27 Kasım 2009 Cuma

Çılgın Prenses ve Mıymıy Prens

dün gece bir arkadaş istediğimi ve özelliklerini söyledim

hikayeler anlatmasını bilen,film izlemeyi seven, muhteşem müzik zevki olan ve kahvaltı kültürüne önem veren bir arkadaş bulursam ayrı eve çıkabilirim dedim

ben sana hikayeler anlatırım dedi

şaşırmakla birlikte bir hüzün doldu renksiz gözlerime

sonra aklıma geç kalanlar oyunun en dramatik sahnesi geldi
seni seviyorum demeyi ertelemek....

burası bir kitaptan aklımda kalanlar
kıldan heykeller yaratıyoruz
gerçek yüzünü görüncede
sen benim yarattığım kıl parçası değilsin diye ağlayıp sızlanıyoruz


şimdi bugün size saçmalarsan saçışmalar adı altında aslında kendi hayat hikayemden bir kesit yazcağım ama siz bunu hikayeymişcesine okuyun.

Çılgın Prenses ve Mıymıy Prens

Yakın zamanlarda bir prenses varmış. Aslında prenses falan değilmiş ama çok iyi kalpli olduğu için herkes ona prenses gibi davranırmış.Zaten ne kadar inkar etse de bu ilgi hoşuna gidermiş.Yalnızlık en büyük korkusuymuş.Yalnız kalmamak için herkesi sabırla dinler yardım edermiş.Bu prensesin bir de gözlüğü varmış.Masmavi bir gözlükmüş.Onu takınca herşey çok güzelleşirmiş o yüzden hep takarmış.Malum Dünya ilkçağ tadında...

Sonra birgün Sarhoşken ve masmavi gözlükleri gözündeyken bir prens görmüş.Aslında prens değilmiş. Gözlük ve alkol öyle gösteriyormuş.Gitmiş ve prensin karşısına geçmiş:''Ben aşığım bence bizim bi ilişkimiz olabilir'' demiş.Prens dediğimiz aslında kötü kalpli bir diktatörden başka bişey olmayan adam çok şaşırmış.Çılgın prenses işte aklına ne gelirse yapar.Sonra bu adam dönmüş ve prenses mıymıy bir ses tonuyla '' Tamam'' demiş.

Prenses çılgın olduğu için mıymıy prensi tutmuş kolundan kendi dünyasına sürüklemiş.Prensesin bir de yüzüğü varmış.Yaşama sevincini kaybetmemek için tüm neşesini bu yüzüğe aktarmış böylece hiç bir zaman ağlarken göremezmişsiniz.Mıymıy prens aslında bu yüzüğü istiyormuş.Çünkü kendisi daha önce bir cadıya kaptırmış yaşam sevincini.Prens prensesle hiç konuşmuyormuş.Prenseste hiç susmuyormuş.Hep prensi mutlu etmeye çalışıyormuş, çünkü daha önce gerçek dünyayla tanışmamış ve prensi içindeki tüm güvenle yıkamış.

Prens sonunda Prensesten birşey istemiş, yapmazsa gideceğini çok sıkıldığı düşüncesini prensesin ağzından içeri bırakmış.Demiş ki '' Ruhlarımızı birleştirmeliyiz.'' Prenses çok şaşırmış.Daha önce kimseyle ruhunu birleştirmemiş ve nasıl yapıldığını ise hiç bilmiyormuş.Ama prense o kadar çok değer veriyormuş ki kabul etmiş.Prens tüm bedenini soyunmuş ruhu kalana kadar, prenseste aynısını yapmış.Ruhları birleşirken prenses hiç mutlu değilmiş.Prensin de mutlu olduğunu sanmıyormuş.Prens ''Tamam ruhlarımız birleşti.Giyin artık bedenini'' dediğinde Prenses çok şaşırmış.Çünkü ruh birleşmesinin böyle basit ve anlamsız olduğunu düşünmüyormuş.Ama susmuş çünkü gitmesinden çok korkuyormuş.

