığın gün bugün.Ben hala bizi tamamlayamadım.''Bana yeniden resim çizdiren kadın'' dediğinde gözlerim doldu.'' ''

Donra saçmaladık yine,söz kilo almadan kucağına oturmuycağım.

Ama bir kez daha beni Sünger Bob'a satma bozuşuruz.

Bana söylediğin cümleleri mektupta sonsuzlaştırmak istiyorum.

''Seni seviyorum.Senin beni sevmeni seviyorum.Ben seni,Senin beni 'Ben iyi niyetliyim'diye değil,kendi içinden geldiği için,seviyorum.'' dedin.Bende bizi seviyorum.Biz olmak bizden başkasına yakışmıyor.

Bugün evlilik konusu açılınca bana ''Birgün gelicek sabah kalktığında ilk göreceğin surat ben olucam diye korkuyorum.Bunu haketmiyorum.''dedin.Bence senden başkası haketmiyor eş olmayı.Ve inan her sabah uyandığımda göreceğim tek yüzün senin yüzün olmasını isterim.Keşke bana güvensen, biliyorum çok zor ama isterdim.Çünkü o güveni sen bana verdin.

Geldiğimde sana Koala gibi sarılcağımı söyledim.Bunu okurken yaptıysam eğer beni öp.Unuttuysam da öp.

Bugün Dorothy'nin Kırmızı Ayakkabılarının ne işe yaradığını öğrettim.Bir çift bizde alalım çok özleyince geliriz yanyana.

Tanıştığımız günden emin değiliz ama 9-10 Haziran gecesi kutlamaya karar verdik.Sakın unutma götünü keserim!

İkimizinde yanaklarımızı şişirdiğimiz fotoğraflarımızı koymak istediğimde bana hayır demedin.Bana hiç hayır diyemiyorsun.Seni bu yüzden çok seviyorum birde.Ama istemediğin şeyleri yaptırmıycağım sana hayatım.Seviliyorsun.

Sana ''Hayata geliş amacım sensin.''dediğimde böyle büyük bir şeyi kabul edemiyceğini söyledin.''Birlikte olduğumuz sürece hayata geliş amacım sensin.''dediğimde kabul ettin.Aslında aynı cümle.Çünkü seni hiç bırakmıycağım.

Bugün sana Frank Sinatra sevgimden bahsettim.Senin sevdiğini bilmiyordum tabi.''Yokuş aşağı yürüyorum mutlu bir nakaratla''.Evet, ''Singing in the Rain'' şarkısının sözleri.Sonra şarkıyı Gene Kelly'nin söylediği filmin videosunu gösterdiğimde çok mutlu oldun.O heyecanını görünce çok mutlu oldum.

Ha birde bugün telefonda çok güldüm.

''Hııııııııııııııı...!'' (:

'' ''

V.
31.08.2010 saat 04:34

Kişiliksiz'e Mektuplar 3

Sevgili Meleğim,
Son iki gündür birbirimizi yiyoruz.Daha doğrusu benim süper şizofrenik kıskançlıklarımı görüyorsun.Ama elimde değil napıyım ? Seni o kadar çok seviyorum ki bir başkasını sevmeni kıskanıyorum.Başkasının seni sevmesini kıskanıyorum.Çünkü benden daha çok sevebilir diye korkuyorum.Tabi benim gözler kararıyor o zaman.

Bugünkü muhteşem kavgamızın kahramanlarına sevgiler.Onlar olmasa kavga edicek sebebimiz olmıycak!

Seni kaybettim sandım bugün.''Bunu unutmuycağımı bil.'' dedin ve zaman durdu sanki o zaman.Bir anda sıradanlaştım senin için.Hiç kimse oldum sandım.Ölüm gibiydi o dakikalar.

Sonra bana ''Kullanmayın beni,zarar vermeyin...''dediğinde nefes alamadım.Kalbimin üstüne biri yumruk indirdi sanki.Gitmen kabusum olurdu.

