21 Mayıs 2010 Cuma

Uykusuz

Biz farklıydık,özgürdük çünkü.
Seninleyken kanatlarım vardı.
Sen gidince paramparça olan.
Şekerden miydi ki?

Hala çıplak yatıyorum.
Yağmur yağıyor,ıslandığımı farketmedim.
Bu sigaralar beni öksürtüyor alışamadım senden sonra.

İçmiyorum eskisi kadar,düşüyorum.
Yine damarlarımda geziniyorsun,üşüyorum.
Çıplak tenimde gezerdi parmakların,
Şimdi bira şişelerinde parmak izlerin.


Trenle gel bana,paran yoksa bir bavulla.
Ya da sen kahramanım uçarak gel havalı olsun.
Ben hala kendimi nü portreliyorum.
Duyuyor musun çizgilerin sesini?
Birlikte kıvranıyoruz şimdi.


Hiçbir ses bu kadar hüzün dolu değildi,
Saçların parmaklarımda gezerken.
Gözlerimden akardı çığlıklarım.
Kalma ihtimalin yoktu aklında gitme fikri varken.


Balıklarımız vardı bizim...
O kadar parasızdık ki su şişesinde yaşarlardı.
Eski ayakkabılarımızı saksı yapardık.
Her güne bir mum yakarak başlardık.
Ben tütsüleri severdim daha çok.

Bizken henüz
Sen ve ben çıkmazına gelmemişken yolumuz
Adı ''Aşk'' olan çocuğumuz
Dualara karışmışken umudumuz
Şarkı bitince yokoluruz.

O yüzden Tanrının sesiyle uyuruz.

2 yorum:

  1. "Balıklarımız vardı bizim...
    O kadar parasızdık ki su şişesinde yaşarlardı.
    Eski ayakkabılarımızı saksı yapardık."

    sanki, emperyal oteli'ni okuyormuşum gibi hissettim.

    YanıtlaSil
  2. ^^ atilla ilhan gibi olabilsem daha isterim prenses ^^

    YanıtlaSil

çok mantıklı