28 Şubat 2010 Pazar

Güzel Bir Gün Ölmek İçin....

Sabah sınavım var millet ! ben saat 01:20 civarı işte ne yapıyorum burda. Şimdi yarın sabah uyandığınızda benim biricik Voodoo'm nerde acaba ? diye sormamanız için(hemende kendimi birşey sanmasam keşke ama öyleyim lan çok kıymetliyim hiç mütevazi olamıycağım) söylüyorum.

1.Sabah sınavım var

2.Sınavdan sonra çok kısa bire vakit içinde hazırlanıp pskiyatriye gitmem gerek.

3.Her ay sırf 40 lira taksi parası veriyorum içim acıyor yetişcem diye.

4. Pskiyatriden sonra biraz tütsü, mum ve şifalı taş alcam.

5.Dosta uğrayıp Druidlerden Yürüttüğüm Popüler Büyüler kitabı var mı diye sormam gerek yoksa getirttircem.

6.Dua edelimde film alcak param kalsın.

7.Yarın döndüğümde süpersonik şeyler yazmak isterim

8.Taaakatim olursa tabi.

9.YAzarsam bu yazı kendi kendini imha edicektir.

10.İspanyolumla yarın konuşamıycam kısmet artık annem zaten buna hazır değil xD

Ay, Ay , Ay! Ay , Ay Mi Amor!

Şimdi hayırdır lan Voodoo bu başlık ne diyorsunuzdur. Demiyen şimdi yalancılık yapmasın.İşte It's my Time günlerindeyim ya bebeğim. İspanyol Edward'ımdan bahsetmiştim ya hani. Bugün nete girdim ve tam Charly'e oy attım ''Yuppiee ilk ben attım '' yazdım ki bir baktım Charly'de bana oy atmış.

Neyse bir baktım profilime yazıyor ki ''Aman Tanrım,Bu çok eğlenceliydi! Biz ikimiz kusursuz şekilde aynı anda birbirimize oy verdik.İnanılmaz !'' yazmış. Ben tabi vay anasını dedim. Hemen yazdım çocuğa ''Kalp kalbe karşıdır (ingilizce:Close friends instinctively know each other's thoughts and actions: tam anlamı karşılamıyor ama ben kalp kalbe karşıdır dedim içimden :P) senin ne düşündüğünü hissettim'' dedim.

O da hemen bana yazmış ''Keşke senle buluşmak için Türkiye'ye gelebilsem :( ,çok hoş, arkadaş canlısı ve güzel görünüyorsun'' yazmış. Ben tabi bir havalara girdim.Kanatlandım İspanyaya uçuyorum xD Hemen toparlandım ''Teşekkürler tatlım, aynı şeyleri düşünüyorum senin hakkında, bence çok şeker, arkadaş canlısı ve yakışıklısın'' dedim. EE tabi buldum Edward gibi çocuğu kaçırır mıyım hiç?

O da hemen bana ''Facebook yada Tunenti hesabın var mı?'' yazmış. Bu arada Tuenti ispanyol bir arkadaşlık sitesi. Neyse ben hemen yazamadım özürlü gibi bir ingilizceyle ''Evet var, hatta ismim :.........'' yazdım.Sonra hemen gizlilikden aramaya falan açtım herkes ekleyebilir durumuna getirdim profili xD Çocuk ekledi ben bekliyorum ilk adımı o atsın. Yok atmadı. Sen atmazsan ben atarım dedim. Bastım mesajı ''Naber İspanyanın Edward Cullen'ı '' yazdım ama çocuktan cevap yok ay neyse ben çok mutluyum. Bugün çok güzel bir gün.


Size iki şarkım var xD

1.si
">


2.si
">

27 Şubat 2010 Cumartesi

Kalk Ve Hayata Bir Tekme At !


Bir arkadaşım dedi ki ''Nefret iyidir, gereksiz sevgiyi öldürür.'' ilk başlarda çok hoşuma gitsede kendimi kötü hissetmeme sebep oldu.Nefret işte iyisi kötüsü olmaz her daim kötüdür.Sevginin gereklisi gereksizi olmaz her daim gereklidir.


Birşeyi severek yapınca elde ettiğin sonuç başkadır, sevmeyerek yapıncada.Zorunluluk diye birşey yok.Seçimlerimiz var, seçme şansımız her zaman var.


Yalnızım, üzgünüm diyenler.Çevrenize kimseyi yaklaştırmadıkça ne kadar mutluluk bekleyebilirsiniz.Güven problemi olan insanlar tanıyorum.Ve kapılarını kitli tuttuklarını sansalarda içeri en son isteyecekleri kişiler giriyor.İnsanlardan nefret etmelerini sağlıycakları kişiler...


Sevgilimden ayrıldım, herşeyimi duygularıma göre yaşayan bir insan olduğum için ciddi anlamda bir tramva dönemiydi benim için.Çabuk atlattım sayılamaz. 6 ay sadece ona nisbet yaşadım.Sanki gözleri benim üstümdeymiş gibi.Sürekli onu takip ettim.Devamlı karşısına çıktım.Ne kazandım? Hiç birşey.Ne kaybettim? Koskoca bir 6 ay.


İnsanlarla ilişkilerim bitme noktasına geldi.Yaza kadar durumum çok değişmedi. Tatile gittiğimde çok farklı insanlarla tanıştım.Ben tanıştım. Sevilmek istiyorsan, sevmeyi biliceksin demişti Nietzsche.Söylediklerini izledim.


Olmasını istediğim herşeyi kendime çektim.Tıpkı bir mıknatıs gibi.En kötü hissettiğim anda mutlu anılarımı düşündüm,'' Keşke o zamanda olsaydım'' demedim ASLA. Bugüne baktım ve giden bir saniyemi tek bir saniyemi kimsenin getirmiyceğini anladım.Neden geçmişte yaşayıp, geleceğimi mahvediyim ki!


Şimdi ayağa kalk ve bir havaya bir tekme at! Laf olsun diye dedim, istersen yapma. Ama geçmişte kaldıkça kimseye şans vermezsin ve fırsatlar elinden kayıp gider.Farkettiğinde elinde Kocaman bir KEŞKE kalır.


Şimdi sadece ''Kendimi ve insanları seviyorum'' de.Ve bunu hisset.Hepimiz iyi insanlarız, işlediğimiz suçları sadece kendimiz bağışlarız ve her zaman kendimize sadece BİZ şans verebiliriz (:


not: gece gece nelerle uğraşıyorum görüyorsunuz değil mi? Bende bazen kendime bunu soruyorum.mesela şimdi babam geldi ve yat artık dedi.yatıcak mıyım? elbette hayır.İlacımı içip yatıcam.Ama siz siz olun alternatif tıpı kimyasal tıptan daha çok sevin. İyi geceler Meleklerim (Voodoo's Angels : Charlie'yi tek geçerim lan!)

Meditasyonlu Günlere Geri Dönüş...

Öncelikle yazıma başlamadan önce Evren'in blogunda benim için izlediği (aslında zorlama yoluyla izlettiğim) Sid and Nancy filmini izleyip paylaştığı için teşekkür etmek istiyorum. Bakınız burda Tık!

Şimdi ben Druidlere falan bir ara çok sarmıştım.Büyü falan yapmaya çalışıyordum.Meditasyon yapardım,Astral seyahatlere çıkmaya çalışırdım vesaire vesaire kısaca ruhani işlerle iç huzurumu sağlardım. Son zamanlarda yine başladım.

İşte internette araştırıyordum.Birçok sitede ''Aşk Büyüsü'' ,''Hoşlandığının kendine aşık etmece büyüsü'', ''Terkeden sevgiliyi geri döndürmece büyüsü'' adı altında bir sürü şey yazılmış çizilmiş.Gerçekten çok şaşırdım.İnsanların bu derece sapkın ve saçma umutlara kapılmasına.

Düşünsenize birisini büyüyle kendinize aşık ediyorsunuz.Tanrım ne kadar korkunç birşey.Normalde sizi sevmiycek insan büyünün etkisinde size tapıyor.Ne kadar mutlu olabilirsiniz ki.Yaşadıklarınız ne kadar gerçek olabilir ki.

Ya da bu büyünün size yapıldığını düşünün.Siz ömrünüz boyunca dönüp bakmıycağınız birine aşık oluyorsunuz.Duygularınız bir başkası tarafından kontrol ediliyor.Kendiniz değilsiniz,bedeninizi ve ruhunuzu bir başkası kontrol ediyor.Korkunç ve canice.