Kendimi suçlarken ''Yapma kahroluyorum'' dedin.Bütün kaslarım kitlendi.O kadar şeye rağmen hala beni seviyordun ve bu beni çok kötü hissettirdi.O kadar üstüne geldim ve sen hala bulunmaz hint kumaşı muamelesi yaptın.Gerçekten seni hakedicek naptım?

O kadar düşüncelisin ki...''The Kills''i unutmadın.Onlar benim mükemmel çiftim.Ve sen tıpkı onlar gibi olmamızı söylediğinde bu dünyada uğrunda ölüncek biri olduğunu gördüm.Bu senden başkası olamazdı.

Bazen mükemmel çiftmişiz gibi hissediyorum...

Tüm hayatımı biliyorsun nerdeyse.Ve o kadar merhametlisin ki...

Uçabilirim ama kanatlarını bana vermelisin.Karanlıkta parlayabilirim ama senin ışığını istiyorum.Sevebilirim ama kalbine ihtiyacım var.Benim olmaya geldiğin günü kutsa.Meleklerin kanatları seni bana getirdi.'' ''

Meyve tabağındaki Vişnen V.

30.08.2010 Saat 05:01

Kişiliksiz'e Mektuplar 2

Sevgili J&B,
Bugün beni çok kırdın, kızdırdın, üzdün ve sonra kalbime dokunup affettirdin.Aslında mektuplarımda başkasının isminin geçmesini sevmiyorum.Çünkü o isimleri bile bu özel şeyde kıskanıyorum.

O çocuğu kıskandım bugün.Şimdi erkek o falan diyceksin ama şöyle birşey var seni benden çaldı.İki saat tam iki saat onunla konuştun ve bana tek kelime etmedin. O pezevenkte iyi sardı sana.Başka arkadaşı yokmuymuş gitsin onlarla konuşsun hayret birşey.

İnkar ede ede bir hal kalsanda gittin onun için S. hesabı aldın.Bir de gelmiş bana '2Sen rica etmedin ama'' diyorsun.Götünüzü keserim ikinizinde.Benim Keşkelerim Ricadır.Bunu bilmiyordun(?) öğrendin.Ama ben o sırada paramparça oldum.Sonra kavgada uzlaştık gittin o domuzla konuştun yine şalterlerim attı.Bende gittim nisbet olsun diye Yan Flütçümle konuştum.Zaten sevmiyorum çocuğu birde sahte sahte ''Ehheh ben seni çok merak ediyorum'' falan dedim.Az daha götümü veriyordum sayende.Bir daha yapmaki ilgiyi orospu çocuklarında aramıyım olur mu Küçük Prensim?

Biliyorum bugün kalbini kırdım.Bilerek yaptım.Ama sonra çok üzüldüm.Çünkü çok aptalcaydı.Ve sen hala beni sakinleştirmeye çalışıyordun.''V., ben erkeklere ilgi duymuyorum,kızlarada ilgi duymuyorum,sadece sana ilgi duyuyorum.''dediğin anda bütün gri bulutlar dağıldı ve güneş bana gülümsedi.

Hala çocuk gibiyim.Küçükken birisi en yakın arkadaşınla arkadaş olunca kıskanırdın ya öyle işte.

Sonra bugün bana vericeğin hediyeden bahsettin.Ama ne olduğunu söylemedin.Çok merak ediyorum...

Ayrıca doğum günüm içinde hediye düşünüyormuşsun.Kendimi kötü hissettim.Bazen soruyorum seni haketmek için ne büyük bir iyilik yaptım acaba diye.Çünkü senden önce insanların sevişmeden birbirlerini sevemiyceğini falan düşünüyordum.Öyle olmadığını gördüm senden sonra.Hatta insanlara tavrım falan çok değişti, tüm fikirlerim alt üst oldu.Bu iyi birşey.

İyi ki varsın, iyi ki hayatımdasın.Hiç gitme hep yanımda kal.

