11 Ağustos 2010 Çarşamba

Belki de Gerçek Aşkın Yönü Şaşmıştır

Size daha önce İkarusdan bahsetmiştim. Masumiyet Ziyan Olmaz yazımda. Son günlerdeki garipliğimi bir tek o anlıyor.En azından ne söylediğimi dinleyip yardımcı olmaya çalışıyor. Ama ona sorsanız ''Voodoo umrumda değilsin.'' der. Onun kavramlarıyla bizimkini anlamak hata olur. Onu anlamak için bir Türkçe sözlük hiçbir işinize yaramıycaktır.



Meselemiz o değil. Ama sakinleşmeme çok yardımcı olduğunu yadsıyamıycam bana kalsa: ''Bunu onun yanına bırakmam ! Canına okurum.'' yada ''Kesicem kendimi illa yeaa dikkat çekmek için.'' dediğim zamanlarda.Ya Voodoo bak şöyle yapalım ne hissetceksin gibi çözümler üretmesi, hmmm bence mantıklı olan bu diye fikirlerini söylemesi çok güzel. Ve bu çocuğun benden küçük olmasını söyleyip ne kadar olgun bir davranış sergilediğini söylemeden geçemiycem.

Konu bu değil aslında. Beni bu hale sokanlar. Bir kaç aydır facebook hesabım kapalıydı. Neden kapatcak kadar depresyona girmişim onu da bilmiyorum. Muhtemelen... Neyse. Açar açmaz çok ünlü fotoğrafçıların fotoğraflarımı beğenmesi arkadaşlarımın sonunda be kadın bir türlü uluşamıyoruz sana diye beni parçalamak isteyişleri. Telefonumu pek kullanmıyorum çünkü. Her mesaj attıklarında yada aradıklarında görmezden geliyorum. Telefon olayını sevmiyorum.Ama özlemişim bu popülariteyi. Kendime güvenimi tazeliyor desem garip olabilir sanırım.Ama öyle. Her zaman ilgi odağı olmayı seviyorum. Çok fazla arkadaşım var.Ama bana bir arkadaştan fazlası lazım....



Güvenemiyorum kimseye.Bugün Düşünce'yle onu konuştuk.''Voodoo çok sev, aşkını doyasıya yaşa ama güvenme.Kendin başkasına asla ve asla güvenme.''dedi. Onun yaşadıklarını izledim sadece.Acısını tahmin bile edemem ama ailesi sorunlu insanların insanlara güvenmesi zaman alıyor. Bu öyle bir kızdı. Sevdiği çocuk her şeyi yaptı. Uzun bir ilişkileri oldu ve birgün çocuk yokoldu. O kadar şeyden sonra ilk kez birine güvenen kız yine sıfırdan başladı. Bazen diyorum hayat tekerrürden ibaret mi gerçekten diye.Ve galiba öyle.



Bana sürekli neden birisini sevemediğimi soruyorlar. O'dan sonra kimseyle ciddi bir ilişkim olmadı. Anlatmadığım bir kaç flörtüm vardı o kadar.Onlarda sadece önemsiz ayrıntı kalıyorlardı. Ben ne dağları geçmişim onlar sadece basit bir yokuş kalmış.



Bugün bir arkadaşıma O'yu sordum sınavda napmış diye.Konuşma şöyle devam etti...

Arkadaşım: Aşıksın.
Ben: Anlamadım kime ?
Arkadaşım: O'na tabiki.


Ondan sonra cevap veremedim. Sanki sıcak bir rüzgar esti ama ben üşüdüm. Ona aşık değildim biliyorum kendimden bir tek bu konuda eminim. Ama neydi beni susturan bunu bilmiyordum.

Anne Boleyn. Duygularıyla hareket etti.Kocası kafasını uçurttu.Kızı Elizabeth, annesinin ölümünü öğrendiği anda yemin etti. Asla ve asla bir erkekle evlenmiycekti ve aşık olmıycaktı. O yüzden o aşkını ülkesine adadı. O yüzden hep Bakire Kraliçe diye anıldı.








Coco Chanel. Aşka inanmayan bir kadındı.Erkeksi bir karakteri vardı ve bu yüzden çok güçlü hissediyordu. Her kadın gibi aşık oldu.Sevdiği adamın para için evlendiğini öğrenince asla evlenmemeye yemin etti. Sevdiği adamla aşkını yaşadı taaki sevdiği adam ölünceye kadar. Ve sonra kimseye aşık olmıycağına yemin etti. Hayatının aşkı işi oldu ve büyük bir başarıya ulaştı.







Tarihte çok örnek var bu konuyla ilgili.Ama en çok sevdiklerim bunlar.







Başarı öyküm henüz yok.Ama elimden geldiğince kadınsal genlerimi hiçe sayıyorum.Çünkü canımı en çok o genler yakıyor. Mantıkçı olmaya çalışıyorum.3 adım sonrasını görmediğim işlere bulaşmıyorum.Aşk içinde aynısı geçerli.Eğer sağlam adımlarla ilerliycek bir aşk yoksa aşık olmamamyı tercih ederim.








Eğer sevgi bu ülkede bunalımdaysa bekle beni Amerika !

2 yorum:

  1. Aşk katillerin bile çeşmesidir.

    YanıtlaSil
  2. amaan o aşk ne ketun bi şeydir, ne fena bi şeydir off ki ne off! şööyle kendimizi kaptırmasak belki iyi olabilir ama o da bende yok :))

    YanıtlaSil

çok mantıklı