Burdan büyü yaptırmak isteyenlere söylüyorum.Size yapıldığını farz edin! İster miydiniz?

Ben mesela büyüyü kendime yapıyorum.Aman güzellik büyüsü, aman yaşlanmama büyüsü falan filan. Ha işe yarıyor mu ? Kısmen diyelim ben çok iyi odaklanamıyorum çünkü.düşünce gücünü kullanabilmece aslında.Evren sonuçta düşünce gücümüzle varoluyor onun frekansını yakalayabilirsek istediğimizi elde ederiz...

26 Şubat 2010 Cuma

Uluslararası İlişkilerdeyim

It's My Time şeyine katıldım diyordum ya. Oraya kendin hakkında birşey yaz kısmına ''Jesus Loves you'' yazdım. Her neyse abi italyan bir hatun adı Angelica. bana ilk gün oy verip amanında yorumunu dallandırıp budaklandırıp ''Sister'' dedi sonunda bana. Aynı dinin mensubuyuz sandı.

5 dakka geçti profilimde bana bir çemkirdi işte sen dini kullanıyorsunda şöylesinde böylesinde aslında İsaya inanmıyorsunda falan demeye başladı.Bende dedim ki buna yok valla İsaya inanıyorum onu seviyorum falan ben inançlıyım falan fişmekan. Karı inanmadı ben burda müslümanlardan oy almak için Allah yazıyormuyum da vay efendim sen nasıl yazarsında.

Laaaan Angelica ayağını denk al dedim ''Careful what did you say!!'' dedim.Sonra bir arkadaşımız araya girdi.Ben Voodoo'yu tanıyorum.o çok kiliseye bağlıdır mağlıdır sıktı birşeyler.

Neyse işte o da italyan ya ekledim facebookdan bunu.Sonra yatıp zıbardım tabi.Bu benim duvarıma yazmış işte nerdesin konuşmamız gerek gibisinden.

İşte konuştuk özür dilerim Voodoocum bilmiyordum ailenin müslüman olduğunu bende aynı şekilde ortodoksum ama yaşadığım şehirin çoğunluğu katolik olduğu için çok zorlanıyorum.Hea Angelica sen mi ben mi düşün artık dedim. Olayı bir anlattım sanırsın beni harbi hristiyan.

Sonra yazmış benim It's My Time profilime ''Sana kocaman bir italyan kucaklaması Voodoo, çünkü 'Sen çok güzelsin ve tarzına bayıldım' :)'' yazmış. Bende aşağı kalır mıyım hiç? yazdım aynısını ''Sana kocaman bir Türk kucaklaması çünkü 'sen gördüğüm en güzel ve en sevecen gözlere sahipsin' (: '' diye xD

Öyle işte lan resmen şu an karıdan tırsıyorum. Bir çirkef ohooo seni beni keser. Yok arkadaş bunların din takıntıları var.İstediğin dine inanamazsın bile. Deistim de geç en iyisi.

Bugün Ankara'ya bir yağmur yağdı . Boyum 1,65 ama belime kadar ıslandım. Altyapı yok. arabalar otobandaymış gibi basıyorlar, her yer su birikintisi. Ağzıma sıçıldı.Bir de bu yağmur hiç mi taksi olmaz anasını satıyım elime kaldırdıklarımın hepsi suratıma su sıçratıp geçtiler yanımdan.

Neyse ya çok bıdı bıdı ettim. Öpüldünüz.

25 Şubat 2010 Perşembe

Kendime Edward Buldum!


Hey Blogger bende Benetton markasının It's My Time oylamasına katıldım. Bana hergün oy veren bitane ispanyol çocuk var ayıptır söylemesi. Birbirimize yazıyoruz bildiğin hatta şöyle söyliyim çocuk Edwarda benziyor xD ahanda fotosu kurban olsunlar.Oy ölürüm tipine xD
Not: iyice saçmaladım lan ben. noluyor bana ?? Wtf? ooo fak !

24 Şubat 2010 Çarşamba

2 Şubat Gece'si

Gelmiştin sebepsiz,
Bense çok çirkindim...
Çok kalabalıktı, ama kimse bizi farketmiyordu.

Seni izliyordum.
Kavga ediyorduk!
Çıktın kapıdan,gittin...

Balkondan baktım sana;
Gitmekte kararsızdı gözlerin,
Islanmaya başlamıştı gözlerim..

Tek bir cümlemi beklediğini farkettim ters yönde bir caddede.

Bağırdım umutsuzca
''Dur!Gitme!Gitme çünkü seni seviyorum...''diye azalırken sesim,
Titremeye başlamıştı bedenin...

Sarsılıyordun istemsiz,
Endişeliydim istemsiz.

Hafifçe yukarı baktın''Bekliyorum''dedin.

Koşmaya başladım,gözyaşlarım kurudu biraz olsada
Çok hızlı hareket ediyordum kuşkuyla,
İnanmıyordum kaldığına.

Yanına geldiğimde gözlerin gülüyordu,gözlerim karşılık veriyordu.
Sarıldım, hiç bırakmıycakmışımcasına sarıldık...

Elimden tuttun,çektin.

''Biraz uzaklaşalım'' dedin izleyicilerimizi ifade ederek.
Gülümsedim.Öpücektin biliyordum.Bu benim rüyamdı olması istediğim gibiydi.
''Tamam'' dedim kurumayan gözyaşlarım arasından.

Yumuşacıktı ellerin...
Sıcaktı bir o kadar tenin.
Çok yürümedik,durdurup beni önüme geçtin.
Boşta olan elinle çenemi tutup nazikçe kaldırdın.
Bir saniyelik bir öpücüktü, ama gerçekti.
Sevgi doluydu.

Uyandım bu sırada saat 5e 5 kala.
Son cümlendi uyanmadan

''Hata yapıyoruz,ama başlamalıyız''.

Not: Lan çok güzel bir rüyaydı unutmamak için yazmıştım,arada bir hatırlayıp kendimden geçiyorum işte.O an hissettiklerimi bir daha hissedemiycek olmak, o acının mutlulukla karışması.Çok garipti ya.Niye uyandım niye! Bıraksalar 5 yıl uyusam...Ama rahat bırakmazlar.

Saat'in 00:00 olmasını bekliyorum ilacımı içip yatıcam.Hepinize çok güzel rüyalar.Melekler kalbinizi öpsün,gülümsemenizin ışıltısı yıldızlarda parlasın.Sizi izliyceğim (:

İyi Günlerim de Oldu...

Bugün okula gitmedim. Zaten kafamı esiyor gidiyorum kafama esiyor gitmiyorum.Dün gece ki gece bile değildi alttaki yazıyı yadım ve uyudum.Sabah 10da falan kalktım tabi 5de çalan alarmı 8 kez erteleyip uykunun baskın çıkmasından sonra.12 saatden fazla uyuyup hala yorgunsanız uyumaya devam edin.Ben öyle yapıcam.


Kaç aydır alkollü içicek kullanmıyorum. Anti-depresanla etkileşimi var diye.

Birde bir alttaki yazıda eski sevgilimi özlemişim gibi ifadeler oluştu. Ama hayır özlemedim. Sadece çok yalnızım ve bu hayatta en çok eğlendiğim zamanlar onunlaydı. Gerçekten.Aklıma ne gelse sorgulamadan yapabilen bir insandı. Dün tek başıma cafede otururken, gözüm telefonuma takıldığında geçmişe gittim resmen. Karşılaştırmalara başladım istemsiz.O'nunla koşardık, sürekli hemde...Ama Taboo olsa yerinden kıpırdatamazdınız.Çok denedim koşmaya çalıştıkça bana zıt kuvvet uygulayarak kendine çekti ve yerimde durdurdu.

O genelde beni hep dikkat çektirmemek ve korumaya programlanmıştı.Elmas gibi korurdu. O ise çok rahattı kimsenin zaten bizi umursamadığını düşünürdü. Haklıydı da aslında.

Bir kere akşam 9'da Kızılayda o saatte tezgahlar kurulmaya başlar genelde.Ben Dost'un vitrininde High School Musical'ın afişini görmüştüm. ''Hey O, hadi dans edelim filmdeki gibi'' dedim dans ettirmeye çalıştım ama en son yere düştüğümüzde bu çabamın boşuna olduğuna farkettim ve gerçekten çok eğlenmiştim yere düşünce. Komikti. Hava buz gibiydi biz yerde sürünüyorduk.