'' ''
V.
29.08.2010 saat 03:20

Kişiliksiz'e Mektuplar 1

Sevgili Küçük Prensim,
Bu sana yazdığım ilk mektubum.Bundan sonra her güne yeni bir mektup yazıcağım.İmlam kötü.Kusura bakma,rencide etme.

Az önce sana Frida'nın Diego'ya yazdığı mektuptan alıntı yaparak başladım.Evet yanlış yazdım şu an çünkü başlamadım, mesaj attım.''Gecelerim sana uçabilmek,uykudan seni sarıp,sarmalayıp bana getirebilmek için kanatları olsun istiyorçUykunda, yanıbaşımda olduğunu hissedeceksin ve kolların sen uyanmadan beni saracak...''diyordum mesajımda.Sende ''Bu harikaydı.''dedin.Evet Frida gerçekten harika bir kadın...

Sakın hayallerimi yıkma.Beni piç gibi ortada bırakıp gitme.Amerika'ya gidicez.Elini hiç bırakmıycağım tıpkı Lunaparka ilk kez gitmiş bir çocuk gibi...

Ben senin küçüğünüm.Kimse beni senin gibi, küçük bir kız çocuğuymuşum gibi sevmedi.O yüzden çok şımarıklık yapıyorum senin yanında.Hem ben daha büyümedim ki !

Bugün üstüne gelmedim.Sabah telefonunu açtığında sesin çok güzeldi.Böyle şaşkınlıklı mutluluk gibi.Tabi adı lazım değilli sürtüğün bizim 5. şarkımızı iletisine yazmasındaki sebebin hesabını sorcağımı beklemiyordun.Bu cümleyi anlamadın bence.Neyse.Ama ben o sesini çok sevdim.Sakın benden esirgeme sesini!(Başım ağrıyor bahanesiyle açmadın, çok bozuldum haberin olsun.)

Mektubumu 5. şarkımızı dinleyerek bitiriyorum.Birgün birlikte çıkcağımız evimizde bir odamızı kırmızıya boyatalım.Ama duvara isimsiz yıldızı biz çizelim.

'' ''

V.
28.08.2010 Saat : 02:46

18 Kasım 2010 Perşembe

Kişiliksiz'e Mektuplar


Yazı dizimin adı Kişiliksiz'e Mektuplar. Fazla çarpıcı bir etki yarattı.Bir çok okuyucum Kim bu Kişiliksiz ? tepkisini verdiler , çok merak edilen bir kişilik oldu bir anda.


Ama o kişiliksiz.Henüz kişiliği oturmamış birisi.Çok normal aslında.Eğer hayatınızı tek bir şeye adarsanız diğer her şeyden kendinizi soyutladığınız için gelişen hiçbir şeye ayak uyduramazsınız.Hele ki böyle bir zamanda, hiçbir şey durağan değilken ve en aktiflerimiz bile yetişemezken hayatının büyük bir kısmını tek bir kişiye adadığı için kişiliği hala lise çağlarındaki kadar kalan birisinin, bu çıkmazdan kurtulup tabiri caizse nasıl ''Ne oldum Delisi'' olmasının ve bu süreçteki evrimini benimle hızlandırmasının öyküsü aslında bu.


Kendi kişiliğimin oturduğunu iddia eder bir konuşma oldu bu ama en azından ne olduğumu biliyorum.Ki bence insanın başkalarının ne gördüğünün değil de kendini aynaya baktığında nasıl gördüğü önemlidir. Bu kibir değil gururdur.


Kişiliksiz henüz yolun başında.Daha büyüycek,büyüdükçe farkedicek.Şimdilik kendi egosunu tatmin etmekle, genelin oluşturduğu kavramları değiştirmekle meşgul.Eminim ki varolanı değiştiremediğini, ama değiştiğini farkedince anlıycak.Henüz bir gururu oluşmadı.En ufak iltifata götü tavana vururken, en ufak bir hakarete alınan birisi. Dediğim gibi büyüycek. İltifat yada hakaretlerin sadece harflerden olduğunu anladığında gerçekten büyümüş olcak. O zaman kibiri bir kenara bırakıp bir gurura sahip olcak.


