22 Ocak 2010 Cuma

Tamı Tamına 1 Yıl Oldu İşte Benim Yılbaşım Bugün, 23 Ocak...

Bugün 23 Ocak,
Birkaç saat sonra kalkıp okula gitmek için hazırlancağım. Çünkü karne alıcağız. Sonra O'nunla buluşcam. Biliyorum cumartesi ama diyceksiniz. Ama geçen yıl cumaydı. Sabah saçlarımı kabartıcam. Onunla buluşurken artık eskisi kadar özenmiyorum kendime. Onunda özenmediği gibi. Üstünde Nightmare Before the Christmasın Sally baskılı sweatimi giycem. Göbeği açıkta bıraktığı için çok hoşuma gidiyor. Siyah yırtık kanvansıma çengelli iğnelerimi takıcam.Ve bordo rujla siyah kalem dünyada benden güzeli yok herhalde.

Bugün Antalyaya gidicek. Hiç birşeyden habersiz onu nasıl özliyceğimi düşünceğim salakça.Onun aklında ise nasıl ayrılsam planı var. Birde o diğeriyle nasıl buluşcam.Ne yalan söylesem Voodooma diye geçiriyor.Saat 12de Meydanda buluşcaz. 4müz.Onu bekliyoruz şimdi 3 müz. En yakın arkadaşı ve sevgilisi. Bugün en yakın arkadaşıyla gidicek çünkü.


Karnemde takdir belgesini görünce şaşırıyorlar. Bu nasıl karne Hiç 4 yok diye. Aslında klasik olcak ama çalışmıyorum demek istiyorum.Söylemiyorum gülümsüyorum hafifçe. Etrafa bakıyorum merakla nerde kaldı diye.Aklım zaten sürekli onda. Çünkü ben çok aptalım.

Geliyor. Sarılıyoruz. Öpmüyor. Uzun zaman sonra ilk kez parfümünü içime çekiyorum. Bunlar aldatmanın sinyalleri. Aptal değilim ama aptala yatıyorum sormuyorum, susuyorum. Kaybetmek istemediğim için birgün olsun kıskançlık yapmıyorum ,hesap sormuyorum. Çünkü ben aptalım çünkü ondan başka hiç arkadaşım yok. O ne derse yapıyorum o nasıl isterse öyle oluyor.Çünkü bende borderline kişilik bozukluğu var. Kaybetmekten korktuğum için katlanıyorum.


Bir yere oturmaya gidiyoruz. Bana çok uzak davranıyor. Hissediyorum susuyorum ama sormuyorum. Nazikçe gülümsüyorum hiç birşey yokmuş gibi.

Taboo giriyor içeri. Hiç görmemişim ama beni gördüğünü akşam öğreniceğim henüz haberim yok. Bizi görmüş, çok kızmış. Zor tutmuşlar.Gözlerinden yaş gelmiş öfkeden. Geri çıkmışlar.

İğnelerimle oynuyor sonra. Çıkarıp ona veriyorum.En yakın arkadaşı elimden almaya çalışıyor o ise tepkisiz kalıyor ben vermemeye çabalarken. Altıüstü bir iğne ama vermek istemiyorum.Bitti sinyallerini duydum somut görmek istemiyorum.Telefonu çalıyor. Dışarı çıkıyor.Normalde hiç çıkmaz yanımda konuşur. Anlıyorum ama anlamak istemiyorum. O kız arıyor.

Yanımıza döndüğünde gitmesi gerektiğini söylüyor. En yakın arkadaşıyla uzağa gidiyorlar birşeyler konuşuyorlar. En yakın arkadaşı kızıyor ama çaresiz. Bir taksiye bindirip eve gönderiyor beni. Yarım saat sonra mesaj atıyor.

''Bitti. Beni sakın bir daha arama.'' yazıyor mesajda. Arıyorum açmıyor. Apar topar çıkıyorum evden. Annem ağlamış sonradan öğreniyorum.Önce babasının yanına gidiyorum ama babası yok metresine soruyorum O nerde? diye. Geldi hemen geri gitti diyor. Ağlıyorum sonunda. Arıyorum. O kız çıkıyor.

''Onu bir daha arama senle konuşmak istemiyor üzülme canım olabilir'' diyor.

''Bana onu ver'' diyorum ağlayarak. ''Konuşmak istemiyor'' diyor. ''Sana bana Onu ver diyorum''diye bağırıyorum. Ortak bir arkadaşımıza veriyor telefonunu.^''Burda unuttu telefonunu ağlama yemin ederim yok'' diyor. ''Nerdesiniz?'' diyorum.Her zaman takıldığımız bardalarmış koşarak gidiyorum.

Çünkü inanmıyorum bu kadar kolay bitmesine. Sabah birlikteydik ama 1 saat sonra bitemez diyorum kendi kendime. Kalbim fena halde sızlıyor, başım dönüyor. Ağlarken koştuğum yolun uzunluğu çok kısa geliyor. En yakın arkadaşını görüyorum kapıda. Nerde diyorum. Yok diyor. Bara giriyorum. Her yeri arıyorum. Kızda yok o da. Nerde diye tekrar soruyorum.Saçmasapn şekilde başka barlara onu aramaya götürüyor beni. En sonuncusundan çıkarken dizlerimin üzerine yığılıyorum. Kimse yardım etmiyor. Kalkıyorum bir şekilde.Başlangıç noktasına dönüyoruz.