Bunu Taboo'ya yaptırmaya kalksam. ''Bebek misin sen'' ''Offf saçmala'' diye bütün hevesimi kırardı. Onun yanında hep Olgun Kız taklidi yapıyordum. En sonunda bu olgunluğumdan sıkılıp ''Of kendin olsana'' demişti. Eeee tabi Olgunluk diyince bokunu çıkartıyordum. Ağzına sürekli sıçan ''AA nasıl bilmezsin, offf çocuk musun?'' diyen bir kızı kimse sevmezdi zaten xD


O, benim en güzel zamanlarımdı. Yaşadıklarımızı anlatınca herkes ayy özentiler falan derdi. Hiç özenti olduğumuzu düşünmüyordum. Aksine bizim gibi olmak istedikleri için bize özentiler dediklerini düşünüyordum. Öyleydi çünkü, kendileri yapamadıkları için yapabilenlere bok atmaktan başka birşey yapmayan mutsuz ve ezik insanlardı onlar.


Genelde hep öyle olur oturdukları yerden çok konuşan boş insanlardır. Eğlenenlere ve eğlenmeyi bilenlerden nefret eden, sosyalist, marka düşmanı, ''Hey bana bakın ne kadar marjinalim'' triplerinde olan, ufak beyinli insanlardır. Bırakın öyle sansınlar xD


Öyle işte... Gece rüyamda iki kardeşim oluyordu. Erkek ve kız bebek. Erkek olanı kucağımdan indirmiyordum. Adını ''Mozayik Sevgilim''in adı koymama izin vermişlerdi xD Normalde çoluk çocuk hiç sevmem, sürekli ciyaklayan şeyleri hiç sevmiyorum. Genelde kız bebekler öyle oluyor.


Son zamanlarda herkes ''Bitanesi'' diye hitap ediyorum. Dershanede bir soru soruyorlar ''Bak bitanesi bunu burdan şunu şurdan... Anladın mı bitanesi'' modundayım. Çok gıcık bir durum.


Konuyu yine saptırdım. Öyle işte.Ben hep konuşuyorum. Ben hiç susmuyorum. Anlatmayı çok seviyorum. Ama yanlış anlaşılmaktan çok korkuyorum. Bu arada arkadaşlarımı çok özledim.Dün birisi beni ziyarete geldiğinde(okuldan falan arkadaşlarım dışında bir çevrem var) çok mutlu oldum. Gerçekten birileriyle ortak birşeyler paylaşmayı özledim....

23 Şubat 2010 Salı

Esirger Gökyüzü Sonu Bilinmeyen Alacakaranlığı...

Çölde Çay filmindeki gibi hastalıklı bir ilişkimiz vardı
Ezberbozardık çöl gibi.
Serinlemek için ateşe atlardık.
Birbirimize yabancıydık ama birlikte olmadan yapamıyorduk
Varlığını hissetmesem uyuyamam demiştim...


Nerde olursan ol;
İster nefesin nefesime karışcak kadar yakın,
İster 8 ışık yılı kadar uzakta...

Herkes sustuğunda,
Kalbim kalbinin çarpışını duyar.

İsa'nın çocuklarıyız biz.
Birimizin kalbi dursa,diğerimizinki de susar.

Beraberken mutsuz olsak da, bizi bağlayan bu hastalıklı bağ kopamıycak kadar güçlü...


-Kendinden başka hiç kimseye ihtiyacın yok.
-Sen kimsesiz olabilirsin ama ben sensiz olamam.


-Benim için sevmek,sadece seni sevmek....


Not: Çölde Çay filmi gerçekten çok garip. Kendimi falan gördüğümü söyleyebilirim.Eski sevgilim aklıma geliyor, biz gerçekten hiç sevmiyorduk ama birbirimizden de kopamıyorduk.Çok garip birşey tıpkı bu film gibi. İki yabancıydık.Teomanın şarkısındaki gibi....


Sonra işte Pamela'nın eğer dinlersen şarkısı geliyor kulağıma



''Sana aldığım tişörtü hiç giymedin
Sevdiğim insanları da pek sevmedin
Beni sevdiğini söylerken hep onu istedin
Zaten benim kim olduğumla hiç ilgilenmedin''


gibi gibi.... İşte böyleydik bizde. Yazık olmuş ikimizede. İşte burda devreye giriyor kocaman bir keşke. Keşke hiç başlamasaydık.

Burdan da Hipokondriyak şarkısına atlayıp allah belanı versin diyebilirsiniz.

Ha birde o Voodooyu yeni yaptım. O 'A' harfini çok dikkate almayın.Özel bir nedeni yok.Ahmede yaptım falan diyebilirsiniz.

22 Şubat 2010 Pazartesi

Farkettim de...

Fark ettimde...


1.Bugün sağlıki sebeplerden kan verdim.4 tüp aldılar ama bedenen minyatür ölçütlere sahip olduğum için anneme fazla geldi.Hemşire koluma iğneyi sokarken suratımda kocaman bir gülümseme oluştu. Gerçekten Voodoo bebeği gibi hissettim.İğneden hiç korkum yoktur. Delik deşik oluyum yine canım acımaz.Hemşire de şaşırdı benim kanım musluktan akar gibi doluyor tüplere.Bildiğin sağlıklı insan kanı :P


2.Sonra dün gece farkettim.Kendime her gece uyumadan eziyet ediyormuşum.Bir kitap ayracı kullancağım yere, O'na yolladığım kargonun fişini kullanıyorum. bu kadar ileri beyinli bir insanım.


3.Bu hayatta tek istediğim şey özgürlük. Özgürlükten kastım yalnızlık ve kanatsız uçabilmek.
Rüyamda uçuyordum.Deniz'in üstünde ayaklarımı ıslatarak yürüyebiliyordum.


4.En büyük korkum; ayak bileklerimin tutulması.Birisi arkadan ayak bileklerimi tutar diye çok korkuyorum.Milletinde işi gücü yok benim bileklerimi tutcak.


5.Dün gece rüyamda gördüğüm Hintli çocuğa aşık oldum. Gerçekten aşık oldum.Çok hoştu.Anlatamam işte tek bildiğim Hindistanda yaşıyor olması ve birde beni reddetmesi :P Elde edene kadar koşarım peşinden takıntılarım var malesef.


6.Gece yatınca durup durup matematiksel işlemler beliriyor gözümün önünde, onlarla uğraşıyorum. Mesela 333 sayısı 11in katı değil,341 11in katı gib, :P


7.Yalnız olduğumu anlamak için durup dinliyorum. Kalbimin sesini duyabilcek kadar sessizse ortalık gerçekten yalnızım.


Not:Kendime 2.bir kişiymişim gibi bakması zor. Bana normal gelen şey daha çok şey vardır muhtemelen ama bunlar farkedebildiklerim (:

21 Şubat 2010 Pazar

Komik Aşk-tı

Biliyor musun ? Ne farkettim?
Ben hep çok konuşuyormuşum
Sen hep çok susuyormuşsun
Bir an tarafsız baktım ikimize

Gerçekten kötü bir çift olurmuşuz
Ben o gıcık tipli kız olurmuşum,
Hani sürekli konuşan ''Aşgıııım'' diyen
Sende hep o pısırık erkeklerden olurmuşsun,
''Tabi aşkım, hemen aşkım'' diye onaylayan.

Aşk bizi bozarmış,biz olamazmışız.
Olamadık zaten de,ben saçmalıyorum yine.

Belki...
Ne belkisiyse, ''Olamaz''larla dolu bir ilişkiye...

Çok depresifleştim bu son günlerde,
Biliyorsun yazmam bu şekilde.

Aklıma gelmişken;
''Çok sivri dilliyim,özür dilerim''demiştim, zamanın birinde
''Alıştım artık,her zamanki sen''demiştin ya o zamanın birinde,
Çok üzülmüştüm işte o zaman.


Çünkü duygularımı gizlemek için bir karabasandı o dilim,
Yoksa kalbimdeki gerçekleri görebilirdin...