Ve ona yazılan mektuplar...


Ben yazdım.Sırf içimden geldiği için.Sırf o çocuksuluğuyla duvarlarımı kırabildiği için.Kendimi o kadar diplere sokmuştum ki en büyük savunmam karşımdakini aşağılamak olmuştu. Çok uzun süre bu aşağılayanan benim olduğuma inanmadığı için yanımda kaldı.Ki bende değildim. Her yaralı ayı gibi saldırıyordum o kadar.Daha önce geçen olmamış mıydı bu duvarları. Denemişti çok uğraşmıştı ama savunmamı yıkabilcek kadar geçmişimi unutamamıştım, bu acıdan tatmasını istemediğim için savunmayı bırakmamıştım. Bu kadar savaş stratejisi yeter.


Seviyor-d-um. Ben kimseye vermediğim kadar değer verebiliyordum ve ilk kez dalga geçmiyordum.Ben sevmeyi becerebilen insanlardan değildim çünkü severken kırardım çünkü. Bu sefer kırmıyordum.Tıpkı bir sırça köşkmüş gibi kırılmaması için çabalıyordum.Zaman geçtikçe parazit gibi beni yokettiğini farkettim. Ben çabalıyordum ama artık ne için çabaladığımı bilmiyordum.Bu rutin bir alışkanlık haline gelmiş, hiçbir heyecanı kalmamıştı. Bu sefer heyecan katmaya çabaladım. Olmadı. Bütün hayal gücümü çalmıştı. Bütün yaratıcı fikirlerimi kendi fikriymiş gibi benimsemişti. Yanında olmak istediği insanların yanındaydı ve ben geri planda hiç olmamış gibiydim.


Her şeyi kabul ederim ama aptal yerine koyulmayı asla.Hele ki beni kullanmaya çalışanlardan nefret ederim.


Onun amacı ''Herkesin Onu Sevmesi'' idi. Bu yüzden dikkat çekmesi gerekirdi. Çünkü kimse boş insanları sevmezdi. Eh o kadar boş insan varken biraz dolu gibi görünen birisine ihtiyacı vardı kendini doldurmak için. Bu aptal benim sanırım. İnsanların yaralarımla oynamasına izin veriyorum çünkü.Kimseye anlatmadıklarımı anlattım.Kimsenin hakkımda bilmediklerini biliyordu. Çünkü ona GÜVENMİŞTİM. En büyük aptallığım buydu.Doğal olarak da en büyük pişmanlığım.


Ve bu yazıcağım sözü layıkıyla yerine getirebilen birisi.


Herkes seni seviyorsa mükemmel bir ‘yavşaksın’ demektir.(Alıntı)


Yarın ilk mektubu yayınlıycağım. Ve nasıl biriymiş gibi olduğuna inandırdığını ve yazı dizisinin sonlarına doğru aslında ne olduğunu birlikte görüceğiz..


Ben şimdi valizimi toplamalıyım...


Sabah İzmir...


Bunun dışında söylediklerimi bilimde onaylıyor.Tık... İki unsuruda yukarda kısmen anlattım (:

17 Kasım 2010 Çarşamba

Bana Bunlarla Gel.

Tangoyu sevmiyorum.Sonuçta Arjantin Genelevlerinde ortaya çıkan bir dans ve bence bir kadının değerini düşürüyor.Tartışmak istemediğim için ''BENCE'' diye belirttim özellikle. Ben işte böyle dansları seviyorum.Böyle bir salonda sabaha kadar dans ederdim mesela ben.Film her zaman saygıyla andığım annem,ablam,kardeşim,kızım 'Jane Austen'ın biyografisini anlatan BECOMING JANE'e ait.

Ve evet şu an vizelerime çalışıyorum.

