1 Aralık 2010 Çarşamba

Kişiliksiz'e Mektuplar 11

Sevgili Sarı Hışırtılı Yaprağım,
Bu sana 11. mektup.Benim için bu sayının anlamı büyük.Hem Ekim geliyor.Benim korkum Ekim'im.Yalnızlık,sonbahar...Tümü ayrılık kokan kaç mevsim var acaba.Her yer sarı yapraklarla bezeli.Bugün beğendiğim tabloya yaptığın etkileyici yoruma aşık oldum.Sanki yanımda olsan sabaha kadar seni dinleyebilirdim...

''Yalnız durmuyor,aslında daha çok kalabalık birisine benziyor...Aslında onu anlayan tek şey sonbahar olduğu için her şeyden kaçmış.Sarı hışırtılı yapraklara sarılmış.'' bu cümleyi kurdun ve zaman durdu.Sanki yıllardır bir bataklıkta elimi tutmanı bekliyormuşum gibi oldu. Bir tabloya bakıp beni bu kadar iyi tanımlayan kimse olmamıştı.

Ben siyah elbisemi giyerim ve sende sarı hışırtılı yaprağım olursun belki de.Ekim geliyor...Sen Ekimde geliyorsun...

Bana ne olursa olsun dürüst olcağına söz verdin hep öyle kal(İnsan dürüst olamayınca olmuyor işte -Yazarın Notu-)Bu 11.Mektubum.Normalde hayatımızı değiştircek mektup bu olmalıydı.

Hiç konuşmadan anlaşabilir miyiz? Beni hissedebilir misin?Seni duyabilir miyim ? Bunların hepsinin cevabını bilmek istiyorum.

Ne kadar zorlanıyorum şu an ne hissettiğimi anlatmakta.Ama sen anlıyorsun değil mi?

Elimi kalbine koyduğumda eğer sesini anlayabiliyorsam anlaşabiliriz de dedim.Bazen kendimi sana o kadar yakın hissediyorum ki sanki kalplerimiz aynı atıyormuş gibi.Kusursuz bir seramoni...

Gitmeyeceğine emin olsaydım her hayatında beni bul.Tıpkı izlediğimiz filmler gibi...Her dünyaya gelişimizde beni ara, çünkü ben seni arayacağım...

Bu sefer uzun yazmak istemedim...
Bizi seviyorum, biz olmayı...

Sana ''Together We Will Live Forever''şarkısını dinletmeliyim.

V.
(Ankara)
07.09.2010 Saat 04:19


Not: Bu bahsi geçen tablo. Siyah elbiseli yalnız kadın, sonbaharda.

4 yorum:

  1. Kişiliksiz birini ne kadar sevebilirsin ki?

    YanıtlaSil
  2. Kendi yarattığım kişiliği kadar.

    YanıtlaSil
  3. Her yerden ve her şeyden o kadar çok ki... Sanki hepimizden bir eksik... Bu benim o tabloyu ilk gördüğüm de dilimden dökülen cümleydi. Sırf laf olsun diye söylenmiş bir paradoks olarak belirtmiyorum. Bu arada tüm mektuplarını yani on birini de okudum. En son yaptığım yorumdan sonra verdiğin biraz da öfkeli (belki bana öyle gelmiştir sonuçta insan tanımadığı bir başkasına kolayca öfkelenemez mantığından hareketle)cevabından sonra daha dikkatli okumaya karar verdim. Fakat açıkçası kişinin kişiliksizliğini besleyen daha
    doğrusu o akıntıya yataklık eden menderes'in senin kendi içinde ki korkunç arayışın, sığınma ihtiyacının yarattığı dipsiz çıplaklığın olduğu fikri gelişti. Yani o kişiliksiz bu arada çok usta bir peçorin olduğunu kabul ediyorum çok net olarak kendini yaşatma ihtiyacını senin arayışında bulmuş gibi... Affedilemeyecek noktası ise şu: Teslim olmuş bir mahkuma ateş etme eylemi...

    YanıtlaSil
  4. Bunun üstüne cevap veremem.

    YanıtlaSil

çok mantıklı