Not:Bir yazının kahramanını asla bir kadın doğurmaz.
">

20 Şubat 2010 Cumartesi

Korku Tüneli: Güzellik Salonu

Her kızın kuaför macerası vardır. Ama benimkiler her defasında garipleşiyor. Kuaför benim için korku tünelinden farksız oluyor. Bugün kuaföre gittim. Geçen gün sakızı şak diye patlatınca suratımda kocaman bir maske oluştu sakızdan ee tabi bir kısmıda saçıma yapıştı bende aldım elime babamın jileti cart cart kırptım. Hayır birde depresyondayım o jiletin saçımdaki sesi bir huzur verici geliyor annem durdurmasa herhalde kel kalana kadar keserdim.

Neyse işte benim biricik kuaförüm hastalığı nedeniyle işi bırakınca annemin kuaförüne gittim. Bir girdim içeride 7 tane kız. Benden ya az büyükler yada yaşıtlar. Ben tırstım zaten. Bir kadının en büyük düşmanı kadındır. İçimden diyorum ''Allam şimdi bunlar bana kesin uyuz oldular, kesin köpkötü kesicekler,kesin boynumu kırıcak saçımı ıslatırken'' falan diye içten içte joseph joseph modundayım.


Benden önce bir kız vardı. Onun saçını 1 saat kesti yani. Ben içimden 'kapıya yakınım kaçsam kimse anlamaz, kovalayıp dövmezler herhalde' diye devam ediyorum. Sonra aklıma annem geliyor. 'off annemden parayı peşin ödedi kaçardım ama parayı verdik işte' falan diyorum. Bir yandan da sıram gelsede kessede azıcık gitsem diyorum.Çok kestirmiycem emanet edemem zaten zor uzuyor.


Saçımı kescek olan kadın sonunda yanındaki zebanilere emretti ''Kesim için hazırlayın'' diye. BEn yavaşca saçımı yıkıycakları yere geçtim.Kız boynumu geriye çektikçe, benim canım yanıyor ama çaktırmıyorum. Dur mur desem daha çok çekcek. Diyorum 'Allam bitsin şu işkence boynumu kırda ölüveriyim bari şurda.Annem ben ölünce gelip öldürür zaten şu kızı. Allam nolur ya kır boynumu yada bitsin'. Neyse hatun bitirdi ama bende bittim orda.


Kescek olan hatun''Ay kim kesti hiç güzel kesememiş'' dedi saçımı tararken. Ben tabi çok bozuldum. Ağlıycam nerdeyse annemi istiyorum diye.Kadından daha devam ediyor'' Ay şunlara bak Burcuu'', bakma burcu bakma diyorum tabi içimden ama Burcu bakıyor ''Ay evet, neyse sen hemen düzgün birşeyler yaparsın'' diyor.Ben rahatlıyorum Burcu öyle diyince, çünkü korkuyorum daha da uzatıp beni rezil etcek diye.


Kadın şipşak kesiyor ben tabi hiç beğenmedim bunu da söyliyim. Koşarak kaçıyorum kuaförden.Eve nasıl geld,im bilmiyorum o derece. Merak etmeyin hiçbiri kovalamadı beni.

19 Şubat 2010 Cuma

Tanımlama, Örnekleme,Karşılaştırma.... Tamam Türkçe'm çok kötü.

Aşkın tanımını yapmamı istemişti.Birçok kişi gibi benzetmeye başvurup aman şarap gibidir, sigara gibidir dememiştim ona.

Dedim ki ona:
''Sevmemek için her sebebe sahipsen ve sevmek için sebebin yoksa , buna rağmen hala onu seviyorsan buna aşktan başka bir kelime uygun düşmez.''

Aslında her saçmaladığımızda uygun bir bahane.

X: Ya sen salak mısın niye yaptın?
Y:Hayır aşığım.

18 Şubat 2010 Perşembe

Alıntı...

Şimdi aşağıda yazanlar bana göre dikkat çekiyorum bana göre doğruluğu geçerli olduğu için yazıyorum.Çünkü tüm erkekleri bende böyle görüyorum.Ben tüm erkekleri o bazı kısım erkekleri. Ben sadece bahsettiğim kişiyi kategoriledim o kadar diğer erkek tipini yazmadım.Gerisi size kalmış dostlar...


''Çok sayıda kadının peşinden koşan erkekleri rahatlıkla iki kategoriye ayırabiliriz.Bazıları bütün kadınlarda kendi öznel ve değişmez kadın düşlerinin gerçekleşmesini bekler.Ötekiler ise nesnel kadın dünyasının sonsuz çeşitliliğini ele geçirme isteğiyle davranırlar.

Birincilerin saplantısı 'Lirik'tir;kadınlarda aradıkları şey kendileri, kendi idealleridir ve bir ideal tanımsal olarak hiçbir zaman bulunamayacak bir şey olduğuna göre, tekrar tekrar hayal kırıklığına uğrarlar.Onları kadından kadına sürükleyen şey,kararsızlıklarına bir tür romantik özür sağlar, öyle ki birçok duygusal kadın onların bu gemi azıya almış çapkınlıklarında dokunaklı bir yan bulur.

..........

Lirik çapkın hep aynı tip kadının peşinden koştuğu için, bir sevgiliyi ötekinden ayıranın ne olduğunu görmeyiz bile.Dostları sürekli olarak onun sevgililerini birbirleriyle karıştırıp, aynı adla çağırarak yanlış anlamalara neden olurlar.''



Her neyse işte. İlaçları kullanmayınca karamsar oluyorum durup durup ağlıyorum saçmaca ama engel olamıyorum. İlaçları alınca bir yorgunluk hissi kaplıyor ama uyku yok. Yatakta saatlerce dönüp duruyorum.Ama ametist taşını takınca birden uykuya dalıyorum. Ben taşlara inanıyorum gerçekten etkililer.

17 Şubat 2010 Çarşamba

Katilimi Tanıyorum

Katilimi tanıyorum, sen de tanıyorsun. Hatta ona ''Tanrı'' diyorsun. O beni öldürüyor ama sen ona tapıyorsun.

16 Şubat 2010 Salı

Varlığın Hafifliği:Yalnızsın

Varolmanın hafifliğini yaşıyorum, özgürlük omuz kemiklerimde.Tek başımayım.


''Aslında,gerçekten ciddi olan sorular bir çocuğun bile dile getirebileceği sorulardır.Yalnızca en çocuksu sorular gerçekten ciddi olan sorulardır.Cevapları olmayan sorulardır bunlar.Cevabı olmayan soru aşılamıyacak bir engeldir.Başka bir deyişle insani olasılıkların sınırlarını belirleyen, insan varoluşunun sınırlarını saptayan cevabı olmayan sorular. ''


Varolmanın Dayanılmaz Hafifliği, sayfa147.

15 Şubat 2010 Pazartesi

Astroloji'm Bayan Terazi...

Şimdi azcık reklam vercem elimde olmayan sebeplerden. Şimdi 14 Şubatta gittim sabahtı vatandı bi sürü gazete aldım (: Okuyan türkiye için. La hadi ordan dersin haklısın zaten öyle özel gün hariç gazete alan bir insan değilim.

Neyse efendim burç uyumu mu ne varmış işte. Ben hemen Terazi(yani ben)-Oğlak(yani eski sevgilim) uyumuna baktım. Uyuşmadığımızı bildiğim için baktım. Koskoca astroloji biliyordur elbet diye.İlk cümle 'Bu ilişki astrolojide pek uyumlu sayılmaz'' yazdığını görünce yüzümde 'Yaaaa bilmediğim birşey söyle' ifadesi oluştu.

Benim yükselenim oğlak olduğu için astrolojide büyük bir devrim niteliğindeyim istisna bir insanım xD

Neyse abi şimdi okudum okudum ve seçebilceğim eşlerin burçlarına baktım.

İlk sırada Koç ama Koç'lar ayran gönüllü olduğu için aldatma riskini göze alamam.

Boğalar, of of of imkanı yok, benim kültürel tartışmalarıma girmezlermiş. Sıkıcı ve monotonluk bana göre değil eledik.

İkizler, işte ben burca taparım arkadaş, ikimizde özgürlüğe düşkün,yenilikçi insanlarız.İkizler çık karşıma bebeğim.

Yengeç, sevgili yengeç kardeş senin duygusallıkların beni sıkar, benim neşem seni boğar yani yol verdim adda.