''Kişiliksiz'e Mektuplar'' yazı dizisine perşembe gecesi Kişiliksiz'in kim olduğu hakkında ufak bir yazı yazarak başlıycağım ilk mektubu Cuma gecesi yayınlamayı planlıyorum.Mektuplar ağırlık olmasın diye İzmirde bırakmıştım o kadar çok yani :D Öyle işte eğer mektupların bitiminde kim bu gibi bir soru alırsam kimliğini açıklayabilirim :D

Şimdi bu şarkıyı Lime Wireda bulamamamın üzüntüsünü yaşıyorum.Torrent Linkini bulabilen olursa ne kadar melek olucak yüreğimde inanamazsınız. Henry Purcell-Hole in the Wall parçanın adı :(

15 Kasım 2010 Pazartesi

Çok Acil Fikirlerinize İhtiyacım VAR!


Bir yazı dizisi hazırlamayı düşünüyorum.''Kişiliksiz'e Mektuplar'' diye.Ama çok kararsız kaldım.Mektuplar elimde.Her güne bir mektubu buraya yazmayı düşünüyorum bilmiyorum napsam :( Yapsam mı bu projeyi yapmasam mı emin olamadım. Böhüüü ne diyorsunuz.İfşa ediyim mi o mektupları.Özelliği kalmadı artık çünkü.
Not:Bu eller benim.

Ve Tanrı ''O''nu yarattı.Bu bir İddia Hikayesidir.

Uzun zamandır biriktim böyle.Üniversiteliyim çok havalıyım kuğulum bebeğim tadında götüm tavan geziyorum paso.Liselilerin yanından geçerken ''Of ya vizeler'' falan diye başlıyorum.Okulumuzun hazırlık camiasına ise kendi aramızda 'Lise-5'ler diyoruz. Kıyamam ya.


Bu arada bayram dönüşü vizelerim var.Bende okulda kütüphane mode on yaşıyordum Ankaraya gelmeden son bir hafta. Efendim işte soğuk bir cuma günüydü İzmirde.Ben aslında gözlük kullanıyorum 075'e 0,50 diye. Delilah'a dedim ki kütüphaneden çıkarken.''Amaaan saat geç olmuş gözlüğü çıkartmıyım abazalar gözlüklü kızlara laf atmıyor'' dedim. Sonra sigaramı tellendirmeye başladım. Bu arada tüm makyajım yamaçlardan aşağı akıp gitmiş.Tam Hukuk kapısı çıkışındayız Delilah'ın servisini bekliyoruz. Bende Kuşadasını anlatıyorum bir yandan. Bir tane çocuk geçti sevgilisiyle bende çocuğa baktım sevgilisine baktım hiç yakışmıyorlardı Delilah'a dedim ki 'Şu kıza söyleyelim de insin bir tur biz binelim'' der demez bir cisim yaklaşmaya başladı.''Bir ışık, bir yıldız,Göktaşı ! Hayır hayır bir melek!'' diyebildim içimden.Ağzına sıçtığımın gözlüğü suratımda orospu rujum her gün dudağımdayken bugün yok. Ki dudaklarım tek servetim lan.O Melek o kutsal cisim yanımdan bir meltem misali geçti.Geçerken Yandan hafifçe bana baktı ve gülümser gibi oldu. Delilah beni dürttü ağzımdan sadece tek bir cümle çıktı. ''Delilah 1 dakika.'' Çünkü o an zaman durdu.Öldüm sandım o derece ama cennete gidemiyceğim için kendime geldim.Ve o cümleyi kurdum.''Ve Tanrı Kıvancı yarattı.''Kıvanç Tatlıtuğun tıpkısının aynısı.Bizim bölümdeki ayak tırnağı olamaz o derece.