Zaman geçmiş.Prenses hergün yeni birşeyler yapıyormuş.Birgün kuleden aşağı biralarını tükürürken,ertesi gün gece yarısı saatinde kovalamaca oynuyorlarmış, bir gün köprünün üstünde yatıp şarkı söylerlerken ertesi gün travestilere laf atıp kaçıyorlarmış,bir gün ateş yakıp ruh çağırırken ertesi gün papazla şarap içmeye giderlermiş.Hayat masal tadında gidiyormuş.O zamanlar prenses kibrit kullanıyormuş.Hergüne ayrı bir saçmalık ayarlıyormuş bizim çılgın prenses.Arada bir prensin istediği üzerine ruh birleşiminde model olarak rol alıyormuş.

Sonra birgün prensin doğum gününde pastayı kafasına fırlatan çılgın prensese tüm halk ortak olmuş.Kargaşanın ortasında prensi gözden kaçırıp konuklarla oyuna dalmışken prens aklına gelmiş.Prensi bir başka kızla ruhunu birleştirirken gören prenses çok üzülmüş ama görmemezlikten gelmiş.Konukların yanına geri dönmüş.Bir köşede otururken prensesin onu terkedip giden arkadaşı gelmiş.Prensesin halini görünce ''oh olsun sana ben demiştim sana böyle olcağını sakın geri gelme bir daha'' demiş.

Prenses bu cümleleri duymuycak kadar çok içmiş o akşam.İçtikçe coşmuş, coştukça gülmüş eğlenmiş. Prensin arkadaşları prensese sarkıntılık etmiş ama prens görmesine rağmen tek bir laf etmemiş.Prenses prensi prensle aldatmış.Ruhlarını birleştirmeyi teklif etmiş. Onun istediği gibi.Prenses ilk kez mavi gözlüğünü çıkarmadan prensle ruhlarını birleştirmiş.Çünkü prensi prensle aldatmış mavi gözlüğüyle gördüğü prensle.

Prensesin prensten başka kimsesi olmadığı için aldatılmayı kabullenmiş ve prensi kendi ütopyasında aldatır olmuş mavi gözlükleriyle.

Birgün prens prensesi terketceğini söylemiş.Bir çingenenin aklını çaldığını söylememiş.
Prenses, neden diye hesap sormuş.''Ne istersen yaptım daha ne istiyorsun yapmadığım ne var başka!'' demiş.Prens'' Çok mutsuzum senle olmuyor'' demiş.Prenses biliyormuş prensin kendisini sevmediğini ama sevdirmeye çalışmış şimdi ise verdiği emeklere üzülüyormuş. Birazcık ilgi için yaptığı herşeye.Susmuş.Prensi sarayın avlusuna çıkarmış.Hava çok bulutluymuş.Gece olmasına rağmen yağmurun inmek için bulutlarla savaşını duyabilirmişsiniz.Prenses prensin gözlerine bakmış her zaman ki gibi.Prens prensesin gözlerine bakamıyormuş bıraktığı enkazı görmemek için.Prenses gözlüğünü çıkarmış ve gördüğü günlük güneşlik hava griye boyanmış.Prense yaşam sevincini topladığı yüzüğünü ve masmavi gözlüğünü vermiş.Bunula birlikte bir kağıt parçası.Ve koşarak saraydan çıkmış.

Kağıt parçasında şunlar yazılıymış:

'' Üzülmüyorum.Üzüldüğüm tek şey senin için herkesi bırakmış olmam.Bu yüzüğü istiyordun başından beri.Bunu ona(çingeneye) ver. Seni mutsuz etmesin diye takmalı.Bu gözlüğü de yoket.Ben seni görmek istediğim gibi gördüm bunlarla ama yanlış gördüm.''

Prens bu satırları okurken yardımcısı prensin gözlerinde ilk kez öfke ve üzgünlüğün damlalarını görmüş.Prens gözlüğü takmış ve Dünya'nın daha önce görmediği kadar güzel olduğunu görmüş.Çıkarmış ve kırmış o gözlükleri.Eski hayatına prenses hiç olmamış gibi devam etmiş.Yüzüğün ne olduğu konusunda kimsenin bir bilgisi yokmuş.

Prensese gelince o günden sonra asla eskisi gibi olmamış.Kimseye değer vermemiş.Kimseyi mutlu etmeye çalışmamış.Ağzından güzel söz çıkmaz olmuş.Sonsuza dek yalnız yaşamış.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

çok mantıklı