Aslan, hoşkal diyorum. ben kıskanç ve baskıcılara katlanamam xD

Başak, ah başak gerçekçi başak iyisin hoşsun tam bana göresin her defasında yanlış anlarmışsın beni, doğru anlatcak kadar zamanım olunca seni ararım.

Terazi, ikimizde muhtemelen aynı olcağımız için hiç anlaşma ihtimalimiz yok gibi görünüyor tatlım, bir ilişkide tek kıskanç yeter xD

Akrep, ayy direk önün açık olsun diyorum bay kıskanç hiç arama sorma.

Yay, bilmiyorum bağlanmaktan korkarmışsın zeki olman iyi birşey ama kısmet belki diyorum sana...

Oğlak, abi tamam her gördüğüm oğlağa aşık oluyorum hepsi esmer ve çekici oluyor ama anlaşamıyoruz işte napıyım.

Kova, ay benim entel kovam gel canım bitanem ama yakınlık bekleme avcunu yalarsın çok iyi arkadaş olabiliriz sadece. Olur mu :)

Balık, ay sazanım hamsim istavritim, abi ben balık severim.Ama astroloji diyor ki çok hayalperestmişsin bebeğim ben gerçekci istiyormuşum. Yani senle de çok iyi arkadaş olabiliriz ama sadece arkadaş. Ahmedim gibi (:

Her neyse işte. Ben böyle mutlu mesut bir insanım. Bir insan hayatında en fazla 5 kere aşık olurmuş, ben 4ünü harcadığım için, seçici oldum artık mükemmeli arıyorum (:

Bir de bir insanın gözüne 8 saniye bakarsanız aşık olurmuşsunuz gibi bir yalanda duymuştum.İnanç kapısı bilemeyiz.

14 Şubat 2010 Pazar

Hayal Ediyorum

Kilink yorulmadım dedikçe bir tane koyasım geliyor ağzına.
Atış poligonuna gitsek sana nişan alırmışcasına basıyorum tetiğe.
Her raketi elime alışta duvarda seni görerek abanıyorum o topa.
Öyle bir nefret doluyum ki, karşıma çıkmaya korkarsın.
Ben bile çıkmak istemezdim...

Aslında gözlerime baksan bile kaçman için çok sebebin olabilir mesela
Tırnaklarımdaki ojelerin neden paramparça olduğunu sormuştun
Nefretimi duvarlara kazıyorum her aklıma geldiğinde.
Rey Mystrio indirirken yumruğunu rakibine,sen olduğunu hayal ediyorum o suratı patlayanın.
Yastık savaşı yapıyoruz Naylon'la, Öyle bir geçiriyorum ki duvara yapışıyor Naylon.
Ama ben seni hayal ediyorum.


Sonra bir yola sapıyorum arabayla, senmişcesine yayaların üstüne sürüyorum arabayı.
Birine çarpıyorum korkusuzca, sonra uyanıyorum bu zevk dolu rüyadan...
Keşke sen olsaydın orda, bari rüyamda karşıma çıkcak cesaretin olsaydı.


Not: Oh lan vallaha hayali bile güzel çak tekmeyi indir o hayalarına dünya kaç bucak görsün misss.

13 Şubat 2010 Cumartesi

Çok Havalı Lan Bu 14 Şubat


bugün 14 Şubat Sevgililer Günü vaooov çok havalı lan. Sevgilisi olanlar kutlayabilir sadece.Biz saplar topluluğu anca kedi ciğere bakar gibi çiftlere bakar iç geçirir saçma sapan hayallere dalarız. Hatta bazılarımız 'Ay salaklar ya ben sevgilimi yılda birgün mü hatırlıycam yaa ' diye bok atarlar. Ben yaptım ordan biliyorum. Asıl salaklık bizimkisi işte bırak mutlu olsunlar ŞİMDİLİK.


Abi ben açık oluyum bu konuda hep ayrılık sahnesini canlandırıyorum gözümün önünde. Nihahaha birgün ayrılcaksınız modunda Cadılaşabiliyorum. Bence tüm ilişkiler birgün ayrılmak için başlanıyor. Kimse sonunu düşünmeden edemiyor. Çünkü öyle yetiştiriliyoruz. Hayal kurmamız hep kısıtlanıyor, hep olumsuz yönünden bakmamız tembihleniyor. İlişki doyumsuzca yaşanmıyor. Sadece romanlarda yaşanıyor mükemmel aşklar.Romeo ve Juliet,Catherine ve HeathcliffTomas ve Tereza.....


Bence aşk için ölünmez, en güzel örnek Şah Cihan ve karısı Mümtaz Mahal. Gördüğüm en kayda değer aşk. Aşk için yaşayanların öyküsü. Şah Cihan karısı ölünce Tac Mahal'i yaptırır hatta sarayın Tac Mahala'e bakan odasında yaşar ölene kadar. Her sabah karısının görkemli mezarına bakar, her gece yatarken onu düşünür. Ama ölüm aklında hiç yoktur. Onlar yaşadıkları anlarda aşklarını en anlamlı şekilde değerlendirmişlerdir. Birbirilerini sonsuza dek sevmişlerdir.....



Aşk güzel. Issız bir adada iki kişi aşık olmaz aşık olmak için en az bir 3. kişi gerekir. Aşk bir seçimdir.En gerçeğini seçmek.... Gerçek işte. Duyguları gizlemeden en ufak şüphe olmadan yaşanan gerçeklik. Gözlerine baktığında arkasında başka bir kadın silüeti olmadan görülen ayna işte. İhanet olmasın abi işte. Madem aldatma düşüncesi var aklında, yol açın o zaman. Kimsede size neden demez. Ama oynamayın işte. Gerçek yaşayın.



Gerçek yaşayın... Gerçek...Başka birinin gözleriyle görmeyin ilişkinizi kirletmesin başkasının gözleri.O gözler girince, aklınıza düşürüyorlar olmuyor o zaman.



Hepinize mutlu bir sevgililer günü...


11Martıda Yalnızlar günü ilan edelim. 11 benim uğurlu sayım. En yakın 11de mart ayında :P


Biz bugün kız kıza gezicez yuppie laylayloy xD

Not: Bu şarkıda tüm özgür kızlara gelsin yalnız kovboylarda dinleyebilir :P



">

11 Şubat 2010 Perşembe

Mutlu Son


İstemediğin herşey benim
Can yakan bir gerçeklik,
Olmak istediğin en son yer,
Görmek istediğin en son kişi,
Duymak istediğin en son sözlerim.


En büyük kabusun benim.
Gözlerini kapattığında görmek istemediğin yüz,
Yıldızlara bakarken aklına gelmesini istemediğin kişi,
Dinlediğin şarkıda geçmesini istediğin en son isim.


Ve belkide sevebilceğin en son kişiydim.
Yapmak isteyeceğin en son şeyi yaptın ama,
En son beni sevdin Sevgilim....



">

Bir Depresyon Mağdurunun Bİr Günü

Şimdi bugün başıma gelen birşeyi anlatcam. Yıllar yıllar sonra sanki ilk kez Kızılay'a gidiyormuşumcasına heyecanlandıydım. Ama harbi yıl oldu yani geçen yıl mıydı ne gittim en son. Aralık falan xD İrademe her zaman ben bile hayret etmişimdir kendimi felaket kontrol edebiliyorum. Sanırım bu yüzden depresyon boyunca kontrolden çıkıyorum.

Neyse konuya dönelim. Şimdi bu Kızılay Ankara'da. İstanbul'un Taksimi yada Antalya'nın Işıklar'ı gibi düşünün işte. Öyle bir yer. Tüm mitingler falan olur. Bugün de toplanmıştı o poliscikcikler.Neden hiç bilmiyorum.Ben otobüsten indim, sanki hiç gelmemişim gibi, az önce doğmuşum gibi hissettim. İlk kez korkutucu gelmişti.

Ama ben korkularımla savaşmayıda biliyorum. Özgüven programını an itibariyle yükledim.Duruşumu dikleştirdim, bakışlarımı keskinleştirdim(keskinleştirme:kaşları çat ama sol kaşın kalkık olsun.Ben tanrıyım gibisinden)Burnumu yere göre 49 derecelik açıyla havaya kaldırdım ve podyumda yürürmüşcesine adımları sıraladım. 5 dakika sonra metroda koşan bir tay, at yada midilli falan gibi koşuyordum.