''Delilah''dedim.''Eğer şu an onun peşinden gitmezsem ölebilirim''dedim. Delilah bana döndü.''Zaten biz bu gece Alsancakda sabahlamıycak mıydık yaa?'' dedi. Ben o anda palyaço gibi sırıtıp çocuğun peşine düştüm.Durağa geldik ama çocuk parıl parıl parlıyor.Ben içtiğim sigaranın haddi hesabını bilmiyorum o derece birini söndürüp birini yakıyorum. Bu sırada 515 geldi.A-ha dedim çocuk Bornovada oturuyor kesin dedim.'Delilah biz aslında bu gece Küçük Parkda sabahlıycaktık dimi' dedim ve çocuğun arkasından otobüse bindik. Çocuk karşılıklı yerlerde çaprazıma oturdu ve arkadaşlarıyla muhabbet etti. Bizde kulak kesildik dinliyoruz.''2005 girişliyim ben..., abi evet 3 gündür gelemedim çok hastaydım (Ben seni iyileştirirdim bebeğim diyorum içimden de)..., halamla kalıyorum ben...., ahaha (bir melek bu kadar mı güzel gülebilir tanrım)....'' gibi şu an hatırlayamadığım bir çok şey duydum.Bu arada çocukla gözgöze geliyoruz ama.Böyle o çekmiyor bakışlarını bende çekmiyorum.Neyseki Eye-liner'ım akmamış hala sevinç içersindeyim.Ben baktım takip ettiğimiz anlaşılcak otobüsün penceresinden yansımasını izliyorum.Yanına bir teyze oturdu ben gayet ağlamaklı bir sesle'' Bazı teyzeler ne kadar şanslı olduklarını bilmiyor...''dedim o derece çocukla aşk yaşıyorum kendi dünyamda.


Sonra çocuk Mavak Kuyu parkına gelip inince Delilah'a dönüp ''Şu an piç gibi ortada kaldığımızın resmidir kızım'' dedim. Dedim boşver inmeyelim.Biz teaaa cehennemin dibi küçük parka gittik ve Burger Kingde yemek yiyip çıktık. Bu arada sadece yemek yemedik ben gözlüğü çıkartıp ruju sürünce yemekle birlikte milyon tane de laf yedim. Sonra biz yolda planlar kuruyoruz ama Delilah dedim bu çocuk 2005 girişliyse bu yıl muhtemelen son sınıftır Örgünlerin ders saatleri çıkışına sen bak İkinci öğrenimlerin ben dedim ve biz pazartesi için hangi bölümden olma ihtimalini hangi derslikte dersi olduğunu öğrenip pazartesi saat 5de D201 ve D105in önünde bayağı bekledik ama gelmedi. Ama tabi pes etmek olur mu. Saat 7ye kadar benim eğitim çalışmalarım vardı Delilah'da kütüphanede ders çalıştı işte çıkınca hemen okuldaki her cafede bir sigara-kahve , sigara-çay, sigara -sahlep (bu en kötüsüydü cidden) diye dolandık. Ama o melek yok abi.Diyoruz acaba ex mi attık o gün de hayal mi gördük yoksa o bizim süper egomuzmuydu ! Ama yok canım diyoruz aynı şeyi görmezdik. Neyse efendim saat 8 olunca dedim kalk Delilah gidelim bu saatlerde görmüştük onu durakta bekleriz.


Efendiiim biz durağa gittik bekliyoruz.Bekliyoruz ama vakit geçmiyor.Delilahla her durağa geleni inceledik bir yandan da sigara içiyoruz ama kafayı yiycem saat 21:00 oldu. Biz bütün sigaraları tükettik.Artık boğazlarım sızlıyor nefes alamıyorum da konuşamıyorum da konuşuncada ağzımdan dumanlar çıkıyor sanki. ''Delilah yeter artık çocuk gelince kanser olmuş olcaz bu gidişle'' dedim.Hem donuyoruz hem inadımızı kıramıyoruz hem de böyle espirili,komikli ,şakalı muhabbet ediyoruz. Saat 22:00 oldu.Dedim Kalk Delilah bir çıkış kapısına gidelim. Gittik benim dişlerim takırdıyor ama psikopatlık ya bırakmıyoruz beklemeyi.Saat 22:15. Döndüm Delilah'a ''That's Enough'' dedim.Açım oğlum ben açlık kırdı inadımı. Sonunda gittik bir kebapçıya doyasıya yedik kendimize geldik.


