18 Ağustos 2012 Cumartesi

Nasıl Vaz-Geç-(emedim)- (?)

Zaman(la) geçiyormuş her acı.
Zaman(la) geçiyormuş her sevgi.

Kim inanırdı değil mi?
Ben inanmak isterdim.

Hala sigaraları söndürmeyi başaramıyorum ve böyle devam ederse onu da bırakmayı düşünüyorum.

Başarısız olduğum her şeyden vazgeçtim.
Sen istisnasın.
Ben bir insanı sevebilmeyi sende gördüm.Kendi sınırlarımı biliyorum.Bir Tanrı'dan daha çok sevebiliyorum.

Senden vazgeçemedim ben.
Sana ''Vazgeçtim'' dediğimde bile içimden;
''Beni sevdiğini hissettiğim en ufak bir kıvılcımda her şeyi siker atarım,nolcak senden kıymetli mi?'' dedim .

Aşkımı(zı) balıklar yesin diye sana yazdığım tüm mektupları denize fırlattım.

Bir kelebeğin gölgesi kadardı bende bıraktığın iz.

Sana yollamak için başladığım her mesajı sadece kaydettim.

Bir insan sevmediği insanı nasıl öper yada yaşadıklarımız sahte bir rüya mıydı?

Ne çok sorum var değil mi? Sana bir kitap yazdırcak kadar sorum vardı.
Cevap ver(e)mediğin bir kitap yazdım sana sorularla dolu.

Hayır ağlamıyorum tabiki,sadece lenslerim kurumasın diye yapıyorum.

Charlie'nin Çikolata Fabrikasını içime alabilseydim yine de mutluluk hormonu salgılayamayacak kadar Radiohead dinlemiştim.

(Rüyalarımda elini boynuma doluyordun Radiohead çalarken,RÜYA-LAR-IM DA)

Ah benim orospuların evlat edinmek için can attığı güzel sevgilim.
Teni güneş,göğsü deniz kokan sevgilim.

Şimdi hangi limandayız söyler misin ?
Yoksa geminin ardından 3 dakika el sallayacak kadar hüzünlü mü bu yüzüm.
Ayaklarım gitmek istemiyorum,kalbim sana doğru bir maratonda.

Dünyanın küçük olduğunu bir bize göstermiyor Tanrı.
Bu kadar mı oluru olmayan bir şey istedim.

Dualarım artık kelebeklerin soyunun tükenmesi yönünde.
Uçarak daha fazla acı vermesinler diye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

çok mantıklı