Yetişceğim bir yer yok. Sadece saçlarımı uçuşturmayı seviyorum birde suratıma çarpan havanın verdiği ferahlık ve özgürlük hissi var o kadar. Önce .......bara gittim. İki carlsberg içip kalktım. Tam sürekli film aldığım yere gittim ki. Yerinde yeller esiyor. Meğerse bugün baskın varmış.Tam ağlıycaktım adam 2 film verip gönderdi beni. Ordan çıktım kafamda bin tane düşünce.


Otobüse yetişmek için koştum bindim. Tabelaya baktım.Laaaaan yanlış binmişim. Ama hiç çaktırır mıyım? Çok relax bir şekilde bir sonraki durakta indim.Arkamdan artık mal falan demişlerdir içlerinden. Diğer durakla arasında 50 metre falan vardı çünkü xD

Neyse indim bindim. Yaşlı bir amcanın yanına oturdum. İlk kez playlist şeyimde Godsmackle karşılaştım ben tabi duyar duymaz dudaklarımı ısırdım.Amca bana baktı. Bekledim dönsün önüne diye, dönmedi. Bende yukarı bakıp göz kapaklarımı hafifçe indirdim, böylece sadece gözkapaklarımın beyaz kısmı görünüyordu.Döndüm amcaya.Adam bir korktu, sonra geriye sıçradı.'Kızım iyi misin?' dedi. 'Evet amca çok iyiyim (:' diye gülümseyerek cevap verdim. Şimdi ölür mölür hacı başıma kalır sonra çek dur vicdan azabını.Herif zaten iki durak geçtik indi.


Yalnızlıktan neye sataşcağımı şaşırdım yemin ederim.Bir de parmaklarımı dişliyorum ve şimdi sızlıyorlar çok canım acıyor.Bu ilaç bir de uykusuzluk yapıyor. Ciddiyim 11de yatıyorum 1de falan anca uykuya dalıyorum,rüya yok, kabus yok. Büyük bir boşluk ve uyandığımda ağır bir yorgunluk.Uykum var hissediyorum ama uyuyamıyorum. Tıpkı Tanrı gibi. Var olduğunu biliyorsun ama ispatlayamıyorsun kendin dışında.

Neyse abi içende öldü içmeyende.BEn şimdi prospektüsü bir okuyum alkolle yan etkisi vardı.

Hepinizi seçese....

10 Şubat 2010 Çarşamba

Depresyondayım: Bahanem Çok

Normalde yapmıycağım şeyleri depresyon dönemi boyunca büyük gayretle yapmaya çalışıyorum. Genelde hiç göründüğüm gibi olamadığım için, ne zaman depresyona girsem normalde çevremin bana yakıştıramadığı her boku yerim. Yolda kendi etrafımda dönerim , sanki film çekiyorum kendi çapımda birisi görse diyceğim ''Depresyondayım doktor istediğini yapabilirsin dedi'' bu olcak yani.


Kaç zamandır bir fingirdek şarkılar dinler oldum, britney spearsdan giriyorum beyoncedan çıkıyorum sonra tekrar lady gaga falan dinliyorum, bitti mi bitmedi. Geçen gün İbrahim Tatlıses dinledim ve allah belamı versin İsmail Yk'aya geçicektim ki Naylon, Dur Voodoo sen buna hazır değilsin dedi. Ama ben depresyonadayım diye itiraz etmeme rağmen tuttu beni. İyi ki de tutmuş.

Deliler gibi makyaj yapıyorum, normalde hoşuma gitmez ama beni gören 5 dakka sonra sahneye çıkcak rock yıldızı sanabilir. O kadar zıt renkler ve dikkat çekici yapıyorum ki istemeden bakıyorsun.

Son günlerde nenem gibi giyiniyorum bildiğin böyle el örgüsü hırkalar, aman efendim kot pantolonlar, eşorfmanlar...vs vs vs. Bıraksalar çanta takmıycağım. Ki takınca nasıl göründüğünü düşünmeyin korkarsınız.

Saçımı da tepeden uydurukça topuz yapıyorum, Oh tam bir ev kadını, hayattan bezmiş triplerinde. Diyorum bir ara elime bir sigara alıyım başıma bir bez bağlıyım, diğer elimde de süpürge olsun annemin karşına geçiyim kadın kalp krizi geçirsin. Ama onun için bir de karnımın şişkin olması gerek (içinde bebek).


Kaç gündür öğlenekadar uyuduğum için alışamadım sabah erken kalkma olayına, bugün gitmedim mesela okula. Aman ne gerek var Voodoo yat yarın gidersin dedim ama demez olaydım anneciğim servis saati uyandırmaya geldi. Normalde hiç adeti değildir. Gitmiyceğim ya içine doğmuş.(seçese murphy)


Neyse efendim şimdi de salak salak msn sitesi şeysinde test falan çözdüm ve depresyona girince izlenilen 8 film listemde ilk sıradaki yerini daima koruyan Bridget Jones çıktı. Ben malımı biliyorum abi. Hiç şaşırmadım o yüzden.


340 soru çözdüm ve daha çözmem gereken çoooooooooooooook soru var beynim sulandı, düşündükçede miğdem bulanıyor. Bu ilaçlar bende yan etki yapıyor....Laylaylom.


Test Sonucu:

Bridget Jones'un günlüğü
Yönetmen: Sharon Maguire, Oyuncular: Renee Zellweger, Colin Firth, Hugh Grant Sizden beklenmeyenleri hayata geçirmek konusunda üzerinize yok. Dışarıdan zaman zaman özgüvensiz ve kırılgan gibi görünseniz de, bıçak kemiğe dayandığında potansiyelleriniz herkesi şaşırtacak biçimlerde ortaya çıkıyor. Ama bazen kendinizi olmadık tuzaklara düşürüyorsunuz. Yanlış tercihler canınızı acıtıyor. Sonra oralardan kurtulmak için bulduğunuz çıkış yollarında kendinizi yeniden ve yeniden keşfediyorsunuz.

9 Şubat 2010 Salı

XX Kromozomlarına Sahip Olmak



Kız,Bayan yada Kadın olmak çok zor arkadaş. Hayatımızın 3te 1i kendimizi karşı cinse beğendirmekle,3te 1i dış görünüşle,kalan 3te 1ide iştir güçtür çalışmadırla geçiyor. Biri de kalkıp ''Biz sizin dış görünüşünüze bakmıyoruz ama '' derse ahanda ağzına sıçarım şurda. Sikt*r ordan bakmıyormuş. Bir de triplere girer pezo hoşt köpek ordan seni. Şurda az mini etek giysin ağzından salyalar akarak bakmıyor musun? Azcık renklendirilmiş surat görsen içine düşmüyor musun? Sonrada kalkıp itiraz etmesinler ben baştan uyarıyım.

Zaten her kızın yaşadığı ''Off ne giysem yaaa Sendromu'' var. Okulu salla. Dershanesi var, sevgiliyle buluşması var,arkadaş toplantısı var, varoğlu var anasını satıyım.''Ay geçen hafta kot giydim bu hafta kanvans giyiyim, ya ayşede her hafta pembe giyiyor şimdi o ne öyle ikiz gibi oluruz, ay bu sefer saçıma maşa yapıyım daha dün düzdü.''gibi uzayıp giden bir iç hesaplaşma beynimizi yer durur. Bu yetmezmiş gibi bir de diğer kızlara bakarız ki farklı olcaz ya.Biz asla ikiz gibi olmayı sevmeyiz, hep göze çarpmayı isteriz bununda tek yolunun dış görünüşten geçtiğini biliriz.

O yüzden en güzel, en moda şeyleri giymeye çalışırız, herkesin kendine göre bir tarzı vardır ha bir de bunların dışında olmak istedikleri vardır. ''Ya Esranın çantası çok güzelmiş gidip alıyım, Hiiiiiii Şeydanın ayakabılarına bayıldım bende alcam kesin.''triplerimiz vardır.Of işte en gıcığı bu ya alıcaksın nasıl takcan Esranın görmemesi gerek, Şeydanının ayaklarına bakmaması gerek. Gerek allah gerek o yüzden genelde Esra ve Şeyda yumuşatılmaya çalışır. ''İndirimdeymiş annem almış'' yada ''Halam, teyzem hediye almış'' gibi yalanlar atılır.