Ama bu iş burda biter mi? Bitmez. George&Michael o çocuğu bir kere öpmezsem içimde dert olur. İlk bulduğumuz kuytulukta ben çocuğa yapışcam.Delilah'la iddiaya girdik öpersin öpemezsin diye.Vize bitimi Ajanlığımız devam etcek. Bu sefer çok hırslıyım öpmezsem psikolojim bozulur. İddiayı kaybedersem eğer Delilah'la Çeşmeye gidicez ve hesaplar benden olucak. Ama iddiayı kazanırsam hesaplar ondan olucak final tatiline kadar sürem var. Off çok deli bir oyun oynuyoruz.Ve kredi kartı ekstrelerimi ödemek için aç kaldığımdan Delilahnın kazanmasına izin vermiyceğim Kıvanç benimdir benim kalacak.

14 Kasım 2010 Pazar

Tanrım Biri Beni Mimledi !

Eveeeet ! Normalde ne kadar erteleyebilirdim bilmiyorum ama sevgili Melly'i kıramazdım. İlk aklına gelenler arasındaki kişiliksiz hatunda bensem eğer okuyup verdiği değeri boşa çıkarmak istemem. O yüzden hemen ''Garip alışkanlıklarımız ve yapamadıklarımız nelerdir?'' sorusunun cevabını şakır şakır döktürmek istiyorum!

Cevap 1. İnsanların solumdan yürümesinden hoşlanmam illa solda ben olcam onlar sağımda kalıcak yoksa yürüyemem.

Cevap 2. Eğer yalnızsam içimden ritim tutarak yürürüm ama Plain White T's'in 1,2,3,4 şarkısı olur bu genelde.

Cevap 3. Sigara-Kahve ayrılmaz ikilisine bayılırım ama yalnızken zevk almak için her zaman yanımda taşıdığım cep vodkasından koyarım o kahveye (kendime zarar vermeye bayılırım)

Cevap 4. Bileğimde bilezik ve ya parmağımda yüzük olmadan sokağa çıkamam çıplak hissederim.

Cevap 5. İnsanların konuşmalarına çok dikkat ederim 18 yıldır S'leri söyleyemediğini farketmeyen bir çocuğa S'leri söyleyemediğini ilk ben söyledim.Bende Z harfinde sorun yaşıyorum genelde J gibi çıkıyor. Özellikle Taboo'nun adında Z'yi bastıra bastıra söylüyordum yoksa beni ağlatana kadar dalga geçiyordu.

Cevap 6. Bu da yapamadıklarım için olsun misal ben hep görünmez olmak istemişimdir.Böyle şey diye düşünmüşümdür kendime gidebilirim.Kendimi bulabilirim gibi ama hala aramaktayım her gün yeni birisi olarak uyanıyorum garip...

Cevap 7. Kanatsız uçmak istemişimdir.Peter Pan gibi.Biraz peri tozu olsa keşke yada ben Tinkerbell olsam...

Cevap 8.Monako Prensesi olmak istemişimdir mesela.Her sabah süper bir kahve kokusuyla uyanmak.Sonra bir sigara yakmak ve bütün zarefetin içine etmek de bana yakışır zaten.

Cevap 9.Hiç değişmemek istemişimdir mesela.Çok çabalıyorum ama zor oluyor fikirlerim değişiyor ama tarz olarak her zaman ''O''nun kızı olarak kalmaya çalışıyorum.Ne zaman tarz kayması yaşasam hemen bir değişiklik yapıyorum.Misal kaşımı deldirdim çünkü O geri döndüğünde hala O'nun bıraktığı gibi olmalıyım.

Cevap 10. Aşık olmak istemişimdir mesela Jane Austen'ın kitaplarındaki gibi.Güzel olmayan bir kızın zekasına aşık olan soylu bir beyfendi... falan filan işte.


Eveeet ben sıramı savdım sıra yeni jenerasyonda hemen Mim'i basıyorum.