3 bardak vodka içiyorum onu beklerken. Gelmeden gitmem diye inatlaşıyorum. 4 oluyor,5 oluyor. Ben artık daha çok ağlıyorum.

O geliyor. ''Git'' diyor.Kısaca tek bir fiil kullanıyor. ''Git''. Neden diyorum tüm çaresizliğimle. ''Mutsuzum''diyor. Neden bugün , daha dün beni sevdiğini söylemiştin neden diyorum ısrarla inanamayarak. Mutsuzum diyor.Ben bir sandalyede oturuyorum. O yerde oturuyor. Yanına gidiyorum. Ellerini tutuyorum. Ellerini çekiyor. Yere oturuyorum. Susuyoruz... En yakın arkadaşının sevgilisi beni dışarı çıkartıyor. Kabullen artık diyor. Çok acıyor canın biliyorum ama başka bir yolu yok diyor.İlk sigaramı içiyorum. Merdivendeki çocuk bana Lark uzatıyor.Yere oturuyorum yakamıyorum sigarayı.Ellerim titriyor. Sürekli telefonum çalıyor açmıyorum. Kıza ''Son kez birşey diyip gitcem''diyorum.

Balkona çıkıyoruz birlikte.Yüzüme bakmıyor.Barın bizim bulunduğumuz kısmını boşaltmalarını istiyorum. İçerisi bomboş kimse duyamaz bizi.Başlıyorum gözyaşlarımı silerek.

''Üzülmüyorum...Üzüldüğüm tek şey senin için sildiğim insanların haklı çıkması...Bunu al o kıza ver''diyorum siyah cam yüzüğü avuçlarına bırakırken hala yüzüme bakmıyor. ''Üzülmüyorum çünkü ben seni görmek istediğim görmüşüm, büyük hatayı doğru sanmak gibiydin. Hoşçakal...''diyorum. Balkondan hızla içeri giriyorum. Çantam birkaç sandalyeyi deviriyor. Geri dönüp bakmıyorum bile. Koşarak çıkıyorum meydana. Yağmur başlıyor. Kimse ağladığımı farketmiyor...

Tabooyu arıyorum. Onu da silmiştim ''O'' için. Açmıyor,meşgule bırakıyor. ''Arama beni konuşmak istemiyorum diye mesaj atıyor.''Özür dilerim sen haklıydın'' diye mesaj atıyorum, tekrar arıyorum. Açıyor bu sefer çok soğuk ve kızgın bir sesle ''Efendim''diyor. Ağlayarak özür diliyorum. Dayanamıyor.Kıyamıyor. Beni çok seviyor. Tıpkı kızı gibi,tıpkı kardeşi gibi,tıpkı sevgilisi gibi,tıpkı annesi gibi. ''Nerdesin sen?''diyor. Meydana geliyor hemen. Bakıyor bana. Elimi tutuyor.Bir yere gidiyoruz. Ben bira istiyorum. Sen ona kola getir abi diyor. Mızmızlancak halim bile yok. ''Kapat şu göbeğini''diyor kızarak. Korumacılığını her hareketinden farkedebilirsiniz zaten.


Anlatıyorum ağlamadan. ağlamama kızmasından korkuyorum. Ben sana demiştim demesinden korkuyorum. Bilerek attım kendimi ateşe. İnat sonucu şu an burdayım. İkimizde biliyoruz.Ona nisbet için girdiğim bu bataklıkta gerçekten batmıştım sonuna kadar.O da farkında.


Taksi durağından binmek istiyorum. Belimden kendine çekiyor beni. Tam bel çukurumdan tutuyor. yine o his kaplıyor içimi. Sıcak bir güven, mükemmel bir huzur. Dünyada şu an kimse bana zarar veremez sanıyorum. Durdurup sarılıyorum. Gözlerim kapalı kokusunu içime çekiyorum. Biliyorum. Biliyoruz. Bir daha hiç bir zaman eskisi kadar iyi olmıycak aramız.bunlar son sarılmalarımız. 1 saat hiç konuşmadan sarılıyoruz. Ama abartısız bir saat. O kadar mutluyum ki gözlerim parlıyor. Ama yaşlardan değil....


Hoşgeldin yeni yıl, Hoşçakalın Geçmişim.

7 yorum:

  1. Mükemmel bir anlatım hayran kaldım...

    YanıtlaSil
  2. Yazarken çok zorlandım aslında. 1 yıl önce bugüne gittim tekrar aynı şeyleri hissettim.Çok zor bir yazıydı. Yorumun için teşekkür ederim (:

    YanıtlaSil
  3. bittim yani çoook güzel olmuş, eline sağlık, kalemine sağlık:))

    YanıtlaSil
  4. Teşekkür ederim yorumun için (:

    YanıtlaSil
  5. çok güzel anlatmışsın...

    YanıtlaSil
  6. teşekkür ederim halimcegünce (:

    YanıtlaSil
  7. bunu yazmak zorundamıydın..

    bende şuan şuraya şu beyaz sayfaya times new roman yazı stilinde bir kaç kelime zırvalardım ama olmuyor.. parmaklar her zamanki gibi kitli.. yüreğim açık parmaklar kitli..

    YanıtlaSil

çok mantıklı