Şimdi ben nerden mi biliyorum bunları. Dershaneden iki salak ve birde bana kardeşim triplerinde bir kız var. Giydiğim her sweat, mont ve bir tabi benzeri giysileri ben aldıktan 1 hafta sonra üstlerinde görünceartık şaşırmamayı öğreniyorsunuz bir süre sonra. Ve tabi bu yalanları da duymaya alışıyorsunuz. O yüzden artık hiç şaşırmıyorum. Bana nerden aldın diye sorduklarında söylüyorum. Hayır ben zaten tarzımı ve giydiklerimi onların sevdikleri kadar çok sevmiyorum. Ve hani başta sinir oluyordum ama artık aldırmıyorum. Maksat doğru örnek olalım gençlere :P


Konumuza dönersek iç çekişmelerin olduğunun dışında bu hergün ne giysem tripleri dışında, etkili kız olma yollarını da arıyoruz. Aman oturaklı ol, zor sansınlar, çok gülme ciddi ol, olursun beş dakka sonra sıkılırlar. aman gül, az aşifte ol, şen şakrak davran ,olursun direk damgalarlar kaltak diye, aman olduğun gibi davran doğal ol derler ilk burnunu silmende senden tiksinirler, Bunun ortası yok yani.


Sonra bir de sevgilini doğru seçmeye çalışırsın.Çünkü hemen kıyaslama yaparlar. ''Ayy gördün mü Leylanınkini'', ''Gördüm de birşeye benzemiyor o nasıl burun öyle hem boyuda kısa'', ''Ay bencede''lerle onaylandıktan sonra Leyla'ya durum açıklanır ve Leyla ilişkisini gözden geçirme kararı alır. İlişkisi çevresel faktörlerle elenmiştir.


Genelde ilk şart Barbie'nin Ken'i gibi ideal erkek modelimizdir. Yakışıklı,merhametli(Bkz.Yok öyle birşey), Kadirşinas, sevgi dolu... vsvsvs. Önemli olan ilk şartı sağlamak yani ortalamanın üstünde bir dış görünüş.sonra diğer mükemmel özellikleri aramakla hayat geçip gider. Ama bu kuralların ve genellemelerin hepsi toplumsal olarak yapılmıştır. Çoğunluğun doğru kabul edip uyguladığı saçmalıklara göre yetiştirilip programlanıyoruz.


Eh tabi erkekler gibi bir kot bir tişört, saçları siktir et yataktan kalk-gel abi modeli, sevgilimin hediyesi parfümden başka koku bilmem ben tripleri hayatlarının 5te1ini kapsadığı için genelde tarihe bakarsak hep bilim adamıdır mucittir siktiri boktur zımbırtıları hep erkektir. Eee şaşırmadık çünkü herifler doğuştan tanrısın sen psikolojisiyle yetiştiriliyor. En döşü kıllısı bile kendini imparator sanıyor. Sonra tabi dış görünüşü siktir ediyor zaten tanrıyım ben diye doğal olarak o kadar çok boş zamanı çalışıp araştırmakla geçiyor.


Sonra da erkekler daha zeki deniyor. Hadi lan ordan.Tüm olay bu işte doğuştan tanrıça olmak için güzel olmalısın triplerine programlanıyoruz, gece yatmadan tek düşüncemiz yarın ne giysem oluyor yada Özgür ne yakışıklı yaaa nasıl etkileyebilirimlerle geçiyor.

8 Şubat 2010 Pazartesi

bu nasıl bir tesadüf.

birşey farkettim uyandığımda. aşık olduğum her çocuğun isminin son iki harfi -an'la bitiyor.bu bir tesadüf mü yoksa çocuklara koyulan her ismin çoğunluğu -an'la mı bitiyor anlamış değilim.

6 Şubat 2010 Cumartesi

Mükemmel Kadın...

Şimdi aşağıda yazıcak olanlar facebookdan birisinden alıntıdır falan filan telif hakkı diye cozlamasınlar. Çok hoşuma gitti hatta fenaaaaa hoşuma gitti.Sizi o yazıyla başbaşa bırakıyorum (:










Zamanin birinde mükemmel erkek ve mükemmel kadin karsilasmislar.
Mükemmel bir flört döneminden sonra mükemmel bir evlilik yapmislar.
Birlikte mükemmel bir hayat sürmüsler.
Bu mükemmel çift karli,firtinali bir noel aksami mükemmel arabalariyla giderken yolda donmak üzere olan bir adam görmüsler.
Mükemmel çift olduklarindan adama yardim etmek için durmuslar.
Adam meger sirtinda oyuncak çuvaliyla Noel Baba'ymis.

Mükemmel çiftimiz noel aksami çocuklarin hayallerini karartmamak için noel baba ve oyuncaklarini arabaya yüklemisler.
Oyuncaklari çocuklara dagitarak yollarina devam etmisler..
Maalesef tipi artmis, araca hakim olmak zorlasmis ve mükemmel çift ve noel baba trafik kazasi geçirmisler.

kazada bunlardan yanlizca biri kurtulmus.

soru:kim kurtulmus?
cevap aşağıda
















































Yanıt:

Mükemmel kadin kurtulmus..
Herseyden önce mükemmel kadin gerçekten vardir...
Herkes bilir ki noel baba ve mükemmel erkek diye birisi yoktur...

DİKKAT : Kadinlar burada okumayi biraksinlar, onlar için yazının sonu burası!

**** erkekler DEVAM EDİP aşağıya baksınlar...






























































Eger mükemmel adam ve noel baba yoksa,
arabayi mutlaka mükemmel kadin kullaniyordur.
Bu bize kazanin nedenini ve en mükemmel kadının bile
araba kullanmak gibi bazı konularda pekte mükemmel olmadığını açiklar....

**** SADECE erkekler DEVAM ETSİNLER...
























































Şimdi eğer bir kadinsaniz ve hala bunu
okuyorsaniz, buda baska bir noktayi açiga kavusturur:
'Kadinlar hiç laf dinlemezler...'

5 Şubat 2010 Cuma

Belkide İlk Kez

Ya şimdi çok gerildim. Ellerim titriyor ve buz gibiler.Ahmed buraya geliyormuş çok heyecan yaptım. İstanbuldan gelince elbette heyecan yapıyorum xD Allam dualarım kabul oldu ben ona gitmeden o bana geldi. Ama promosyon olarak kuzenide gelicekmiş.Sonra işte öyle böyle paylaşıyım dedim. Mesaj atmış gelicem diye ama cevap vermedim yarın bir sakinleşip öyle cevap vercem xD Bu antidepresanlar fenaaaaaaa.

Not: Belkide ilk kez kısa yazı yazdım xD bkz.başlık devamı

4 Şubat 2010 Perşembe

En Sevdiğim Şarkıydı-N


Hiç değilse arada bir olsun bazen
Belki karmaşık bir şarkı
Sen başla ben eşlik edicem
Ruhunu duyabilcek kadar içten söylüyor

Durma devam et kaldığın yerden
Yada boşver ,
Bu da yarım kalsın.


Yalanlarken herşey daha güzel
Özgürlük falan işte
Sen seversin böylelerini


İyiki varsın.
Yoksa kimin üstüne kusardım bu sözcükleri.



">

Not: Ya bu geçtiğimiz salı günkü gossip girlün bitiminde çalan çok güzel bir şarkı vardı. Onu bulan yada bilen çok aradım ama bulamadım bıraksan 5 dakikaya ağlıycam yani bulamadım diye.Bulursanız felaket sevincem my girl müydü birşey girl sözlü güzel birşeydi gitar falan felaketti :( neyse ben şimdi Anıtla gidiyorum döndüğümde yazarım saçma sapan bir sürü birşey xD Anıt arabasıyla alcak hava atmak gibi olsun çünkü arabasıyla kimse beni almamıştı :(

2 Şubat 2010 Salı

Bu Gece Gökyüzü Delindi Sanki


Saat bilmem kaç
Sağ alt köşeye bakmaya üşeniyor gözlerim
Ankara'da yağmur var fazla fazla
Bulutlar ağlamıyorlar sanki
Birisi gökyüzünü delmiş bence
Dışarda olmak istemezdim şimdi

Ben yağmuru sen olmayınca sevmemde zaten
Dün gece rüyamdaydın yine
O kadar az geliyorsun ki rüya bile olsa
Her anını unutmamak için uyandığımda not alıyorum sevgilim

Bu sefer sonu çok güzeldi
Saat 5e 5 kala bitti
Keşke daha devam etseydi
Ağlarken beni arzulaman çok romantikti

Ne zamandır günlük yazmıyorum sevgilim
Belki bu rüyayı yazarım şimdi
İyi geceler...
Ben ninni söyleyemem ama sen söylemişcesine dinle sesimi.