İlk şanslı ismimiz Mia Wallace

Lal'im 'si

D!mle Rock

Marla

Azerbaycan'dan okuyucum Recycle Bin

Cipsyiyemeyenkız

Lillysnone


Bence dets inaf...

13 Kasım 2010 Cumartesi

O'ndan Uzak Durun Diyorum Size!


Onu zorluyorlar...

Yapmayın işte hoşlanmıyor!

Acınmak istemiyor, sadece bir parça sevginin kattığı huzuru tatmak istiyor.

Üstüne gitmeyin onun, anlamıyorsunuz o paramparça oluyor.

Onu bir tek ben anlarım, kimse değil.

Gözlerine bakmanız yeterlidir ama bakmıyorsunuz, bakışlarını yakalamaktan çok rengini görmeye çalışıyorsunuz.

Rahat bırakın onu, yalnız kalmaya ihtiyacı var.

Bir kaç gün gider kendine.Bırakın gitsin!

Kaldıkça ruhunu yaralıycaksınız gitmesine lütfen izin verin.

Varlığını unutun bir kaç gün.

O gelicek...

Sadece huzura ihtiyacı var...

Ben onu annesinden iyi tanıyorum bilmezsiniz.

İtiraf edemese de onun bana ihtiyacı var.Benim ona olduğum gibi...

Yokediceksiniz onu uzak durun diyorum size!

Beni dinleyin!

O çok çaresiz,yalnız ve bensiz...

O çok kendini arıyor,dibe batıyor ve kayboluyor...

Onunla oynamayın sakın, çünkü o boş vaktinizi geçirceğiniz bir oyuncak değil.

Ona huzur verin, başarabiliyorsanız özgür kılın onu!

Onun eksikliğini doldurcak şeylere ihtiyacı var.

Genel davranmayın ona, kaybedersiniz...

O normal, çünkü hep kendi gibi davrandı, asla başkası olmadı.Onu normal kılan da buydu.

O kimseye ayak uydurmaz, kendinize benzetmeye çalışmayın...

Onu ''O'' olduğu için kabul edin...

Çünkü ''O''nun adı benim için sadece ''SEVMEK''...






">

6 Kasım 2010 Cumartesi

Yıldız Savaşları.

Sanırım kaçmana izin vermeyen bir kaderle karşı karşıyasın.
Ve oynamak zorunda olduğun tiradların var.
Perde henüz inmedi,role devam etmelisin.

Gözlerimi kapatıyorum sigaramdan her nefesi çekişimde içime
Dumanlar aklımı örtüyor sanki.
O fluluğun ardından parlıyorsun pürüzsüz teninle.
Kutsallığı hissediyorum bedeninde.

Dudakların paramparça ediyor ruhumu.
Hiçbir tutku kabul etmez bu gerçekliği.
Gözkapaklarını hafifce indirip çapkınca gülümsemenle takılıyorum peşine.
Heyecandan ne kadar sigara içtiğimi hatırlamıycak kadar çok sigara içiyorum.
Gözlerim, gözlerine değince kitleniyor o okyanusun dibine.
İnatla çekmiyorum bakışlarımı,dehşete düşüyorsun.
Ne gördün orda söyle bana diyebiliyorsun ?
Sonunu göremedim diyorum.
Çünkü sonsuzluk var içinde.

Şimdi elimden tutabilceğin kadar soğuk parmaklarım.
Ve çok sıcaksın hararetle yanan sigaram gibi.
Tenimde sönüyor ateşin.
Söndüğü yerde başlıyor ruhlarımızın kutsanması.


Atmosferin katlarını asansörle çıkmayı denesek,
Uzay bu kadar boş olur muydu?
Yıldızların mı kahramanı olsaydık bu devirde.
Savaşlarda mı tanışıp sevişseydik saçma bir uzay gemisinde.
Savaştan sıra gelir miydi sevişmeye.
Barış içinde çok zevksiz kalıyor kusursuz bedenin.

Son diye mi bitmeli her masal.
Devam etmeye üşendi yazsa ya yazar.
O zaman İyi geceler.