''Hata bile olsa çok güzelsin''

">



">



">



">


Not: Evren açamadığın için aynı şarkıya 3 ek daha yaptım elbet birisi açıcaktır xD

Gugılda Arama Beni, Ben Bir Göz Kırpması Uzağındayım

Bende diğer blog yazarlarına özendim ve sayfama google analytics ekledim. Bayağı eğlenceli size şimdi beni gugıladan hangi Anahtar kelimelerle arayıp bulmuşlar onlardan bahsediceğim ben çok güldüm içerikle alakası olmayan şeylerde çıkmam çok önemli.


1. altı yıllık sevgilisinden ayrılmış kaltak
Şimdi hangi akıl mantık sahibi böyle birşeyi gugıla yazma gereği duymuş olur cidden merak ediyorum. Ama sanırım bu kaltak arkadaş bunu yazıp bulmaya çalışan arkadaşın terkeden sevgilisi.Burdan o arkadaşa diyorum ki gugılda arama bu kızı bulamazsın.

2.ben nasıl konusuyorum hayret bisi ya
Evet sen nasıl konuşuyorsun be arkadaşım.Vermesinler senin eline klavye.

3.bir ayı bitirdik sevgilim
Canım.... Ne romantik ya. Ama sevgiline söylesen gugılın bunu bilmeye ihtiyacı yok emin ol ki.

4.hayvan olarak gelirim

Hayvan olduğunu hepimiz anladık zaten. Ama bunu gugılda ilan etme ve çek patilerini klavyeden hadi oğlum , güzel oğlum.

5.küserim valla şarkısını dinle
ehehe valla bende dinlemek isterdim ama benim sayfamda yok öyle birşey. Ne bu ya böyle şarkı mı var bay keko xD

6.ne dediğimi bilen site
Yine mi sen !!!!

7.sevgilim bana çok uzak davranıyor
Aşk bitti sinyallerinin sesini duy artık be güzelim. Ya da o uzaklaştıysa sen yakınlaş. Erkek milleti hepsi aynı. Bak amuda kalkıp düşünmeyen var mı ?

8.soğuk sevgili

Eğer erkeksen sevgilin firijittir eğer kadınsan sevgilin gaydir. Yada artık bitirmelisiniz bu ilişkiyi. gugıl size pek yardımcı olamaz.

9.yüzeyde anlaşılabilir bir yalan

Kelin merhemi olsa kendi başına canım ya. Ben söyleyebilsem cidden yardım ederdim ama yok beceremiyorum yalan söylemeyi. En yakın arkadaşım Naylon ''Off Voodoo çok fazla dürüstsün'' dedi.Hakaretti bu sanırım. Kendine göre o da haklı fazla dürüstlük günümüz insanının kaldırabilceği birşey değil.

10.ing ruh,ing sende,voddooi ng, vodoo şng,vodoo ing,voodooing, voodoo-ing

En sonunda 545456465 denemeden sonra klavyeyi öğrenmiş ve blogun adını yazmış olmandan dolayı azmin ve istikrarın için teşekkür ediyorum arkadaşım.Oh be xD


Bunlar 74 tane ama o kadarını yazamam çoğu içerikle ilgili ama çok eğlenceli. Bazıları küfür yazıp beni bulmuş o yüzden utanç duydum ben şurda bir iki kere küfür etmişimdir o kadar yani.

15 saat uyumuşum hala uykum var diyebilirim ama şimdi tatil ödevlerimi yapmam gerek hepinizi öptüm çomçok.

1 Şubat 2010 Pazartesi

Depresyondayım,Unutulmadım ee Aldatılmadım da Panik Atak Başlangıcı Var Biraz Ha Birazda Obsesif Kompulsif Bozukluk

Ya işte bugün yeni psikiyatristimle tanıştım. Yemin ederim bir uyuz oldum bir uyuz oldum vallaha dövecektim ha.Bir kere geçmiş karşıma mıymıy mıy konuşuyor. Of en delirdiğim şeydir cenaze marşı gibi konuşanlar. Sonra abi soru soruyor daha cevabımı tamamlamadan ne diyceğimi bilirmişcesine kafasını yukarı-aşağı sallıyor ya araba süsü gibi. Bir an önce bitsede gitsek moduna soktu herif beni. Ahh ahh psikologum öyle mi melek gibi kadındı yemin ederim. Ben anlatırdım ona pek fırsat kalmazdı benim konuşmamdan. Sonra gülümserdi ''Ama Voodoocuğum bak şöyle yapalım ne dersin?'' derdi. Bu öyle mi verdi Seralini elime al iç bunu dedi.İçsem bir dert içmesem bir dert. Yok bu yazıyı yazarken içmedim yarın başlıycam.


Bugün hava çok güzel diye ben topuklu botlarımı giymiştim hatta montumun önü açık falan geziyordum. Babamın yanına gittim dönüşte. Ders çalışmak için kütüphaneye götürcek beni. Neyse girdim kütüphaneye benim topuklular tak tak tak ses çıkartıyor. Ben yerin dibine geçiyorum ama çaktırmıyorum.O okuma salonuna geçmek için 5000 metre yol yürüdüm sanki. Her tak sesi kendimden utanmama sebep oluyordu. Sonra ben ders çalışmaktan vazgeçtim. Genelde hep böyle oluyor hiç vazgeçmeme gibi bir şansım olmuyor, devamlı bir vazgeçiş sözkonusu.


Açtım ''Tutulma''yı okuyorum. Ama okurken ellerimle yüzümü avuçlarımın arasına almışım, dudaklarım hafif açık,gözlerim yerinden çıkmış gibi duruyor. Bir dalmışım kitaba 1 saatte 200 sayfa falan okumuşum ama bitiremedim en heyecanlı kısmında eve dönmek zorunda bırakıldım.

En son Bella, kendisini zorla öpen Jack denen ite karşılık veriyordu yani öpmesine. Şerefsiz kaltak daha iki gün geçmedi Edward sana yüzük takalı hemen nasılda aldatıyorsun. Ohh Edward gibi bir salak bize denk gelmez zaten. Bir kere çocuk 10 numara yakışıklı, süt gibi teni var. Onu geç hem zengin hemde ömrü uzun. Hadi bunlarıda siktiret senide vampir yapar oh miss hiç ölmeden yaşa. Ama yok işte böyle aşık çocuklar anca böyle kadir kıymet bilmeyen kızlara denk geliyor. Bir ilişkinin temelidir sadakat lan.Ayıp kızım Bella sana yazıklar olsun yemin ederim. Sonrada genç kızlarımız niye böyle. Al okut çocuğuna sonrada niye de.Kız poliamori yaşıyorum ayağına ikisinide birden götürsün sonra benim hakkımıda yesin kaltak. Ayıp lan bari birine bize ver aşifte karı :(O değilde ben bu vampir-kurt işine felaket kaptırdım kendimi.


Şimdi dün gece ben sıkıntıdan film falan seyrettim böyle fantastik Watchmen falan. Neyse işte Gece 3 ben hayatta yapmıycağım birşey yapıp gece yemek yedim sonrada yattım. Mal gibi ne yatarsam işte. Gece güya o Bella benmişim herkes kanımın kokusuna geliyor. Kaçıyorum falan en son kırmızı gözlü Naylon beni ısırırken ben uyanıyorum ama heryerim uyuşmuş kıpırdıyamıyorum korkudan. Parmak uçlarımı bile hissetmiyorum sonra beni bir titreme aldı Ay'ın ışığı gözüme gözüme vuruyor mu. Ben iyice delirdim sandım.


Bu yazıyıda sol gözüm kıpkırmızıyken yazıyorum. Şimdi uyucam tavuk gibi ama 46 saatin acısını çıkarcam. Tek korkum Rüyamda yine Bella olmak ve Rüyayı ingilizce olarak görmek. Bundan bahsetmedim değil mi? Ne zaman rüyalarım ırk değiştirdi ingilizce görüyorum bir de onu alt yazı çeviri yapıyorum.

Neyse efendim hepinize iyi akşamlar banada rüyasız geceler xD